Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '07

 
Kategori
Güncel
 

Tercih; köşk ve yargı mı olacak yoksa dokunulmazlık arkasındaki...

Evet sevgili okurlar,

Bugünkü yazımın konusunu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ayırmak istiyorum. Tabii ki konu Cumhurbaşkanlığı olunca, ön plandaki baş aktörlerimiz belli...Sayın Başbakan, Sayın Abdullah GÜL ve Sayın Bülent ARINÇ.

Bu tablonun ön planı olur da arka planı olmaz mı? Tabii ki var. Arka planın önde gelen isimleri ise ana muhalefet partisi CHP'nin lideri Sayın BAYKAL ve TSK adına Genel Kurmay Başkanımız Sayın BÜYÜKANIT Paşadır.

Sayın BÜYÜKANITPAŞA'nın ismi geçince de, şu anda duyuyor gibiyim tepkileri. Yaa arkadaş demokratik bir Ülkede paşalardan bahsetmek doğru mudur diye...Tabii ki gönül arzu etmez, büyük bir olasılıkla onlar da arzu etmiyorlardır.
Ama gel gelelim ki, Ülkemizi idare eden üst düzey siyasilerimizin basınımızda da yer alan geçmişte Atatürk, Cumhuriyet, demokrasi, şeriat devleti gibi konular üzerindeki söyledikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletini içeride ve dışarıda koruma ve kollanma görevini üstlenen TSK'ni de bu konuda taraf olmak durumunda bırakmıştır.

Daha açık ve net konuşmak gerekirse, AKP, geçmişte söyledikleri ifadelerin hala arkasında mıdır değil midir, bu konuda maalesef tablonun arka planındaki kesimleri tatmin edememiştir.

Evet yapılan seçimlerde AKP, kendilerine bağlı belediyelerin de katkısıyla, her 2 kişiden birinin oyunu aldıklarını övünerek ifade etseler de, geriye kalan seçmenin oyunu alamamışlardır. Geriye kalan seçmen sayısı toplamının ise, kendilerine oy veren seçmen sayısının üzerinde olduğunu görmezden gelemeyiz.

AKP'nin oylarını genelde, kendilerine yardım edilen muhtaç insanlardan, ya da, belli sayıda da olsa, ama parasal gücü kullanabilecek ekonomik düzenin kaymağını yiyen kesimlerden aldığını düşünmekteyim.

Keşke mümkün olabilse de, siyasi partilere oy veren insanlarımızın gelir durumlarının ve tahsillerinin ne olduğunu bir tespit edebilsek.

Buradan gelmek istediğim nokta şudur.

Muhtaç durumda olan insanlar için, Ülkenin ne şekilde ve kimler tarafından idare edileceği çok önemli değildir.Bu insanlarca, idare edilişin getireceği sonuçlar da düşünülmez. O insanlar karınlarının doymasına bakmaktadırlar.

İşte bu nokta da AKP, bu insanların zaaflarından dolayı verdikleri oyları işaret ederek, bazı emellere ulaşmak niyetinde hareket ediyorlar ise, işte burada tehlikeli bir oyunun oynandığını düşünmek gerek.

Kanaatimce, Sayın BAYKAL'ın ve Sayın BÜYÜKANIT Paşanın özellikle, üzerinde durdukları husus da budur. Çünkü AKP, geçmişiyle tam anlamıyla yüzleşememiş ve bu kesimleri değiştikleri konusunda tatmin edememiştir.

Planın ön yüzünde ise, bir rahatlama görüyorum.

Sayın GÜL'ün Cumhurbaşkanlığı iddiasından vazgeçeçeğini düşünmekteyim. Bunun 2 ana nedeni vardır bence.

1-Aday olması ve Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, gerek kendisinin ve gerekse AKP'nin Ülkede olası sıkıntıları göz önüne alamayacak olmaları,

2-Sayın Sabih KANATOĞLU'nun, Sayın GÜL'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, dokunulmazlığının kalkabileceği ve halk dilinde "KAYIP TRİLYON" olarak bilinen davada yargılanabilecek olduğunu açıklamış olması.

Bilindiği üzere, Necmettin Hoca bu davadan 2 yıl 4 ay 10 gün hapis cezası almış ve Sayın Bülent ARINÇ beyin vefa örneği göstererek, düzenlenen yasa teklifi ile cezasını evinde çekmesine fırsat verilmişti.

Bu konuyu yazarken, aklıma takılan şu soruyu da paylaşmak isterim sizlerle. Evinde cezasını çeken bir vatandaş, alkışlarla miting meydanlarında nasıl olur da dolaşabilir...Cevabını da yine isterseniz ben vereyim. Olmaz olmaz demeyin burası Türkiye her an, her şey olabilir.

Bu çerçevede Sayın GÜL'ün, dokunulmazlığın arkasındaki bir pozisyonda, mesut ve mutlu bir yaşamı tercih edeceğini umuyorum. Çünkü, O'nun dokunulmazlığının kalkması ve yargılama sonucunda ceza alması durumunda, Necmettin Hocanın yararlandığı yasadan istifade etme olasılığı olmayacaktır. Çünkü Sayın GÜL'ün yaşı ceza çekmeye müsaitdir....

Biliyorsunuz Sayın KANATOĞLU, dersini iyi çalışmış ve konusuna vakıf bir hukuk adamımızdır.

Sayın Bülent ARINÇ beye gelince, o bugünkü ifadesinde, " Herhangi bir göreve talip değilim. Cezacıyım.İpe gönderirim.İpten adamı alırım." demekle, sanki Adalet Bakanlığı, benim için biçilmiş kaftan der gibi...

Nitekim, Necmettin Hoca için gerçekleştirdiği operasyonda, bir noktada O'nun ne denli başarılı bir hukukçumuz olduğunu göstermektedir.

Sayın Başbakanımız ise, O, başında bulunduğu partinin nabzını tutarak, ortaya çıkacak kanaati kamuoyuna açıklayacaktır.

Bekleyelim ve görelim....

 
Toplam blog
: 407
: 877
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

15.12.1950 Mersin doğumluyum. İzmir Ticari İlimler Mezunuyum. Bir Kamu Kuruluşundan  Şube Müdürü ..