Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '19

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Tıp, "Tıp" Dedi Çoktan!

Nasıldı çocukların dilinde oyun?

“Bir, iki, üç, tıp!”

Bugün Tıp Bayramı.

Tıp da çoktan bitti aslında.

Şeklen ve fiziken var; ruhen ve aslen yok.

Oysa eskinin en gözde mesleğiydi tıp.

Ve bakarsanız gerçeğe; eğitim süresinin uzunluğu baz alınırsa, en uzun soluklu okul…

Altı yıllık fakülte sonrası ortalamayı esas alırsak dört beş yıl da ihtisas koyun üzerine…

Var mı böyle bir eğitim?

Lise sonrası 10-11 yıl dirsek çürütüp doktor olunabiliyor ve ne acı ki onun ardındaki gerçekler de ancak fiiliyata geçince, hayata düşünce ortaya çıkıyor.
Bugünkü manzaranın hangi tarafından bakarsanız bakın sorun akıyor.

Evvela oy peşinde koşan siyasetçiler ve popülist anlayışla açılan tıp fakülteleri ile siyasetçiye ses çıkarmayan bürokratlar yüzünden memleket tıp fakültesi bolluğuna girdi.

Fakülte çok ama eğitim kalitesi giderek düşer halde.

Kadavra görmeyen, gördüğünde kadavraya dokunmayan tıp öğrencisi var.

Fakültelerde yeterli sayıda ve deneyimde öğretim üyesi yok.
Ama öyle havalardayız ki, her yer Tıp!

Sorunun temeli daha alfabenin a’sı gibi işte, en baştan başlıyor.

Ve uzmanlık sonrası değişen doktorlar var. Ettiği yemini unutan, parayı ön plana alan, her meslekte olduğu gibi tıp alanında da yozlaşan bir kısım meslek mensubu var ki bu gruptakiler de mesleğe olan saygınlığın bitmesine yol açıyor.

Yine de başka meslek mensuplarına nazaran göreli de olsa daha az çürük tıpçılar.

Bir de doktor açısından kendisine yüklenen iş yüküne bakalım. Günde kaç hastaya bakması idealken kaç hasta ile ilgileniyor doktor?

Hele hele son zamanların dev şehir hastanelerinde doktor kendi polikliniğini bulamaz halde, yorgun düşmüş, bitap hale gelmiş, hasta sayısının çokluğundan başını kaldıramaz şekilde ağır bir yük altında…

Üzerine bir de son zamanlarda çok ama çok sık rastladığımız ve sayısal olarak her gün yükselme grafiği çizen şiddet olaylarını ekleyin.

Hasta yakını tatmin olmayınca doktora saldırıyor.

Psikopatın teki, kafasına göre ilaç yazdırmak istiyor, doktor “yazamam, doğru ve uygun değil” dediği an, hakaret, tehdit ve küfrün sonu gelmiyor.

Ve o nedenle Tıpta Uzmanlık Sınavı(TUS) tercihleri de değişmeye başladı uzman adayları için.
Basına yansıyan verilere göre öğreniyoruz ki artık TUS tercihlerinde insanla daha az haşır neşir olunan, hasta ve hasta yakınından daha bir uzakta tutan branşlar tercih edilmeye başlanmış…

İleride genel cerrah sıkıntısı da başlarsa şaşmayalım.

Çünkü “işini yapan” doktorlarımızı korkutmayı ve sindirmeyi başarmış bir toplum olduk.

Doktorun kendisi psikolojik travmaya giriyor, hastanın veya yakınının yaşattığı dehşet sonucu ortaya çıkan tahribatı silemiyor.
E nasıl hastasını tedavi edecek?

Bugün Tıp Bayramı.

Özveriyle, bilgisini sonuna kadar hastasına sunarak, her gün kendini geliştiren tüm doktorlarımızın günlerini,  buruk da olsa içleri,  içtenlikle kutluyoruz.
Sağlık gitmedi mi sağlığın değerini bilmediğimiz gibi doktorların değerini de belki ancak kapılarını çalma zorunluluğunda ve yaşamın çaresizliğinde tutunacak dal olarak görüp hatırlıyor ve anlıyoruz.

Kutsal ve çok zor bir mesleği ifa ediyorlar.

Umalım ki doktora yönelik şiddet olayları son bulur.

Umalım ki tabip odaları siyaset yerine daha çok meslek mensuplarının sorunlarına kafa yorar.

Umalım ki oy toplama derdiyle siyasetçi yeni tıp fakültesi açma hastalığından kurtulur.
Umalım ki aklını yitirmiş üniversitelerimiz biraz aklını başını toplar da Tıp Fakülteleri’nin önemini, boş fakültenin geleceğe hançer vurmak olduğunu bıkmadan usanmadan haykırır.

Bugün 14 Mart.

Türkiye’de tıp fakültesi öğretim üyelerine, doktorlara, tabip odalarına ve hatta tıp fakültesi öğrencilerine uzatın mikrofonu ve sorun bakalım “Tıp nasıl Türkiye’de?” diye…

Çoğunun cevabı şaşırtacak mı ki bizi?

“Bir, iki, üç, … (sessizlik)….tıp!”

 
Toplam blog
: 130
: 93
Kayıt tarihi
: 07.02.18
 
 

1971 Balıkesir doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Balıkesir'de tamamladıktan sonra Ankara Ü..