Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '13

 
Kategori
Anılar
 

Üç tekerlekli Emekli

Üç tekerlekli Emekli
 

Bu da yeşil triportörün kardeşi; kızılca triportör aynı kaderi paylaşıyorlar. Resim int. alıntı


İnsan: Nisyandan yakasını kurtaramayan varlık.

Belki bu yüzden yaşama tutunuyor; belki de aynı sebepten ötürü burnu ...... çıkmıyor.

Nisyan=Unutmak; hem iyi hem de çok tehlikeli.

Hatırlamak: Sevindirir, rahatlatır; icabında salya sümük ağlatır. Pişmanlık, öfke, keşke de vardır.

Mayasında.

 Emekli memurun; emeklisi triportör: Üç tekerlekli ve yeşildi.

“Koyacak başka bir isim bulamamış mı?”

“Sus! Sessiz ol, duyacak. Hay Allah bak gördün mü duydu işte”

“Duyduğunu nasıl anladın ki”

“Kaşını kaldırdı”

“Kaşıyla mı yoksa kulağıyla mı duyar bir insan, abartma”

“Kaş: Sinyal verdi. Çeneni tutamadın; akşam akşam yaktın bizi”

Akşama mangal ziyafeti vardı. Bu kadar köfteyi pirzolayı kim yiyebilirdi?

“Soğutmadan yiyin,  hadi kızım bırak ekmeğe yüklenmeyi, yüzünde bir dirhem kan kalmamış”   

Yemekten sonra tatlı yerine…

Keşke o tek katlı bahçeli ev ve emekli hâlâ yerinde dursa;  önce mangal tütse sonra asil dingin zılgıtlar sıraya dizilse, razıydım.

Tabii ki dün geceye mahsus bir haleti ruhiye…

Sanal dünyada sergilenen buram buram vahşet kokan resimler yüzünden, çok derinlere düşmüştüm; ruhum şakır şakır; gözlerim kupkuru ağlayarak; uykuya dalmışım.

Rüyamda: Üç tekerlekli yeşil emekliyi gördüm.

Tekerleğinden zincirle bahçenin bir köşesinde bağlı, toz toprak içinde beni teselli etmeye çalışıyordu.

Ederken de emekli sahibini taklit ediyordu.

“Evveliyatında vahşet yok muydu sanıyorsun? İnsanlık son zamanlarda mı iyice azıttı?  Hayır, evvelinde neyse ezelinde de değişiklik olmayacak. Şimdilerde ise aydınlık Bilgi Çağının karanlık gölgeleri bir anda ekranları kaplıyor; bedeni ruhu hastanelik ediyor.

 Sen ki vahşet haberlerini radyodan takip ederek büyüdün; duydun ama görmedin.

Terk et o kirli alanları, uğrama bir daha semtine, ne işine gerek?

Artık emekliliğin de geldi; indir kepengi, dükkânın müze olsun. Bakma sen benim tozlu topraklı halime; tekerime zincir vurulmuş olsa da rahatım yerimde; şu trafikte yola koyulmak yük taşımak, kolay mı sanıyorsun?”

Bilge Yeşilin sözleri hâlâ kulaklarımda…

 Bünye artık bu kadar vahşeti kaldıramıyor.

Dükkân müze ben emekli olunca vahşet azalacak mı?

Göz görmeyince gönül katlanacak mı?

Sormayı unuttum.

7 Aralık 2013 Pazartesi

Alev Meisel/ İzmir

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..