Tibet'i Keşfediyorum

Bugün Tibet’e gelişimin 3 günü, sabah kahvatımı yaparken ilk işim alman dostum’dan yükseklik etkilerini aza indirgeyen diamax ilacını talep etmek oldu. Gruptakiler dünkü durumumdan dolayı kahvaltıya gelemeyeceğime düşünmüşlerdi. Bugün sadece Shigatse’de zaman geçirecek, yüksek yerlere çıkmayacaktık. Sabah kalktığımda kendime ‘Bugünü yatakta geçirebiliriz veya Shigatse’yi keşfedebiliriz Ne istiyorsun? Karar senin. Günü otelde geçirmek ne kadar keyifli olabilir ki dışarı çık yeni yerler gör, yeni insanlar tanı. Hastalığı düşünmenin sana faydası yok dedim. 

Bugünkü programa göre meşhur Ta Shi Lhun Po manastırını görmeye gidecektik. Burası Budizm’in Yellowsect grubuna bağlı 4 büyük manastırdan biriydi. Bu manastır, 14.yy da ilk Dalai Lama tarafından yapılmış olup 70.000 m2 lik alana yayılmıştı. Ayrıca altın ve bakırdan yapılmış Maitreya Buddha heykeli bu manastırda bulunuyordu. Bu heykel diğer tapınaklardaki Maitreya heykellerinin en büyüğüydü. Bu tapınakta fotograf çekmek istiyorsanız ücret ödemeniz gerekiyordu. Manastırı gezdikten sonra Rabeca, Ben, Angelo hep birlikte Old marketi görmeye gittik. Tibetliler çok candan insanlardı. Erkeklerin çoğunun başında bir sürü kırmızı iplikten yapılmış kalın bir taç vardı. Kadınların başında ise rengarenk örtüler, şapkalar ve amber, coral (mercan) ve turkuz taşlı tokalar vardı. Geleneksel Tibet elbiseleri giyiyorlardı. Old marketi gezdikten sonra öğlen yemeğimizi yedik. Ben Yak meat ile pilav ısmarladım. Yak eti ile Yak gulaş, yak burger gibi bir sürü yemek alternatifi oluşturulmuştu. Öğlen yemeğimi merakla beklerken bir yandan da midemi kontrol ediyordum. Fazla bir sorun yoktu gayet iyiydi. Yemeğim geldi önce tereddütle yak etinin tadına baktım, tadı güzeldi afiyetle yemeğimi yedim. 

Yemekten sonra kendimi daha da iyi hissettiğim için Ta Shi Lhun Po manastırının etrafındaki kora yolunda turlarmaya karar verdim ve gruptakilerden ayrıldım. Manastırın etrafındaki kora yolu yürüyüşüm yaklaşık bir saat civarında sürmüştü. Kora yolu boyunca Om Man Padme Hum çarkları vardı. Aşağı yukarı %75 ini çevirdim diyebilirim. Kora yolunun dönüş yolunda Birmingham’lı Lionel , onun ispanyol arkadaşı Carmen ve İspanyol Havi ile karşılaştım, birlikte kora yolunu tamamladık. Kora yolundan sonra Kamboçya’da yaşayan fransız dostumuzu da alarak summer palace’ı görmeye gittik. Summer palace’un yolu çok güzeldi sakin ve huzulu bir havası vardı. Tibetliler yolun arkasındaki çayırlarda piknik yapıyorlardı. Summer palace’a geldiğimizde kapısının kapalı olduğunu gördük. Keşke tesadüfen birisi dışarıya çıksa da bize kapıyı açsa ne kadar güzel oldurdu diye içimden geçirmiştim ki summer palace’ın kapısı bir monk tarafından açıldı. Sarayın kapalı olduğunu ancak sadece bahçesini görebileceğimizi işaret etti. Summer Palace gezimiz sonrasında hep birlikte tüm grupla birlikte akşam yemeğimizi yiyeceğimiz restauranta gittik. Midemi dengesini bozmamam gerektiği için o akşam yemeğinde sadece patates yedim. Keyifli bir akşam yemeği geçirdik. 

Gruptakilerle daha yakınlaşmaya başlamıştım. Hepsi de ayrı ayrı çok iyi insandılar. Gece 22:00 gibi Alman dostum ile birlikte otele döndüm odamı paylaştığım İsrailli dostum Ruet’i uyandırmadan yatağıma girdim ve güzelce bir uyudum. Uyumadan önce bugünü hasarsız geçirdiğim için allaha şükrettim. 

Sevgiler