Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '09

 
Kategori
Teknoloji
 

Teknoloji- ne kadar- risk- ne kadar, kime

Teknoloji- ne kadar- risk- ne kadar, kime
 

Güç


İnsan bir hayat boyu küçük masum bir çocukken kısmen algılayabildiği bir öğretinin tezahürünü bu denli yaşayabilir mi?

Ve…bir ilkokul öğretmenini hayranlıkla anabilir mi yarım yüzyılı aşan zaman içinde?

Bu yazıda sadece bir öğretiden bahsedeceğim.

Ellili yıllarda hemen her yıl bir öğretmen, okul değişerek ilkokulu bitirmeye çalışıyordum.

Ufak tefek sade, akıllı sevgi dolu bir kadındı. Kitaplardan çok farklı konulardan bahsederdi bize... Bunları yıllar sonra bilgi dağarcığıma eklediklerimden fark ettim. Artık yorumlayabiliyor ve sizlere aktarmak istiyorum.

Yerli malı haftasında resim çalışmak için muz götürdük. O yıllarda muz ithaldi.

Bunun hata olduğunu annemizin bunu bize öğretmesi gerektiğini vurgulayarak evimizi ziyaret etti. Annelerimizle bu konuyu konuştu. Ertesi gün yurdumuzda yetişen meyveler götürdük ve resimlerini çizdik.

Bir gün düşünceli bir şekilde sınıfa girdi.

O sıralarda Amerika dan süt tozu yardımı yapmıştı okullara. Annem sıkı tembih etmişti içmemem için. Kısa bir zaman sonra da çocuk felci vakaları başladı ve ardından çocuk felci aşısı yine Amerika dan geldi.

Irakta sudan sebeplerle başlattığı zulüm sonrası yardım görüntüsü altında GDO lu tohum ve ürünleri kobay olarak seçtiği Irak ve üzerinde yaptırım uyguladığı ülkelere ve çevrelerine armağan ettiği gibi. Zira kendi topraklarında yapılan uygulamalar büyük bir tepki ile karşılanmış, protesto edilmişti.

Öğretmenimiz: sizinle bu gün Teknoloji ile ilgili bir konudan bahsedeceğim dedi. Teknolojinin yararlı bir şey olduğunu fakat gerekli sınır aşılırsa insanlığın korkunç sorunla karşılaşacağını, işsizliğin, çok artacağını, teknolojik atıkların yok edilemeyeceğini insan hayatını tehdit eden boyutlara ulaşacağını bizim anlayacağımız bir dille anlattı.
O yıllarda derelerimiz pırıl pırıldı içinde yüzen sazan balıklarını seyrederken tertemiz bir hava solurduk. Yamanlar ve Bornova suları çeşmelerimizden akardı. Televizyon yoktu fakat komşuluk dostluk birlik vardı. Komşu teyzelerimiz annemiz gibi kollardı bizi.

Evrende her şeyin düalite ve denge demek olduğunu o zamanlar öğretmenimin bize uygun bir dille anlattığı düzeyde algıladım. Işık içinde yatsın.

O yıllarda izlediğimiz korku ve savaş filmlerindeki teknoloji çöplükler ölü kent görüntüleri, Yaşamak için öldürmek zorunda kalan insanlar, soğuk-sıcak savaşlar… Bu gün… tamamen fazlasıyla çevremde korkunç bir Amerikan rüyasının gerçekleştiğini görüyorum ben.

Bir zamanlar yasal olmayan şekillerde atıklar ve yok edilmeye çalışılırdı. Gemiler yakalanırdı zehirli atık yüklü. Artık yeraltı sularının yerine zehirli atık doldurulduğunu bakanlar itiraf ediyor. İthal ürün olarak yasal yollarla geliyor zehirli atıklar ve eskiyen teknolojiler (para ödeyerek alıyoruz) büyük de rağbet görüyor ne yazık ki. Kontrol edilemediği gibi bir veri tabanı da yok henüz.

Sanayi ülkelerinin zehirli atıkları yoksul ülkelere sevk etmesini yasaklayan anlaşma ( Basel) yasal boşluklarla dolu olduğu için evimiz temiz kalsın komşunun evini kirletelim kampanyası devam ediyor.

Ülkemiz atık mezarlığı haline dönüşmekte. Hala veri tabanı olmadığı gibi bu olaydan büyük rant sağlayanların sorgusu suali yok. Atıklardan elde edilen rant ekonomide yok.

Zehirden ve zehir üretiminden alınan vergiler sağlık masraflarını karşılamaya yeter mi?

Çocuklarımıza, gelecek neslimize nasıl bir çöplük ve bozuk düzen bırakıyoruz.

Naylonlar kentin orta yerinde havada uçuşuyor. Denizlerimizi katlediyor. Baz istasyonları evlerimizin yanında sinsi bir düşman gibi hayatımızı tehdit ediyor.

Çevremiz yabancı güçlerin gizli ve açık, sıcak ve soğuk savaşı ile kuşatılmış, sularımız arsenikli biz hala ülkemize son yıllarda üretimi, üreticiyi yok edecek bir yıkımla gelen yabancı markaların esiri olmuşuz.

Gelecek nesillerimizi yok edecek silahların, güçlerin sponsoru finansal gücü olan yabancı markalar kuşanıyor, GDO lu ürünleri tüketiyoruz.

Bir çılgınlık nöbeti olmalı bu… Umarım çok geç olmadan kendimize geliriz…

 
Toplam blog
: 28
: 497
Kayıt tarihi
: 12.05.08
 
 

DOĞA, SANAT, HAYATA DAİR HERŞEY. İzmir de doğdu… Resim sanatçısıdır. Resim sanatçısı Fatma Eye ve 1..