Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? Hala çözemedim

Bazen aklımı zorluyorum.. Düz pencereden bakma diyorlar kaç pencere var ki sonuç belli. Tamam penceremi genişlettim diyorum.

 

Olumsuz düşünme çeker, negatif olma hep pozitif hep pozitif. O zaman da kendimi saf salak hissediyorum. Size uysam kül kedisini geçeceğim.

 

Kül kedisi deyince aklıma '' seni prensesler gibi yaşatacağım '' sözü geldi aslında demek istemiş ki seni eninde sonunda kül kedisine çevireceğim.

 

Çevirmek deyince de lafı sözü öyle güzel çevirirler ki ''ben üzmem, kırmam, emin ol bana güvenebilirsin'' durduk yere bu cümle nerden çıktı da denmez aval aval bakılır, o an inanılır zaten inanası var. Karşıdaki de diyemez ki seni bir kıracağım bir kıracağım ki omurgaların çatırdayacak, üzüntüden beter olacaksın.

 

Olmak deyince olmak istediklerini derler ama olamayacaklarını bilirler.

 

Neden denenmesin ? Sonuç olarak maksat muhabbet ve isteklerin gerçekleşmesi değil mi ? Plan program dahilinde istikamet istediklerini elde etmek.

 

Ve beklenen gün gelir...

 

Ve kabak gerçeğe dönüşür üzülmeni istemiyorum, daha iyilerine layıksın ...

 

Aslında başlangıçlar belli eder kendini de işte bazen yol alır gider insan. Kendi anlamları kendi istekleri kendi beklentileri ile bakar. Beyazı siyah, siyahı beyaz yapar. Diğer renkleri görmez. Herşeyin açıklaması vardır karşısındakinde ve kendinde de...

 

Algoritma gibi...

 

Yapılan araştırmalarda tespitler algoritma benzetmesi ile açıklanmış. Mesela..

 

Vazoyu kırana neden kırdığı sorulmuş.

 

'' Ben kırmak ister miydim, hem neden kırayım her gün onunla başbaşaydım, ister miydim kırılmasını, ben de vazoyum, hem neden bu kadar tepki verdiğini anlamıyorum, daha güzelini yapacaktım, sadece parçalara ayırdım yenisini yapacağım, kaç gündür burada istesem kırardım. Vazo miadini doldurmuş çok eski zamanlardan kalmış yeniden düzenleme yapılmasında da bence geç kalındı ''...

 

Yani kısacası cevaplarda yılların tecrübesi ve alıştırması var.

 

Açıklama ve şefkatinle ez.. saldır ama öldürme... öpmek istiyorum ama dudaklarım dokunmadan..

 

Aklıma rahmetli olan bir tanıdık bayan geldi toprağı bol olsun ve bu kişi okumamış bir de okusaydı ne olurdu bilemem. Neyse, gün içerisinde aramızda bir olay olmuştu çok kırılmıştım akşam oturmamıza öyle bir konuşma yaptı ki yaptıkları yaptıklarım oldu neredeyse ağlayacaktım ben nasıl bunları yaptım diye kadıncağıza üzülmeye başlayacaktım. Kendi kendime uyuz oldum sonra ileriki zamanlarda O'nu izledikçe tarzını anladım.

 

Sepetteki bütün yumurtalar çürük olacak değil. İlla ki sağlamı da vardır.

 

Ama mesele...

 

Polyannayı dağa kaldırmışlar '' dağ havası da ne güzelmiş '' demiş.

 

Mesele Polyanna'nın bu durumuna düşmemek.

 

Mesele..

 

Benim, senin, onun, bunun, şunun bizim meselemiz.