Tiki taka'dan ite kaka'ya

Marsilya maçı öncesi Eskişehirspor maçı Fenerbahçe için çok önemliydi.GG,Hasan Ali,Bekir,Caner Çarşamba milli maç oynamış gelmişlerdi.Kazanmasa bile kaybetmemek kağıt üzerinde kabul edilebilir görünüyordu.Ancak maçın önüne geçen “kırmızı” tüm bu planları çöpe atıp emek sömürüsüne karşı isyan hareketinin başlamasına neden oldu.

Aykut Kocaman’ı sahaya sokacak kadar isyan ettiren pozisyonda görüntülerden anlaşıldığı kadar kırmızılık bir hareket yok. Hatta Caner’e faul yapıldığı da açık. Faul çalınsa kimse itiraz edemez. Penaltı pozisyonu keza öyle. Camara’ya faul yapılmadı. Camara resmen penaltıyı aldı. Sol ayaklı Hasan Ali topa müdahele edemedi ve ayığını bastığında Camara üzerinden atlayabilecekken takıldı. FIFA kokartlı hakemler bunu süzemediler. Asıl önemli konu penaltı olup olmadığı değil. Aynı pozisyon FB için olsa verir miydi Aydınus? Buna herkes açık yüreklilikle “evet” diyemez...

Nitekim 20 metreden duyduğu ama görmediği pozisyonda kartını kullanan Aydınus, Necati’nin eliyle aldığı topu ve son dakikalarda 4.hakeminde yakınındaki pozizyonda Tello’nun Sezer’e attığı tokadı göremedi. Sezer’in kaşı açılıp, yüzüne akan kanı gördüğünde Aydınus ne düşündü acaba?

Fırat Aydınus için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Hafta içi Rusya'da Khimki deplasmanında hakem kararı sonucu son saniye basketiyle yenilen Fenerbahçe’de hakem kabusu futbolda da devam etti.

Maç Caner’in atılmasından sonra futbol anlamında bitti zaten. Skora ve karta isyan eden, 3 Temmuz ruhu sahaya geri geldi. Fenerbahçe için önemli olan buydu. 65-70 dakika sahada 10 kişi kalıp, rakibinden aşağı kalmayan Fenerbahçe’ye maçı kaybetse bile kimse itiraz edemezdi. Önemli olan o ruhun sahaya yansıtılması, mücadele ve kazanma hırsıydı. Bunu da fazlasıyla gördük. Sadece 2.yarı başladığında sırayla Bekir ve Yobo iki yüksek topu ıskaladılar ve mutlak gol fırsatı verdiler. Volkan bu topları çok iyi çıkardı. Aklı kartta olan futbolcular az kalsın skoru dönülmez bir noktaya getireceklerdi.

Barcelona'nın bol paslı oyunu için yapılan "tiki taka'yı" Fenerbahçe'de yapmaya başlamıştı. Özellikle M'Gladbach, Limassol ve Ordu maçlarında bunu görmüştük. Karttan sonra "tiki taka'dan,ite kaka'ya "geçti Fenerbahçe.Ve söke söke de puanını aldı.

Marsilya yolculuğu öncesi tüm sakatların dönmesi,herşeye rağmen mücadele eden, kazanma azmi içinde olan bir Fenerbahçe izledik.Skora isyan eden, ”tutku” ile oynayan Fenerbahçe, Marsilya’dan da eli boş dönmez.

Maçtan önce “Avrupa Kültür Başkenti” pankartları açan Eskişehir taraftarına da bir sözüm var. Eskişehir’e Ankara, İzmir ve İstanbul’dan turistik gezi yapılıyor. Gerçekten Anadolu’nun gözbebeği bir şehrimiz. Ancak maçtan önce dakikalarca küfürlü tezahüratı kendilerine yakıştırdılar mı merak ediyorum. Kaşı açılan Sezer’in annesine ettikleri küfürü ise umarım ömür boyu bir utanç anı olarak hatırlarlar.

Maçın Adamı: Önce Sow, sonra Volkan. Sow, yoktan var ettiği golle, Volkan defansın hatalı çıkışlarında yüzde yüz iki golü önleyerek takımı oyunda tuttular.

Maçın Kırılma anı: Caner’in atıldığı ve Fenerbahçe’nin 10 kişi kalması.

Maçın pozisyonu: Kuyt’ın ısrarla topu rakipten sökmesi ve Sow’un kaleciyi bile şaşırtan golün atıldığı pozisyon.

Maçın kaybedeni: Fırat Aydınus; kararları artık daha gözönünde ve tartışılır hale gelecek.

Maçın kazananı: Takım ruhu; Fenerbahçe için asıl kazanılan puan değil takım ruhuydu. Gerisi teferruat.

Maçın asabisi: Hürriyet; oynadığı her takımda Fenerbahçe maçlarında “arıza”çıkarıyor. Kuyruk acısı nereden geliyor merak ediyorum.

Maçın güzel anısı: Volkan ve Caner’in maçtan önce Ersun Hoca’nın yanına giderek sarılmaları.

Maçın unutulmazı: FB'li oyuncudan taca çıkan topu tekrar Fenerbahçe'ye veren hakeme kararın yanlış olduğu işareti yaparak duruşundaki sağlamlığı bir kez daha ispat eden Aykut Hoca "kırmızı'da" sahaya girerek hakem Aydınus'a uzun süre itiraz etti. Fotoğrafın tamamına bakma anlamında maçın unutulmazı bu anlardı.