Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '17

 
Kategori
Güncel
 

Türk Akademik Tarihi Bilim mi Filim mi ? Türkiye’de Bilimin Arka Yüzü 5 Tavşan Hikayesi

Türk Akademik Tarihi Bilim mi Filim mi ? Türkiye’de Bilimin Arka Yüzü 5 Tavşan Hikayesi
 

3. Tez Danışmanının Belirlenmesi (Akademik Hayatının En Önemli Kriteri)

Bir şekilde üniversite yüksek lisans sınavını kazanarak yüksek lisansa başlayan insanların öncelikle kazandıkları bölümde danışmanlarının atanması gerekir. Danışman ataması bir akademisyenin hayatındaki önemli aşamaların ilkidir. Akademik hayata devam etmek isteyen yüksek lisans öğrencisinin çoğunlukla doktorada da danışmanı olacak hoca belirlenecektir ve yaklaşık en kısa 5 yıl en uzun olarak da 10 yıl boyunca (yüksek lisans ve doktora dahil) aynı hoca ile çalışacaktır.

Bazı üniversitelerde ve bölümlerde eğer yüksek lisans öğrencisi şanslı ise (aslında olması gereken budur) yüksek lisans sınavını kazandıktan sonra istediği konuda çalışma yapacağı hocaya gider, önceden de hocayla görüşmüştür. Hoca da eğer birlikte çalışabiliriz derse o danışman hocada yüksek lisansa başlar. Üniversitelerde ender bulunan bazı hocalar vardır ki bu hocalar 8-10 tane yüksek lisans ve doktora öğrencisine danışmanlık yapabilir, onlara üniversitede kadro yoksa burs ya da projelerden maaş alma imkanı sağlayabilir. Böyle hocalar fabrika gibi çalışır, projeler, öğrenciler onun için işlerini kolaylaştıran en büyük ve etkin yardımcılardır. Bu tip hoca sayısı koskoca Türkiye’de toplasan en fazla 50 kişiyi geçmez.

Ülkemizde birçok üniversite ve bölümde ise yüksek lisans öğrencisi isteği hocayla hoca istese bile çalışamaz. Bölüm kurulu toplanır ve hangi hocanın yüksek lisans ya da doktora öğrencisine ihtiyacı varsa öğrenciye danışman olarak o hoca atanır. Bu sistemde yüksek lisans öğrencisinin seçme şansı yoktur ve lisans düzeyinde hiç sevmediği ve birlikte çalışmak istemediği bir hocayla çalışmak zorunda kalabilir ve hayatı zindan olabilir. Yüksek lisans tezini istemediği bir danışman hocada tamamlasa ve doktora da başka hocayla çalışmak istese bile kolay kolay çalışamaz. Diğer hocalar tez danışman hocasıyla tartışmak istemezler ve aynı hocayla devam eder ya da başka bir bölüme ya da üniversiteye gitmek veya doktora başvurusunu başka bir üniversitede yapmak zorunda kalır.

Üniversitelerde bölümlerin, bölüm başkanlarının ve danışman hocaların kanunen yetkileri çok fazladır ve gerekli durumlarda yetkilerini kullanmaktan asla çekinmezler ve kimsenin gözünün yaşına bakmazlar. Yüksek lisans öğrencisi danışmanı olsa bile doğrudan bölüm başkanına bağlıdır ve eğer geçici fen ya da sosyal ya da sağlık bilimleri enstitüsü öğrenci kadrosu alabilmişse her yıl atama ve kadronun yenilenmesi danışman hocanın görüşü doğrultusunda bölüm başkanı tarafından yapılır. Birçok üniversitede bölüm başkanları ile bölümdeki diğer hocalar arasında siyasi görüş, akademik alt yapı ve yükselme kriterleri, yaş farkı, öncelik atanma farkı vb. yüzünden tartışmalar ve kavgalar vardır ve bölümlerde belirli gruplaşmalar olur. Bunları yüksek lisans öğrencisi sonradan öğrenir ama danışmanı atanmıştır ve kolay kolay seçme şansı yoktur. Danışman hoca ile bölüm başkanı arasında sıkı bir ilişki varsa yüksek lisans öğrencisi rahattır ve işlerini ve kadrosunu çabuk alır. Ama danışman hoca ile bölüm başkanı arasında tartışmalar hatta kavgalar varsa o zaman yüksek lisans ve doktora öğrencisinin tezi kolay kolay bitmez ve her aşamada sürekli olarak karşısında bölüm başkanını ve onun tehditlerini bulur.

