Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '10

 
Kategori
Öykü
 

Tarık ile Nazlı! (361. Bölüm!)

Tarık köyün kahvehanesine doğru gidiyordu ki karşıdan Kâhya Yahya’nın geldiğini gördü.

“Merhaba Yahya Amca!”

“Merhaba Tarık! Nasılsın oğlum?”

“İyiyim amca! Yoğunuz işte biliyorsun! Kabaklarda verim yüksek bu sene!”

“Ne güzel! Tarık ya, iyi ki gördüm seni! Bizim fasulyelere bir şeyler oldu! Bir ara gelip bakar mısın, nedir sorunları?”

“Şimdi müsaidim Yahya Amca! Bakalım istersen!”

“Hadi gidelim o zaman!”

Elif’i de yaklaşık bir aydır görmemişti. Beraber büyümüşlerdi Elif’le. Ne saklambaç oynamışlardı onunla! Hep de samanlığa kaçardı Elif! Kaç kez Elif’i ararken samanlar arasında tavukların yumurtalarını bulmuştu!

“Eliif! Bak yumurta buldum kııız!”

“Kaç tane?”

Elif, hemen kafasını çıkarır bakardı saklandığı samanların arasından!

“Söbe!”

“Kandırıkçı seni!”

“Valla buldum kız! Bak!”

Ne günlerdi o günler!

Kâhya Yahya avluya girince seslendi!

“Eliif!

Briket evin yarısı kırık camlı penceresi açıldı. Elif’in ay parçası gibi yüzü pencerede belirdi! (gece uyumamış belli!)

“Bu.. buyur baba!” (Tarık’ı görünce kekeledi!)

“Biz Tarık’la bahçedeyiz. Sen de ayran hazırla bize!”

“Olur baba!”

“Tarık, fasulyelerde bir hastalık var zannedersem oğlum! Erzincan fasulyesi diye aldık bunlar kırmızı kırmızı lekeli oluyorlar! Sedef hastası olmuşlar sanki! Canım sıkıldı oğlum!”

“Bakayım amca!”

Bahçeye girdiler!

Kâhya Yahya fasulye dengini dalından kopardı tanelerini ayıkladı!

“Bak hep böyle bunlar!”

“Allah Allah! Barbunyaya da benzemiyorlar! İlk defa görüyorum böylesini!”

“Soya olmasın?”

“Bilmem!”

“Börülce?”

“Börülce ne Amca?”

“Türküsü var ya!”

“ Üzüm çeşidi değil miydi o?”

“Yok canım, o müşküle!”

“Razaki de varmış!”

“Ne gereksiz isimler!”

“Ayranlarınız geldiii!”

Elif ayranları getirmişti!

“Gel şu fasulye sırığının gölgesinde oturalım Tarık! Rahat rahat içelim ayranımızı!”

Elif’e baktı Tarık! Yaklaşık bir aydan beri daha da güzelleşmişti sanki!

Hatırladı o günü!

Tokası düşmüştü Elif’in. Aramadık yer bırakmamışlardı samanlığın önünde.

“Tokamı bulmalıyız Tarık! Annem saçlarımı dağınık görmesin! Ne oldu gene der sonra!”

“Ne için ne oldu demişti?”

“Hani geçen de dağılmıştı ya!”

“Hatırladım! Samanlıkta yumurta ararken!”

“Yumurta mı aramıştık? Uydurma!”

“ Üstüne yuvarlanınca kırılmıştı ya yumurtalar!”

“Kabahat senindi! Az önce tavuk kalkmıştı oradan hâlbuki!”

“Beyaz tavuktu!”

“Gömleğin lekelenmişti, hatırladın mı?”

“Anneme Elif yumurta attı bana demiştim!”

“Yalancıı!

Elif’in öksürmesi ile hayallerinden uyandı!

“Üşüttün mü Elif?”

“Biraz! Havalar sıcak ya, açık yatıyoruz Tarık! Sabaha karşı soğuk oluyor!”

Elif tekrar öksürmeye başladı!

DEVAMI VAR

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..