Tanjevic ABD ve basketbolsever ünlüler

Dünya basketbol şampiyonasının ardından, eminim sizin de aklınızdan “keşke yarı final maçı ile final arasında en azından birkaç gün olsaydı da finale kalma keyfini doyasıya yaşasaydık” düşüncesi geçmiştir. Fakat elbette tarihimizde ilk kez yaşadığımız dünya şampiyonasında finale çıkma onurunu, son bir mağlubiyetin gölgelemesine izin vermiyoruz, hele ki rakip klasman dışı olarak değerlendirilebilecek ABD olunca.

1 +12 Dev Adam

Takım sporlarında bir başarı elde edildiği zaman bu başarı ile ilgili akla ilk gelen isim o takımın mimarı olur ki bu isimler maçların saniye saniye ilerlemesi nedeniyle basketbol takımları için futbolda olduğundan daha da önemlidir. Bu doğrultuda, nasıl ki Galatasaray’ın UEFA Kupası ve Süper Kupa başarılarında Fatih Terim’in, Inter’in Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırmasında Jose Mourinho’nun veya Arsenal’in herkesin takdirini kazanan vizyonunda Arsene Wenger’in payı ilk sırada geliyorsa basketbol milli takımımızın tarihi başarısında da aslan payı Bogdan Tanjevic’indir.

Fakat ister dilimize dolanan “12 dev adam” sloganından deyin, isterseniz kişilik olarak fazla ön plana çıkmamasını mazeret gösterin bu tarihi başarıda koç Bogdan Tanjevic’in gerek medya gerekse taraftarların alkış ve takdirlerinden payına düşeni alamadığı bir gerçek.

Tanjevic 2004 yılından beri milli takımımızın başında ve Karadağlı teknik adam her ne kadar bugün destekleniyormuş gibi görünse de geride kalan sürede o denli eleştirildi ve hatta hakaretlere maruz kaldı ki bu denli yoğun ve yıpratıcı bir eleştirinin bugüne kadar sadece basketbol değil futbolda dahi hiçbir teknik adama yapılmamıştır. Kim bilir belki de altı yıllık emeği ve sistemli çalışması sonucu bugün bizi dünya ikinciliğine taşıyan Tanjevic’in bugün basketbol otoriteleri tarafından gönül rahatlığı ile takdir edilememesinde önceki eleştirilerin payı vardır.

Zaman bize evvelce yapılan bu eleştirilerin haksız olduğunu çok net gösterdi zira geçmiş yıllarda belki bekleneni veremeyen ama bugünlerin temelini atarak bu sene yaşadığımız müthiş başarının mimarı olan 64 yaşındaki koç şimdilerde sadece basketbol değil futbol takımlarına dahi iyi yapılanma ve yarınları kazanma konusunda örnek gösteriliyor.

Sonuç olarak biz 12 altın adamımız ile sonuna kadar gurur duyup onları yaşattıkları bu tarihi zaferlerden dolayı ayakta alkışlarken bu sevgi ve takdiri onları bir araya getiren on üçüncü değil birinci dev adamımıza aynı oranda gösterelim; zira yıllardır duruşundan ve davasından vazgeçmeden zafere ulaşan Tanjevic bunu fazlasıyla halk ediyor.

ABD Dört Kişi Oynasın

Turnuva boyunca ve özellikle final maçımızdan önce birçok yorumcudan şu cümleyi duyuyor ve açıkçası anlamakta da biraz zorluk çekiyordum: “Amerika çok atletik bir takım”. Bu ifadeyi tam olarak anlayamamanın nedeni bizim oyuncularımız da dâhil olmak üzere zaten tüm basketbolcuların atletik olduklarını düşünmemdi fakat finalde Amerikalıların jimnastikçilere dahi taş çıkartacak esnekliklerini, güçlerini ve bedenlerine olan hâkimiyetlerini görünce yorumcuların ne demek istediğini çok daha iyi anladım.

Bir dahaki dünya şampiyonasının biraz daha heyecanlı olması için benim önerim şu ABD dört kişi oynasın; ciddiyim.

Ünlü Basketbolseverler

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda gördük ki meğer ne kadar da çok basketbola gönül veren ünlümüz varmış!

Özellikle yarı final ve final maçında Sinan Erdem’in tribünlerinin ünlü komedyenlerden, şarkıcılara, haber spikerlerinden mankenlere kadar yüzlerce ünlü isme ev sahipliği yapmasına memnuniyetle ama bir o kadar da şaşkınlıkla şahit oldum. Bu kişilerin dev adamlarımızı desteklemesi elbette güzel fakat aynı ilginin millilerimizin grup maçlarına ve hatta çeyrek final öncesi karşılaşmalarına gösterilmemesi, mevcut ilginin basketbolseverlikten ziyade şov veya bir eğlence olduğu izlenimi uyandırdı.

Umarım bu ünlü isimlerin basketbola karşı ilgi ve sevgileri bundan sonra da devam eder ve Beko Basketbol Ligi’nde de koltuklar final maçındaki gibi tamamen dolu olur.