Tankut Öktem'i kaybettik...

1980'li yıllardı. Türkiye, 12 Eylül öncesinin yaralarını sarmaya çabalıyordu.

Milli Eğitim Bakanlığına getirilen, Hasan Sağlam Bey ve müsteşarı Cezmi Biren Bey, eğitim ve sanat aşığı insanlardı.

Bakanlığın girişine, güzel bir öğretmen anıtı dikmek için kolları sıvamışlardı.

Bendeniz de Mesleki Teknik Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğüne ''çiçeği burnunda'' yeni bir yönetici olarak atanmıştım.

Üst yönetim kademelerimiz , asker kökenli olmalarına karşın, eğitim dünyamız için canla başla çalışıyorlardı ve ''Öğretmenler günü'', ''Öğretmen Evleri ''projeleri, bir bir hayata geçiriliyordu.

O günlerde tanımıştım rahmetlik, Prof. Dr. Tankut Öktem'i...

Tüm Akademiler, Güzel Sanatlar Fakülteleri benim genel müdürlüğüme bağlanmıştı. Hemen her gün, Atatürk Türkiyesi'nin yetiştirdiği ünlü seramik sanatçılarını, ressamları, heykeltraşları tanımak fırsatını buluyordum.

Kendini sanatına ve ülkesine adamış olan değerli hoca, kıymetli insan, Marmara Üniversitesi öğretim Üyesi, Prof. Tankut Öktem, gönüllü olarak ''Öğretmen ve Eğitim Anıtını'' yapmak istemiş ve kısa sürede de bu muhteşem eserini Bakanlık girişine konuşlandırmıştı.

O günü hiç unutamıyorum. Tankut Öktem, soğuk ve yağışlı bir günde; sırılsıklam ıslanmak ve hastalanmak pahasına ''Anıtın'' yerleştirmesi esnasında, büyük bir heyecan yaşamıştı.

Bu eser, 27 yıldır Bakanlık girişini süslemektedir.

Tankut Öktem, heykel yapmak için sözkonusu olan yer, okul, hastane, askeriye ise masrafları dışında hiç bir bedel almazdı.

Cumhuriyet tarihinde yaşamış olan tüm heykeltraşların yapmış olduğu heykellerin toplamının iki katını tek başına yapmıştı.

Manisa'da, Zonguldak'ta ''Maden İşçileri '', Çanakkale'deki muhteşem ''Yaralı Asker'' heykellerini yapmıştı.

Ülkemizdeki estetik değeri olan birçok Atatürk heykelinin de mimarıydı.

Barış Akarsu'nun heykelini yapacaktı.

Atlas Jet Uçağının düştüğü Türbe Tepeye de ölenlerin anısına bir heykel yapmak için başvurmuştu...

Yine, gönüllü olarak...

Tankut Öktem, henüz üniversite öğrencisiyken, Dünya Genç Heykeltraşlar birincisi olmuştu.

İstanbul'da, Üsküdar'da ''başıboş gezinen bir trafik canavarı'', O'nu bizlerden ayırdı...

Şimdi, öğrencilerinin yapacağı ''Trafik Canavarlarının '' heykelleriyle de anılacak , ne yazık ki !

Koca, insanlık ve sanat abidelerimiz; bilim adamlarımız ;önemli kilometre taşlarımız ''bir bir yok ediliyorlar!..''

Büyük kayıplar yaşıyoruz!.. Kültürünü, sanatını yitiren toplum, insanlığını da yitiriyor...

Yaralı yakınlarına acil şifalar diliyorum...

Tankut Hoca'ya Tanrıdan rahmet diliyorum...

Talebelerine, akrabalarına, sevgili çocuklarına, arkadaşlarına başsağlığı ve sabır diliyorum...