Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Telaşlı hızımızı yavaşlatıyoruz

Telaşlı hızımızı yavaşlatıyoruz
 

TELAŞLI HIZIMIZI YAVAŞLATIYORUZ, Çünkü hakikaten hıza ihtiyacımız var..
Gözümüzü açtığımızdan bu yana “öğretilen”, alıştırılan düşünme ve karşılıklı etkileşime girme şekilleri temel öğrenme yetersizliklerini yaratmaktadır. Öğrenme adına olup biten ne varsa söz konusu öğrenme yetersizliklerine rağmen gerçekleşmektedir.

Önceliğimiz hayatın her alanında temel öğrenme yetersizliklerimizi acımasızca deşifre etmek olmalıdır. “Öğrenen Organizasyon” lar işyeri, okul, aile, tarımsal alan, spor grubu, birlikte olmak durumunda olduğumuz her alanda, öncelikle kişisel olmak üzere ve organizasyonların işlevlerine yönelik temel öğrenme yetersizliklerini; ezberleri; alıştırılmış olduğumuz çaresizlikleri ve bunların yarattığı sorunları tespit etmeye yönelik sürekli çaba içinde olmalıdır.

Bu çaba bir çok gereksiz, işlevsiz, arızalı durumu açığa çıkarmamıza aracılık edecek.

TKY sürecinden veya katılımcı yönetimden/ yönetişimden “Öğrenen Organizasyon” sürecine yönelen her kuruluş, şirket, değişik amaçlı stk vb.kendi alanlarında öncelikle Peter Senge’ nin belirlediği 7 öğrenme yetersizliği üzerinden kendi alanlarındaki öğrenme yetersizliklerini doğru bir şekilde açığa çıkarmalıdır.

Öğrenme yetersizliklerimizden en önemlisi kendi pozisyonumuz üzerinde yoğunlaşmamızdır. “Pozisyonum neyse ben oyum” ezberi tüm pozisyonların birlikte ortaya çıkardığı sonuçlardan sorumluluk almaktan kaçınmamıza yol açmaktadır. “Biri işi bozuyor”, deyip işin içinden çıkmak başarısızlığı çabuk getirir.

Bu ezber diğer bir öğrenme yetersizliğimizi, dünyaya sistemsiz bakma yollarımızın bir yan ürününü de ortaya çıkarmaktadır. “Düşman dışarda”. Sadece kendi rolümüzde yoğunlaştığımızda eylemlerimizin bu pozisyonun sınırlarının ötesine uzandığını göremeyiz.

“Dışarıda ve içerde” genel olarak tek bir sistemin parçasıdırlar. “Düşman dışarda” ezberi/ öğrenme yetersizliği, bizimle “dışarıda” olan arasındaki sınıra oturan problemlere “içeride” uygulayacağımız kaldıraç gücünü keşfetmemizi olanaksız kılar. İçerde olduğu kadar dışarıda yukarda olduğu kadar aşağıda olabilmeliyiz. (kişisel ustalık)

Diğer önemli öğrenme yetersizliğimiz “Önceden etkin olma çabası” tepkisel olmanın örtülü halidir. Sorumluluk üstlenme kuruntusudur. Gerçekten önceden etkin olmak kendi problemlerimize nasıl katkıda bulunduğumuzu görmekle başlar. Bu duygusal durumumuzun değil, kendi düşünme tarzımızın bir ürünüdür.

Başımıza açtığımız dertleri açıklarken hayatı bir olaylar dizisi olarak görmeye şartlanmışızdır. Bu ezberimiz sayesinde öncelikle her olayın içinde apaçık bir neden olduğunu düşünürüz. Olaylar üzerinde yoğunlaşmak bizi olay açıklamalarına götürür; olayların gerisindeki uzun dönemli değişme örgülerini görmekten ve bu örgülerin nedenlerini anlamaktan uzaklaştırır. “Olaylara takılıp kalmak” evrimci ezberimizin bir parçasıdır. En hastalıklı öğrenme bozukluğumuzdur.

Oysa hem organizasyonların/örgütlerin, hem toplumların hayatta kalmasına yönelik öncelikli tehditler ani olaylardan değil; yavaş seyreden kademeli süreçlerden gelmektedir.

Olaylara takılıp kalmak “ana” şimdiki zamana gelememektir. İnsanların düşünmesinde kısa dönemli olaylar ağır basıyorsa bir organizasyonda üretici öğrenme sürdürülemez. Olaylar üzerinde yoğunlaştığımızda yapabileceğimiz en iyi şey, bir olay meydana gelmeden önce tahmin etmektir. Böylece optimal şekilde tepki gösteririz. Takip ederiz; bu geç kalma durumudur. Esas olan değişimin bizzat aktörlerinden olabilmektir.

Yavaş ve kademeli gelişmeleri görerek değişimin aktörlerinden olmayı başarabiliriz. Aksi halde hörgüçlükten kurtulamayan organizasyonumuzun sonu “haşlanmış kurbağa”nın sonu ile aynı olacaktır.

Yavaş seyreden kademeli süreçleri görmeyi öğrenmek “telaşlı hızımızı yavaşlatıp dramatik olan kadar ince, görülmesi zor olana da dikkat etmeyi gerektirir."
Çünkü eylemlerimizin sonucunu gözlemleyemez hale gelirsek; eylemlerimizin sonuçları öğrenme ufkumuzun ötesinde ortaya çıkıyorsa dolaysız, “doğrudan tecrübeyle öğrenmek” olanaksız hale gelir. Karşı karşıya olduğumuz esas öğrenme ikilemi budur; en iyi tecrübe ederek öğreniriz ama hiçbir zaman çok önemli kararlarımızın çoğunun sonucunu doğrudan yaşayamayız.

Kendimizi kuşkulu bulduğumuz durumlardaki, kuşkulu görünmenin sıkıntılarından korunma yöntemlerimiz bir başka öğrenme yetersizliğimizdir. En toplu ezberimizdir. Bir sürü insanın oluşturduğu takım ruhudur.

Teorik farklılıklarımız, birikimlerimiz takımın bir bütün olarak öğrenebileceği tarzda ortaya dökülmelidir. Tam tersi çatışmacı kutuplaştırıcı bir tarzda ifade edilirse birlikte olumlu potansiyelin ortaya çıkması engellenir. Farklılıklarımız zenginliğimiz olarak görülmelidir.

“Öğrenen Organizasyon” çalışmaları, her tür organizasyonun (hala varlığını sürdürüyorsa) dikey yapılarının aksine, hiyerarşik yapının dışında, aynı mekanda yatay oluşturularak kişisel kurumsal öğrenme yetersizliklerinin üstesinden gelinmesini sağlayacak P. Senge’nin 5 öğrenen organizasyon disiplinine yönelik öğrenme ve uygulama pratikleri geliştirme çabasıdır. Öncelikle kişisel ve kurumsal ezberler sorgulanarak öğrenme kanallarına yeniden dönülmelidir.

5 öğrenen organizasyon disiplini öncelikle kişisel disiplinlerdir: nasıl düşündüğümüz, gerçekten ne istediğimiz, birbirimizle nasıl etkileşime girdiğimiz ve nasıl birlikte öğreneceğimizle ilgidir.

Her alanda telaşlı hızımızı yavaşlatıyoruz ve öğrenen organizasyonlara dönüşerek daha insanca yaşamın patikasına çıkıyoruz..

Ekim 2007

Resim04/10/2007 İğneada

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..