Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Termik santraller

Aliağa da çok sayıda ( Kimine göre 5, kimine göre 7 ) termik sanrali yapılması gündemde.

Petkim, Bütün Aliağa nın Köy muhtarlarını Almanya ya götürdü. Amaç oradaki termik santrallerin çevre kirliliği yapmadığı konusunda muhtarları ikna etmek. Gerçekten de Almanya daki , ( Türkiye dekilerin de  aynı teknoloji ile yapılacağı belirtilmektedir. )  termik santrallerin çevre kirliliği yapmadığını , muhtarlar ballandıra ballandıra anlatmaktadırlar.

Termik santral yaptırmak isteyen diğer demir-çelik fabrikaları da benzer çalışmalar içerisindedirler.

Ancak ülkemizde  bu tür fabrikaların çevre kirliliğini yapmasını önlemek için asıl sorun  DUYARLILIKTIR. İnsana saygı ve insan hayatına verilen önemdir. İnsan hayatını ve sağlığını her zaman cebine giren paradan önemli , çok çok önemli görmektir. Bu duyarlılık olmadığı zaman çok ileri teknolojilerle yapılan bu çevre kirliliğini önleyici sistemler hiçbir işe yaramamaktadır.

Aliağa da bizler bunları gördük ve halen de görüyoruz.

Fabrikalarına zorla da olsa çevre kirliliğini önleyici sistemleri kuran patronlar ve adamları, maalesef fırsat buldukça , yüklü elektrik , malzeme ve emekçi masrafları gerekçeleri ile  bu sistemleri çalıştırmamaktadırlar.

Mutlaka denetimle ve zorla , ağır cezalarla onları zorlayarak bu sistemleri çalıştırtmak mümkün olabilmektedir. Denetimlerin olmadığı anda maalesef hemen , kirliliği önleyici sistemler devreden çıkarılmaktadır.

Tatillerde, bayramlarda , gece yarılarından sonra v.s. hemen bu sistemler devreden çıkarılmakta ve zehirli gazlar havaya salınmaktadır.

İnsanların içinde bu duyarlılık yoksa , bu gelişmiş teknolojilerin hiçbir önemi olmamakta, olamamaktadır. Bu insanlar en önce ceplerine giren parayı düşünmektedirler.

Maalesef patron kesiminin büyük kısmı için para çok daha önemlidir. Gelecekte bu topraklarda insanlar yaşayamayacakmış, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği kararacakmış onlar için ne keder. Bir kısmı da sadece cehaletten bu durumdadır. Çünkü orijini mafiaya dayanmaktadır. Böyle bir patrondan ne beklersiniz.

Maalesef yeni kurulacak termik santraller için hatta nükleer santral için benim en büyük korkum, sahip olduğumuz sermaye sahiplerinin bu kalitesidir.

Bu kaliteyi düzeltemeyeceğimize göre eğer gerçekten termik santraller ve nükleer santraller mutlaka gerekiyorsa ki bence de bu gerekiyor ( çocuklarımız için torunlarımız için bu gerekiyor ) o zaman  çok sıkı, asla hiçbir siyasinin etkileyemiyeceği güçte ve konumda bir denetim sistemi kurulmalıdır. Bu görevliler özel yöntemlerle seçilmeli, asla paraya ihtiyaçları olmayacak şekilde ücretlendirilmeli, koruma sistemleri olmalı, başbakan, cumhurbaşkanı bile çok özel koşullar dışında bu sistemi etkileyememeli. Hele hele bir milletvekili bu denetim sistemine asla ulaşamamalı. Söz hakkı bile olmamalı.

Biraz hayale benziyor olsa da bu yapılmazsa Aliağa da kurulacak termik santraller burayı cehenneme çevirir benim bundan en ufak bir kuşkum yok. Olmaz demeyin ve lütfen insan hayatı ile kumar oynamayın. Mutlaka bu olmasa da birtakım yeni sistemler kurulmalıdır.

Çünkü biliniyor ki bu sermaye kesiminin maalesef hepsinin Ankara da maaşlı  milletvekilleri var, bu bugün var mutlaka yarın da olacaktır. Hiçkimse yok demesin olmayacak demesin bunu tartışmam bile. Paranın bu kadar önemli olduğu toplumlarda bu mutlaka olacaktır. Ne olur hayallere dalmayalım.

Siyasetimizi belirleyen mevcut yasalar, herkesin bildiği gibi ancak bir dış güç, bir sermaye grubu, bir etnik veya dini  topluluk, mafia  v.s. tarafından desteklenmedikçe gerçekten hak ettiği için hiçbir kimsenin meclise giremiyeceğini belirtmektedir.

Bu durumda bizlere  lütfen sadece seçimle iş başına gelenlere güvenin demeyin. Gerçek demokrasiyi sağlayabilecek bir siyasi kanunlar yelpazesi hazırlanabilse bunu kabul etmek ancak mümkün olur. Ama bu , maalesef ABD de bile yok.

Ne diyelim Allah sonumuzu hayırlı etsin.

 
Toplam blog
: 94
: 313
Kayıt tarihi
: 23.06.09
 
 

1958 Nisan İstanbul doğumluyum. Ama tatiller dışında İstanbul'da uzun süreli yaşamadım. 1975 yılı..