Ucuz kahramanlığın bedeli 5 milyon $

Ülkemizdeki yöneticilerin yıllardır öğrenemediği bir şey var; o da kurallara uymamak. Yazılı ya da yazısız kurallara,yasalara uymamaya, uyanları küçük görmeye, şark kurnazlığı yapıp, son dakikada iş bitirmeye (!) bayılıyoruz.

Formula 1 İstanbul Grand Prix'sinin 1. lik ödülünü KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Mehmet Ali Talat'a verdirerek güya dünyanın gözü önünde işbitirivermiş (!) olduk. Dünyada bizden başka siyasi olarak kimsenin tanımadığı bir lidere ödül verdirmek de bize özgü bir davranış olabilirdi ancak. "Vay efendim Rum'ların oyunundan başka birşey değilmiş ", "istediğimize ödülü verdirirmişiz de", "medyada ceza alırız şeklinde çıkan haberleri Rum'lar koz olarak kullanacakmış da".... Kıbrıs Rum takımları ile resmi müsabakalar yapıyoruz, Eurovizyon'da puanlar veriyoruz diye bu şirinliklere karşı kimsenin tepki göstermeyeceğini beklemek saflıktan başka bir şey değildir.

İspanya'da daha önce protokolde yeri olmamasına rağmen, podyuma çıkan Belediye başkanı yüzünden yarış takviminden İspanya'nın çıkarıldığını, Avusturya yarışında finiş çizgisine gelmesine rağmen birinciliği takım arkadaşı Schumacher'e veren ve karşılık olarak da birincilik kürsüsüne Schumacher tarafından çıkarılan Bariçello'nun yüzünden Ferrari takımının para cezasına çarptırıldığını, FIA nın yarışlara kesinlikle siyaseti karıştırmadığını, bu gibi eylemlere karşı çok sert cezalar verildiğini kimse bilmiyor muydu? F1'in ödül talimatnamesine göre; ödülü, yarışın yapıldığı ülkenin cumhurbaşkanı, yoksa başbakanı o da yoksa yardımcısı, federasyon başkanı veya dünyaca tanınmış olan birinin verebileceğini de mi kimse bilmiyordu?

TOBB Başkanı Sn. Rifat Hisarcıklıoğlu ödül törenini Sn. Talat'a teklif ettiğinde "bir sakıncası olmazsa törene çıkarım"karşılığını almış. O zaman bu cezanın maddi külfeti de, uluslararası skandalın yarattığı mahçubiyetin manevi sorumluluğu da Sn. başkana aittir.

Nedense İstanbul Park pistinin takımlar ve pilotlar tarafından çok beğenilmesini değil de, böyle ucuz kahramanlıklar sonrası aldığımız cezaları konuşur oluyoruz. Yine hevesimiz kursağımızda kaldı; organizasyonun kusursuza yakın bitirilmesini sağlayan ve GP2 de ilk Türk takımı olan Petrol Ofisi FSM takımının da sponsörü olan PO'nun başarısını konuşmalıydık oysa. Dünya Kupası'na gidemeyişimizin acizliğini kabakuvvette aramamızın ana nedeni olan ucuz kahramanlık yapma sevdamız başımıza yine olmadık işler açtı.

Bu işe bir son vermenin zamanı geldi de geçiyor. Uluslararası kurallar neyse herkesten iyiyi ancak biz yapabilmeliyiz artık. Yoksa böyle "mehter marşı"gibi bir adım ileri, iki adım geri ile yol almamız mümkün değil...