Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

07 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Tencere dibin kara seninki benden kara...

Çok güzel bir deyimdir; geçenlerde siyaseten gol atma çabasında olan ama anlaşılan o ki geçmişinde hiç futbol oynamadığı, oynamış olsa bile yedek kalmaktan kurtulamadığı belli olan saygın bir büyüğümüzün kullandığı

“Tencere dinin karar seninki benden kara” deyimi…

***

Başbakan ve iktidarın tüm fertleri yazarları gazetecileri her fırsatta ülkenin geçmiş siyasetçileri ve hükümetlerinin yaptıklarından söz eder artık hiç yadırganmaz bir hale gelen onların yapamadıklarını biz yaptık onlar yıktı biz inşa ettik gibi beylik laflar edip duruyorlar. Buna neden ihtiyaç duyuyor halkı salak yerine koymakta ısrar ediyorlar anlayamam.

Halk sizi bunları yapın diye seçti zaten bu sizin temel göreviniz, bırakın halk takdir etsin…

Hoş ülkemizde “ lafla peynir gemisi yürümez” diyen bir deyiş de var üstelik daima ve şak diye rahatça yer bulur siyasetimizde…

***

Yurdumun Anadolu kadınlarından birisinin kocası; “Vatan millet bayrak halka hizmet” aşkıyla, ülke ve vatandaş sorunlarına çözüm bulmak için varını yoğunu satıp siyasete atılmış. İyi güzel ve çok da hoş ama velakin;  bu güzel ülkenin muhteşem siyaset ahlakı ve kültürün getirdiği noktada birden bire kafayı yemiş. Öyle ki geceleri yatağın ortasında ayağa kalkıp, nutuklar atmaya başlamış…

“Her kente, her ilçeye sehpalar kuracağım; Sokak gösterilerine katılanları faiz lobisini Vandalları; birbirlerine bağlayıp yerlere yatıracak, Toma’ları geçireceğim üzerlerinden, biber gazına boğacağım.

Bu vatan ancak böyle kurtulur, üstünde “bizden” başka kimseler kalmayıncaya kadar...

***

Kadıncağız ne yapsın Anadolu kadını olmak böyle bir şey; büyük bir şaşkınlık ve korkuyla izliyormuş kocasını, seçilirse söylediklerini yapacağını iyi bildiğinden; dizlerine vurarak “gitti diyormuş dal gibi adam gitti…” diyormuş.

***

Sonunda dayanamamış ve ikna etmiş kocasını çocuklarıyla bir psikiyatra götürmüşler…

Psikiyatr, kadının siyaseten aklını, kafasını yiyen kocanın eşine şakayla; “Söyleyin bakalım hanımefendi; beyiniz aklını peynir ekmekle mi yedi, yoksa yavan mı yedi?”

Kadıncağız anlamamış ama “Yavan yedi, doktor yavan” demiş.

***

Neyse doktor şakayla makayla karışık kontrollerini yapmış tedavi için ilaçlar önermiş nasıl davranacaklarını neler söyleyeceklerini tembih etmiş kadıncağıza, göndermiş evine hastasını…

Aradan çok uzun bir zaman geçmiş. Hasta ve eşi bir daha hiç uğramamış yanına.

Bir gün psikiyatr, koskoca Ankara caddelerinde siyasete atıldıktan sonra akıl dengesini yitiren kafayı yiyen adamın karısına rastlamış:

“Kocanız nasıllar hanımefendi, tedaviye cevap verdi düzeldiler mi biraz?” diye sormuş.

Kadıncağız doktora;

“Düzeldi düzeldi, artık daha iyi. Vatanı halkı milleti kurtarmaya çalıştığı dönemlerde, hak aramak için yollara düşen sağcılara solculara, özgürlük ve demokrasi isteyenlere laiklik ve cumhuriyeti savunanlara, türban eylemlerine katılanlara üniversitelere ve orduevlerine rahatça giremeyenlere alkış tutar, hemen her fırsatta desteğini göstermek yanlarında olduklarını göstermek için;

“Bu sizin en doğal en demokratik anayasal hakkınızdır helal olsun, Allah yar ve yardımcınız olsun, derdi”

Ama artık “Ülke bundan batıyor bu kafalar yüzünden batıyor” diyor…

***

E, ne var bunda, geceleri artık uyuyor değil mi kafası rahattır artık…

Kadıncağız gülerek;

Nerede doktor nerede geceleri artık hiç uyumuyor, uykusunun ortasında “Kemal kimsin sen,  kahrolsun CHP” diye ayağa fırlıyor.

Defalarca rica ettim size görünmesin söyledim ikna edemedim; “Nuh diyor Peygamber, demiyor…”

Doktor; hanım efendiciğim sizi ziyadesiyle memnun gördüm hayırdır ne iş? Deyince kadıncağız;

“Nasıl memnun olmam, nasıl sevinmem iyi ki siyasete girmemiş; çünkü bu memlekette “aklını peynir ekmekle yiyerek” siyasete girenler;  her an tepemizdeler ve yirmi dört saat TV ekranlarında memleket meselelerine çözüm üretiyorlar.

Mecliste yeni ve kalıcı bir Anayasa yapamıyorlar ama bu gün dört köşe yarınlar için ise sonsuz kadar “ballı emekli” olmanın peşine düşmüşler…

***

Bu aslında “sahanda yumurta ve siyasetçi” fıkrasıdır ama bugüne uyarladım. Maalesef dün akşamki gövde gösterisi içerikli karşılama törenini izlerken ve Başbakanın sorumsuzca sarf ettiği tehdit ve suçlamaları dinleyince iyi gider dedim.  Çünkü bazıları geldiğimiz noktanın vahametini görmüyor, eylemcileri inatla anlamaya çalışmıyor…

Eylem öncesi sonrası söylem aynı; “Ben dedim olacak ben yapılacak dedim yapılacak…”

***

Gördüğüm kadarıyla Taksim Gezi Parkı direnişçileri okumuş ve kişilikli “gençleri” de aynen Başbakan kadar inatçı ve kesin kararlılar.

Mehter Takımı Marşıyla “tekbir” atarak yürümeye alışanlar ile çağdaşlık özgürlük ve modern dünya insanlığı hedefine hızla ve başarıyla çıkmayı özgürlük ve sevgiyle hedefleyenler karşı karşıya,  

Buluşma alanı; “Taksim Gezi Parkı” “ o iki ağacın altı “olduğunu sanıyorlar ama aslında tüm yurt sathı…

Hadi bakalım; “Tencere dibin kara senin ki benden kara” mı göreceğiz...

***

İyi bir hafta sonu geçirmenizi dileyerek sevgi ve saygılar sunuyorum efendim…

Hoşça ama daima sevgiyle kalınız…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..