Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Uğur Mumcu cinayeti, Özal'ın zehirlenmesi... Yalanlar ve gerçekler!

Uğur Mumcu cinayeti, Özal'ın zehirlenmesi... Yalanlar ve gerçekler!
 

Merhum Özal'ın  zehirlenmesi olayı sulandırılmak isteniyor. Derin bir refleks yeniden iş başında gözüküyor.

Merhum Özal'ın yirmi yıl çürümeyen cesedi, adeta Türkiyedeki parelel devlet yapılmasını mahkum etmek üzere adli tıpa gitti...Ama, anlaşılan o ki, birileri bu gerçeği örtbas ederek paralel devletin günahlarını saklamaya çalışıyorlar.

Ne demek, zehir var ama zehirlenmemiş...Henüz kesin açıklama yapılmadan, ortalığa salınan bu fısıltı gazetesi haberleri, halk nezdinde hakkı gizlemek ve işi sulandırmak amacı taşıyor.

Aynı şeyleri, Türkiye gazetesine verdiği mülakatta Merhum Özal'ın oğlu Ahmet Özal da söylüyor. Zaten bu işin peşini Özal ailesinden Ahmet Özal'dan başka kovalayan yok. Semra Hanım bile derin bir sessizlik içinde...

Türkiye, Merhum Özal'ın yirmi yıl çürümeyen cesedenin günümüze getirdiği gerçeği ıskalamamalıdır bugün...Türkiyede her zaman hükümferma olan, derin devlet midir, üst yapılanma mıdır, paralel devlet midir, adı her neyse bugün mahkum olmalıdır.

Merhum Özal'la ilgili olarak son söylentiden medet umanlar, sanki bu derin yapının tek günahı buymuş gibi, yüz yıllık pisliği örtme çabasına giriştiler. Yani, Özal zehirlenmemiş bile olsa, bu Türkiyede cinayetler işleyen, suikastler yapan  gayri meşru yapıyı temizler mi?

Özal merhuma suikast girişim olmadı mı? Bu girişimin ardında o birileri yok muydu? Kurşunu sıkan adam canı öyle istediği için mi Özala kurşun sıkmıştı? Ya Eşref Bitlis...Ya tüm 1993 cinayetleri...

Bakınız, Uğur Mumcu konusunda nasıl yanıltıldıklarını o günün Sol güçbirliği  başkanı Prof.Tahir Hatipoğlu açıkca itiraf ediyor bugün.

Mesele iyice anlaşılsın diye, Zaman Gazetesindeki haberden uzun bir alıntı veriyorum:

"Demokratik Üniversiteler Platformu Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, dün Kanal 5’e yayınlanan ‘Son Gündem’ adlı programa katıldı. 24 Ocak 1993’teki Uğur Mumcu suikastına ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Hatipoğlu, medyanın, bir dönem belli yapılanmalar tarafından kullanıldığını ifade etti. Mumcu’nun öldürülmesinin hemen ardından, yine medyanın devreye girdiğini anlattı. Basının bir ‘dezenformasyon görevi üstlendiğini’ vurgulayarak, “Olayın gerçek faillerinin görülmesi engellendi. Ben de o dönem farklı açıklamalarda bulundum. Özeleştiri yapıyorum. Pişmanım. Hem kendi arkadaş grubumuzun içinde hem de medya eliyle farklı yönlendirildik.” dedi. Dezenformasyonun 28 Şubat döneminde çok daha etkili kullanıldığını kaydeden Hatipoğlu, şöyle konuştu: “Hatta Danıştay saldırısının ardından da kartel medya yine devreye sokularak olayları farklı mecralara çekmeye çalıştı. Uğur Mumcu ve Danıştay saldırısı İslami çevrelere yıkılmak istendi. Mumcu’da başarılı oldular ama Danıştay saldırısı tutmadı. Bu iki olay da tamamen Özel Harp Dairesi tarafından planlanmış bir senaryoydu.”(Zaman Gazetesi)

Eğer, bu gerçeğin farkına o zamanlar varılsaydı, Mumcu'dan sonraki pek çok cinayet veya sosyal olaylar olmayacaktı.Ama bu itiraf bile, bugün hala bu gerçeklere kör bakanlara kapak olacak cinsten.

Sadece AK Parti karşı olduğu için, bu derin yapılanmalara sahip çıkarak, onların eteklerine sarılanlar, eğer o yapıların adamları değillerse, Stockholm sendromuna düşmüş zavallılar değil de nedir!

Cumhurbaşkanı DDK'yı Sivas Yangını için devreye sokmaya karar veriyor; ama bir bakıyorsunuz birileri bundan müthiş rahatsız oluyor. Gerçeklerin ortaya çıkmaması ve "yangın"dan kazandıklarının ellerinden gitmemesi için, o vahim olayın  incelenmesi istenmiyor belli ki...

Dünyanın ve kendilerinin faniliğine inanmayan mevki harisi karanlık adamların, üç kuruşluk ikballeri uğruna bunca insanın ölümüne yol vermelerinin hesabı sorulmalıdır artık.

Ölen ölmüştür; hiç değilse kalan sağların sağ kalması için bu yapılmalıdır. İster sağcı, ister solcu; ister dindar, ister ateist...Bu ülkede yaşayan ve bu ülkede eceliyle ölmeyi düşünen herkes, bu karanlık güçlerin karşısında olmalıdır. Hiç değilse arkasında durmamalıdır.

Gerçeği aydınlatacak mumları üfleyerek "aydın" olmaz; ancak "Mumcu"ların ölümünü karanıklarda bırakır ve yeni ölümlere yol açarsınız.

Hala mı akıllanmayacaksınız!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..