Umut, Eski Dostlar ve 10 Kasım

Bir günü bir güne bağlayıp yaşayıp gidiyoruz. Her gün hayatımıza giren onlarca sorunu ardımızda bırakıp yenilerini gündemimize alıyoruz. Üzerimize çamur sıçratan araba o an yaşamımızdaki en şiddetli şey iken birkaç dakika sonrasında güzel bir haber ile yüzümüz gülebiliyor. Herşey geçip gidiyor, acımasızca.

Bir günden sonraki güne daha iyiye doğru bir umut olmasa içimizde hangimiz keyif alabilirdik hayattan? Bu umut ne kadar zayıf görünse de zaman zaman bazı olaylardan dolayı, yine de vuslatı bekleriz. Umut ile günleri birbirine ekleriz.

Her duygu hali gelip geçici, iş hayatında da öyle... Bugün varız, yarın kim ya da kimler aramızda kimler farklı yerlerde olacak bilmiyoruz. Herkes kendi çizgisinde ilerliyor. İçinde iken çok karmaşık ve çekilmez olduğu zamanlarda bile... ne kadar kızmış olursanız olun, biraz uzak kaldığınızda o anları da bir gün özleyebileceğinizi hiç düşündünüz mü?

Bu hafta Atatürk’ü anıyoruz. Her anını bir ülkeyi hayatta tutabilmeye adamış, tüm varlığı ile vatanını sevmiş, onlar için sürekli öğrenmiş, uygulamış. Bu günü bizlere armağan etmiş. Bugün kaç siyasi böyle bir tutku ile bu vatan için çabalıyor? Şimdilerde onu özlemekten, yaptıklarının bugüne yansımalarını yad etmekten başka ne yapabiliyoruz?

Anne Rice, ünlü bir yazar ve diyor ki: Eğer herhangi bir eylem sevme ve öğrenme ile öğütülmemişse tamamen değersizdir. Hayatımızda bize bir şeyler öğreten ve sevdiğimiz ne varsa onlara değer verir, onlarla örülürüz. En başından başlayarak her şey bu bağ ile bir arada kalır. Bir gün bu bağ öyle kuşatır ki sizi, tüm dünyanız oluverir. İşte orada huzur var ise eğer, doğru topraklama yapmış, acıları öğütmüşsünüz demektir. Eski dostlar hayatın tutkalı gibidir, bağınız olurlar, geçmiş ve gelecekle...

Belli zamanlarda bu akışın içinde birden bire hissedilen bir özet anı gelir, o güne dek olan bitenin aynası akseder resmin diğer yarısına. Ya devam edeceksinizdir, ya da bu gidişe bir dur diyeceksinizdir. Hangisi makul görünür ise... Ama en acısı herhalde, sevgi ve öğrenme yerine koyduğumuz diğer unsurların hakimiyetidir. Ya sevdiğiniz, umursadığınız şeyler bir yanda, gündeminiz bambaşka bir yanda akıyor ise... aynı zamanda da o noktada eliniz kolunuz bağlı ise... tüm yaşama hakkınız elinizden alınmış olmuyor mu?

Herkese, bu 10 Kasım’da Atatürk ile dostluklarını pekiştirecekleri, esenlik dolu bir gün dilerim.