Diyelim ki her şey iyi gitti ve yüksek lisans öğrencisi istediği hocanın danışmanlığında eğitime başladı. İlk aşama tamamlandı. İkinci aşamaya geçildi şimdi. İkinci aşamada danışman hocanın akademik geçmişi karşısına çıkar bu sefer. Eğer danışman hoca profesör ise çok farklı durumlar varsa da iki olasılık daha yaygın görülür. Yaşlı bir profesör ise akademik hayatının sonuna gelmiştir. Asla araştırma yapmaz ve yüksek lisans öğrencisi her işi bölümdeki diğer arkadaşlarından ya da diğer hocalarından öğrenmek zorunda kalır. Danışmanı olan yaşlı profesör 67 yaşının biran önce gelmesini beklemektedir çünkü. Profesör danışman eğer yeni bir profesör ise savaştan yeni çıkmış ve yorgun bir savaşçı gibidir ve uzun süre araştırma ve yayın ile ilgilenmez, çalıştığı konunun küçük ve önemsiz ve sonuçları bilinen bir kısmını yüksek lisans öğrencisine verir ve “tez bu” der. Gerçekten çalışan, araştırma yapan ve uluslararası projelerde görev alan, kitap yazan yani tam bir akademisyen olduğunu ulusal ve uluslararası düzeyde kanıtlamış bir hoca bulmak büyük bir şanstır çoğu zaman.

Danışman hoca eğer doçent ya da yardımcı doçent ise yüksek lisans öğrencisi hem şanslıdır hem de şansızdır. Şanslıdır çünkü hocası akademik olarak yükselmek için araştırma ve yayın yapmak zorundadır ve hocalar bu aşamada öğrencisi fazla değilse az da olsa çalışır ve araştırmalar ve projeler yaparlar. Yüksek lisans öğrencisi şansızdır çünkü hocası yardımcı doçent ise fakültede, bölümde kimse yardımcı doçenti fazla dikkate almaz ve sözü pek dinlenmez. Ama doçent ise işler değişir. Hocası birçok yerde ve ortamda dikkate alınır, sözüne önem verilir. Doçentlik üniversitedeki en önemli aşamadır ve doçent olmuş bir kişi isterse herhangi bir profesöre bile bildiği konularda ya da uzman olduğu konularda gerektiğinde kök söktürebilir. Hocası doçent ya da yardımcı doçent olan yüksek lisans öğrencisinin sonu her zaman hazindir. Çünkü hocası normal bir akademisyen ise (hükümet ayağı ve politik olarak ataması yapılıp hoca olmamışsa) yüksek lisans sonunda profesör olsa bile bölümde, fakültede ve üniversitede öğrencisinin akademik kadroya atanmasında asla yeterli gücü ve etkinliği gösteremez ve öğrenci doktoradan sonra Dr. Unvanı ile ortada kalır. 30 yaşına gelmiştir, evlidir, çoluk çocuk sahibidir ama işsizdir. Akademik hayatı seçtiği için çok pişmandır ama geriye dönmek oldukça zorlaşmıştır.

 

Konuyla ilgili meşhur bir hikaye vardır:

Tez Danışmanı

Bay Tilki bir gün ormanda dolaşırken Bay Tavşan’a rastladı. Bay Tavşan birşeyler yazmakla meşguldü.

-Kolay gelsin, Bay Tavşan. Ne yazıyorsun ?

-Doktora tezimin birinci bölümünü yazıyorum.

-Birinci bölümde teziniz ne ?

-Tavşanlar tilkileri nasıl parçalar ?

-Yapmayın bu hiç de doğru değil. Bu bir bilim adamına yakışmayacak ciddiyetsizlik. Teziniz kökten yanlış.

-Yaa… Öyle mi ? dedi Bay Tavşan.

-Peki, gel de deneysel kanıtı gör öyleyse.

Bay Tavşan önde Bay Tilki arkada çalılığın arkasına doğru ilerlediler. Bir süre sonra Bay Tavşan yüzünde gülümsemeyle çalılıktan çıkıp geldi ve yerine oturarak yazmaya devam etti.

Bir zaman geçti. Bay Kurt’un yolu Bay Tavşan’ın bulunduğu yere düştü.

Bay Kurt sordu: “-Kolay gelsin, Bay Tavşan. Ne yazıyorsunuz ?”

-Doktora tezimin ikinci bölümünü yazıyorum..

-Tavşanlar kurtları nasıl parçalar ?

-Yapmayın bu doğru değil. Bu bir bilim adamına yakışmayacak ciddiyetsizlik. Teziniz kökten yanlış ve saçma.

-Yaa… dedi. Bay Tavşan.

-Gel de sana deneysel kanıt göstereyim.

Bay Tavşan önde Bay Kurt arkada çalılığın arkasına doğru ilerlediler. Bir süre sonra Bay Tavşan yüzünde gülümsemeyle çalılıktan çıkıp geldi ve yerine oturarak yazmaya devam etti.

Hikaye bu ya, biz de neler olduğunu merak ettik, tabii. Çalılığın arakasına dolanıp baktık ki Majesteleri Aslan, Ormanın Kralı, haşmetle oturuyor ve etrafında parçalanmış kurt ve tilki.

Kıssadan Hisse

Akademik hayatta tezinin konusunun ne olduğu hiç önemli değildir; önemli olan tez danışmanınızın kim olduğudur.

 

 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..