Turnuva takımı Liverpool

Evet, bazı takımlar vardır; tıpkı Liverpool gibi…

Bazı oyuncular vardır; tıpkı Ribery gibi…

Turnuva takımı veya turnuva oyuncularıdır.

Geçen yıl bu takımların yanında izlediğimiz birde bizim takımımız vardı.

21.2.2008 tarihinde, tarihinde puan rekoru kırarak bir üst tura çıkan Fenerbahçe’nin Sevilla ile maçı vardı. Bir turnuva takımı olan Sevilla maça hızlı başlamış ve daha maçın ilk yarım saatinde 2-0 öne geçmişti. Herkesin bu iş bitti! Fenerbahçe buraya kadar şansının yardımı ile geldi diye söylenirken, birden bire silkinen Fenerbahçe, karşısındaki son iki yılın Uefa Şampiyonu Sevilla’yı Şükrü Saraçoğlu stadyumunda 3-2 yenerek gerçek gücünü göstermişti!

Rövanşta da rakibine aynı skorla yenilmesine rağmen, uzatmalar ve penaltı atışları sonunda gelip gelerek Avrupa’nın en büyük 8 takımı arasına adını yazdırmıştı.

İşte bu gün Real Madrid-Liverpool maçını izlerken, geçen yıl aklıma geldi. Liverpool’un nasılda rakibinden çekinerek sahaya çıktığını, ancak Turnuva takımı olma özelliğini ortaya koyarak, en küçük bir pozisyonu değerlendirip, nasıl galip geldiğini görünce, Liverpool’un gerçek bir turnuva takımı olduğunu, bünyesinde bulunan Yıldız sporcular ile takım olmanın tüm özelliklerini sahaya yansıttığını gördüm.

Oysa karşısında bir dünya devi vardı! Evet, Real Madrid Dünyanın en zengin kulübü! Kadrosunda dünyanın her yanından toplanmış bir yıldızlar karması mevcut. Ancak takım olamamış! Tıpkı bu sene Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın olamadığı gibi…

Öbür Tarafta Sporting Lizbon ile Bayern Münih takımının maçı da vardı. Birisi yıldızlar karması, öbürkünde dünyaca tanınan bir yıldız yok! Bayern Münih’in yıldızları güneş gibi parlayıp, karanlık geceyi aydınlatırken, Lizbon, yıldızsız, zifiri karanlık bir gece gibi… Tatsız tuzsuz bir maç çıkardı! Ve bu maçı seyrederken, Sporting Lizbon’un bu ligde ne işi olduğunu sordum kendi kendime… Ve Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın niye burada olmadığını da...

Portekiz’in bile iki takımı ile Şampiyonlar liginde gruplardan çıkması, bizim iki takımla katılma hakkı elde ettiğimiz, ancak takımlarımızdan birisinin daha eleme turunda elenerek el veda etmesi, öbürkünün de gruplardan çıkamayıp, Avrupa defterini erken kapatması, haliyle taraftarlarını üzmüştür.

Ben fanatik olmamak kaydıyla bir kulüp taraftarıyım. Ancak, iyi bir futbol izleyicisi olarak, turnuva takımı ve turnuva maçlarının oyuncularından kurulu kulüplerin aynada da görüldüğü gibi her yıl aynı başarıyı tekrarlamaları, turnuva takımı olma özelliklerinin bir göstergesi. Tabi birde buna kulüp yönetimi, teknik direktör ve sporcu bağlamında sevgi bağı eklersek, geçen seneki Fenerbahçe’yi görürüz! Veya Şampiyonlar Liginin devamlı abonelerinin ilk on altısına bakarız. O zaman rantın kimler tarafından paylaşıldığını da açıkça görürüz.

Seyrettiğim takımların içinde bir Türk takımının olmaması beni gerçekten üzüyor. Oysa formül gayet açık… Kulübü ve taraftarı küçük görmeden, ülke insanını bile tanımaya gerek görmeden, kulübede kös kös oturmak değildir elbet! Sevgi, saygı ve disiplinli çalışma…