Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '10

     
    Kategori
    Felsefe
     

    Tanrı

    Tanrı
     

    -


    İnsan, varoluşunun temelini hala anlayamamıştır. Tabi bunu çözdüğünü sananlarda var. Aslında niçin yaratıldın diye sorulduğunda hemen cevap verilmez veya takıntılı cevaplar verilir. Kimi inançları üzerine yaratıldığını, tanrıya ibadet etmek için varolduğunu düşünür. Kimide denge zincirinin bir halkası olduğunu düşünür yani kozmosun bir gereği. Fakat bu iki düşünceyi savunanlarda var tabi her ikisini savunmayanda. Ben iki görüşüde savunuyorum. Yani ibadet için varım ama kainat üzerinde üretim ve tüketim yapıp dengeyi devam ettirmek. Sonuçta kişisel düşünce farklılık gösteriyor. Mesela Nietzche tanrının öldüğünü düşünüyor ve insanların dünyada yalnız kaldığını, umutlarını bırakıp kendilerini Dünya' ya adamalarını böylece yaşam ve düşünce arasında bağlantı kurabileceklerini savunuyor.

    Varoloşu dinler açısından ele alırsak çoğu ortak amacı benimser. İbadet etmeyi veya tapmayı. Yaratılışları tanrı tarafından gerçekleşmiş ve dünya üzerinde yapacaklarıda tanrının emirleriyle, gerçekleriyle yön bulacaktır. Ama dinler kardeşliği emreder, hoşgörüyü ve alttan almayı en azından çoğu din böyledir. İnsan kendini dine bağlamıştır fakat bu sırada bazı şeyler unutulur. Tüm dünyası din için döner. Normal birşey inançlarına sıkıca bağlılıktır. Geri dönüşünün tanrıya olduğunun bilincindedir ve yaptığı yanlışların cezalandıralacağınında. Birde ateler var tanrı tanımazlık onlar farklı sadece dünya için yaşar aslında Nietzsche'yle yakın düşünceler. İnsanın tek tanrısı kendisidir. Eğer tanrı varsa kendini göstersin. Somut görünüp emirler versin yani ateyi inandırsın. Ate tanrıyı saysın. Neyse inançlar değişken Nietzsche veya başka biri diğer insanları ilgilendirmez tabi onun akımını örnek alanlar var ki bende aforizmalarından ders alıyorum.

    Varoluşa birde kozmosun bir parçası olarak değinelim. Tanrı bir kenarda kalsın. İnsan doğar büyür yaşar ve ölür. Ölümü tanrıya dönmek değilde evrende arkamızdan gelene yol açmak gibi düşünelim yani bir döngü var demek bu. insan doğduğu gibi tüketmeye başlar ve kimi hayatı boyunca tüketir. Burada tüketmek sadece gıda olarak değil akla gelebilecek tüketilen herşey anlamında. Tabi üretimde yapar genelde üretim tüketilmek üzere yapılır. Yalnız sanat tüketilmek için değildir kalıcı ve devamlı olması gerekmektedirki zaten böyledir. Yalnız ben düşücelerimi ve inançlarımı bir kenara bırakırsam düşüncelerim sürekli bunu yargılamakla gelişirdi: Niçin varız. O zaman bence de tanrı vardır ama insanlar kendi dünyalarını yaşamalıdırlar. Tesadüflere inanmalıdırlar ki bence tesadüfe inanmak içinde birçok sebep bulunabilir. Hayat o zaman sadece doğum yaşayıp üremek ve ölmek olucaktır ve bu sırada bazı zihinler niçin varolduğunu sorgulayacaktır. Çünkü tanrı somut olarak karşısında değil ve tesadüfe inanıyor, kaderine değil. Ancak tanrı onu o fani alemden göçünce yargılayacak ve bu ondanda emin değil. O yüzdende kendisinin tanrısı olur. Yukarlarda dediğim gibi: "İnsanın tek tanrısı kendisidir.". Kozmos böylece akıp gider. Düşünürler yeni yeni akımlar üretir.

    Bunların hepsi benim kendi düşüncem. Bence insan kendisinde bir tanrı oluşturur ama ana tema asıl tanrıdır ona bağlı gider yalnız kendi doğrularıda vardır. Kendisine tapmaz çünkü ana temada asıl tanrı vardır. Ama asıl tanrıdan kendi beyninde yarattığı yani kendi kendisinin tanrısı hem soyut tanrı hem beynindeki tanrının birleşimidir.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 573
    Kayıt tarihi
    : 01.03.10
     
     

    Ben Met Akağaç Edirne'de yaşıyorum. Edirne Endüstri Meslek Lise'sinde Bilişim Teknolojileri bölümünd..