Türk Bayrağı asmak suç mu?

Ülke doğal afet nedeniyle kan ağlarken, birileri bu durumdan yararlanmak için faaliyete geçti bile…

Van ve çevresinde meydana gelen depremle ilgili yardım kampanyaları düzenlenirken, kampanyalara katılmak için düşünmeden hareket eden halkımız, maalesef toplanan yardımların adam gibi dağıtılamadığını görünce isyan ediyor.

Van ve Erciş’e gönderilen yardım kamyonlarının, sözde depremzedeler tarafından nasıl yağmalandığını açıkça gördük. Bu görüntülerden bir vatandaş olarak ben utandım. Ancak bu görüntülere neden olanlar, yağmaladıkları malzemeleri paylaşırken bile aralarında kavga etmekten utanmadılar.

Ayrıca her şeyi güllük gülistanlık gösteren iktidar, yardım dağıtımındaki koordinesizliği görmezden gelip, tüm dünyaya rezil olmamızı bizim gibi seyrediyor.

Her işin olduğu gibi yardım dağıtmanın da belli bir koordinasyon ve düzen içinde yapılması gerekmiyor mu?

Yardım araçlarının yağmalanması ve halka yemek dağıtımındaki düzensizlik, üçüncü dünya ülkelerini andırıyor! Gerçi bizim hangi dünyaya dâhil olduğumuz pek belli değil ama…

Toplumun her kesiminden birlik beraberlik mesajları verilirken, ayrılıkçı faşistlerden maalesef hala bölücü söylemler yayılıyor. Ayrıca iktidar partisi beceriksizliğinin üzerini, birlik beraberlik söylemleri ile örtmeye çalışırken, belediyeler aracılığı ile toplanan yardımları, yükledikleri araçlara parti flaması asarak, törenle(!) yola çıkartıyorlar. Yani hiç kimsenin yaşanan acı umurunda değil. Herkes kendi reklâmı peşinde!

Tabi bir de bölücü örgütün, bölgeye gönderilen yardımlara göz diktiğini söylemekte yarar var. Yağmalanan yardım araçlarının kim tarafından yağmalandığı ve alınan malzemelerin nereye gittiğini sorgulamakta fayda var. Ayrıca bölgeye gönderilen yardım araçlarının yollarda bölücü örgüt tarafından durdurulup, bazılarının alıkonulduğu haberleri kulaktan kulağa yayılıyor. Sosyal medya bu konuyu daha derinlemesine tartışıyor.

Batıdan gelen yardımları görmezden gelen yerel yöneticiler, sadece yandaşların yaptığı yardımlara teşekkür ederken, bölücü örgüt üyeleri, canla başla çalışan Silahlı kuvvet mensuplarına saldırılarını devam ettiriyor. Bölücü örgüt yandaşları, yardımların adil şekilde dağıtılmasını sağlamaya çalışan Polislerin üzerine taşla saldırıyor. Bu nasıl bir insanlık anlayışıdır? Belli ki bölücü örgüt yandaşları ve örgüt, yapılan kampanyalar ve dağıtılan yardımlardan rahatsız!

Ha bir de doğuda bunlar yaşanırken, geçtiğimiz ‘ileri demokrasi’nin her gün yeni bir örneği ile karşılaşmak, pek ala mümkün. Örneğin; ‘Şehitleri Anma ve Terörü Lanetleme’ mitingleri düzenlenirken, bazı aşırılıklar, anında cezalandırılıyor. Bunun en güzel örneği Bursa’da düzenlenen mitingde yaşandı. Miting anında BDP binasının üstüne Türk Bayrağı asan 4 genç, her hangi bir taşkınlık yapmamalarına rağmen önce gözaltına alındılar. Sonra bu gençlerden ikisi “Milli duyguları kullanmak suretiyle, halkı galeyana getirmek” suçlarından tutuklandı.

Her türlü bölücü eylemin gerçekleştiği Doğu ve Güneydoğu’da, bırakın bayrak asmayı, bayrak yırtmayı bile hoşgörü ile karşılayan savcı ve hâkimlerimiz, maalesef batıda en küçük bir eylemi, hemen cezalandırma yoluna gidiyorlar. Hatırlayınız; Habur’da kurulan çadır mahkemelerinde, bölücü örgüt mensuplarını 7 dakikada yargılayıp, aklayanlar, o günün kahramanı ilan edilmişlerdi!

Maalesef ülkemizde uygulanmaya konulan ‘ileri demokrasi’ böyle işliyor!

Deprem ve yardım dağıtma rezaletinden, ülkemizin hukuk rezaletine kadar uzanan yolda bir gezinti yaptık.

Bu yol uzun ve meşakkatli bir yol!

Bu yolun üzerinde birçok istasyon var.

Örneğin Barış ve Demokrasi söylemlerini ağızlarından düşürmeyenlerin neyi amaçladıkları, halkı idare etmenin değişik yolları ve halkı aldatmanın en güzel örnekleri daha ileriki günlerde işlenecek konular.