Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Türk Dil Kurumu "çapulcu"nun anlamanı değiştirdi...

Türk Dil Kurumu "çapulcu"nun anlamanı değiştirdi...
 

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan Gezi Parkı protestolarına katılanları nasıl niteledi?

- Bunlar çapulculardır!

Olabilir…

Böyle bir nitelemede Sayın Başbakan’ın demokratik hakkıdır.

Saygı gösteriyoruz.

Bu niteleme, Sayın Başbakan’ın öfke katsayısını, kendisine hâkim olamama durum-vaziyetini, kültür düzeyini ve geleneksel terbiye çizgisi çevresindeki konumunu sergilemektedir.

Hoş görüyoruz.

Ama bu nadide söylem ardından [alelacele] gelişen bir “vakıa” var ki…

Buna olabilir, demek bizce mümkün değildir.

Saygı göstermek ya da hoş görmek –asla- olası değildir.

Nedir bu olay?

Önce aşağıdaki bilgiyi bir kez daha gözden geçirelim.

“Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıyla kurulmuş çok önemli işlevleri olan bir kurumdur.

Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak bizzat Mustafa >kemal tarafından tespit edilmiştir.

1934'te yapılan kurultayda Cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Bizzat Atatürk'ün öncülük ettiği, Türk dilinin yabancı kökenli sözlerden temizlenmesi akımı 1935 güzüne kadar sürmüş; Atatürk'ün ölümünden sonra öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuş ve özellikle 1960'tan sonra Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüğünü yapmaya devam etmiştir. 1980'den sonra tartışmalar durulmuş, bilimsel çalışmalar hız kazanmıştır.

Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile mal varlığını Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bırakmıştır. Bu iki kurumun bütçesi bugün de Atatürk'ün mirasından karşılanmaktadır. Bu miras bugün Türkiye'nin en büyük bankalarından biri olan Türkiye İş Bankası sermayesinin %28,9'unu oluşturmaktadır.

Atatürk, 1 Kasım 1936'da Türkiye Büyük Millet Meclisinin V. dönem 2. yasama yılını açış konuşmasında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun geleceği ile ilgili dileklerini şu sözlerle dile getirmişti:  

- Başlarında değerli Eğitim Bakanımız bulunan, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunun her gün yeni gerçek ufuklar açan, ciddî ve aralıksız çalışmalarını övgü ile anmak isterim. Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin, karanlıklar içinde unutulmuş  derinliklerini, dünya kültüründe başlangıcı temsil ettiklerini, kabul edilebilir bilimsel belgelerle ortaya koydukça, yalnız Türk ulusunun değil, bütün bilim dünyasının ilgisini ve uyanmasını sağlayan, kutsal bir görev yapmakta olduklarını güvenle söyleyebilirim.

Atatürk'ün bu dileği dikkate alınarak her iki kurum da böylece akademik bir yapıya kavuşturulmuştur. 

Bugün Türk Dil Kurumu, 20'si Yüksek Öğretim Kurumu; 20'si Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Kurulu tarafından seçilen 40 asıl üyeye sahiptir. Üyelerin büyük çoğunluğu Türk üniversitelerinde çalışan Türkologlardır. Başbakanın önerisiyle Cumhurbaşkanı’nca tayin edilen Kurum Başkanı ve 40 asıl üye Bilim Kurulu’nu oluşturmaktadır.”

Evet… Uzun oldu bu açıklama, biliyoruz.

Ama gerekliydi.

Şimdi geldik, yazımızın başında sözünü ettiğimiz “vakıa”ya…

İşte bu “bilimsel” Türk Dil Kurumu, Tayip Erdoğan Taksim Gezi Parkı direnişçilerine “Çapulcu!” deyince, hemen kollarını sıvadı ve bu sözcüğün Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ndeki karşılığını değiştirdi.

Buyurun okuyun:

Çapulcu [eski tanım]: Başkasının malını alan, yağma, talan eden kimse, talancı, yağmacı…

Çapulcu [yeni tanım]: Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan…

Bilmiyoruz, bu “vakıa”ya ilave edecek başka bir şey var mıdır?

Kudretli Başbakanımız, bir gürleyişte, Türkçe’yi değiştirebilmekte, Atatürk’ün kurduğu ve görevi yine Atatürk tarafından:

1.- Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak;

2.- Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak… olarak belirlenen bir kuruma ciddi katkılar[!] yapabilmektedir.

Ve yukarıda nasıl seçildiğini okuduğumuz “Bilim Kurulu” bu acayip katkıyı [derhal ve alelacele] baş tacı edip, emir telakki edebilmektedir…

Bu değerli [!] katkı karşısında söyleyecek bir şey bulamıyoruz.

Yazacak şeylerin ise, sanıyoruz hepsi yazıldı, çizildi

Şimdi… Değiştirmek zamanıdır.

farukhaksal@gmail.com

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.akceder.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..