Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Umut küflenmez..

Umut küflenmez..
 

Bütün iyi kitapların sonunda,
bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda,
meltemi senden esen soluğu sende olan,
yeni bir baslangıç vardır..
 
Parmagını sürsen elmaya rengini anlarsın,
gözünle görsen elmayı sesini duyarsın..
onu isitsen yuvarlagi sende kalır,
her başlangıcta yeni bir anlam vardır..
 
Nedensiz bir çocuk aglamasi bile,
çok sonraki bir gülüşün baslangıcıdır..

 
{ Edip Cansever - Bütün İyi Kitapların Sonunda }

Sanırım kalem ile kağıt bana küstü, ya da en azından yüreklerini kırdım her ikisinin de.. Uzun zamandır yaz (a) mıyorum. Zira; sancılarını, sanrılarını, hüzünlerini vehatta umutlarını dökemiyorum us 'umun.. Sahipsizliğimin kana bulaşan kederi bile bozamıyor sessizliğimi bir süredir..
 
Oysa hayat bir caz parçası gibi incecik ve usulca geçiyor. Bazen kara ve hüzünlü, bazen de kelebekler gibi.. Köpüren nehirler gibi coşkulu zamanlarda oluyor ne oluyorsa; nehrin önüne kattığı binlerce dal parçasını bırakması gibi bir kıyıya, biz şehir insanları da yıllar sonrasına bırakıyoruz en zengin alüvyonlarımızı..
 
Yeni sözler ve sesler ekliyoruz sürekli hayatımızın caz parçasına. Birisi durmaksızın şarkı söylese, biz hep dinlesek, ne güzel olurdu. Seneler böyle yuvarlansa, hiç dönüp bakmasak geriye. Zamanı bir ip gibi incelterek upuzun çubuklara sarsak. Renk renk sarsak, kıvrım kıvrım sarsak, çocukluğumuzun yakasına iliştirilen kırmızı bir kurdele gibi. Sonra bozup tekrar sarsak.. Ah!.. 
 
Her birimiz sürekli tesadüfler yaratıyoruz farkında olmadan, başkaları da yaşıyor bu tesadüfleri.. Ve tesadüf, tesadüf olmaktan çıkıyor da, kimse bunu bilmiyor sanki.. Belki de şöyle demek lazım, yaşanmışlıklar mı bizi var eden, yoksa yaşıyor olduklarımız mı? Kimsenin dokunamayacağı, değiştiremeyeceği, olmuş ama varolmayan şey..
 
Buruk mayhoş, kekremsi, daha çok da bir zehir tadındaki anıları arıyoruz yaşanmışlıklarımızda; biz vahşi şehir insanları, insan olmanın ağırlığından yoksun şehir insanları arıyor muyuz bunları? Hem istiyoruz, hem de memnun olmuyoruz kalanlardan.. İronik!..
 
Kimilerinin hayatı tam da bir caz parçasına benziyor, usulcacık, yumuşacık bir progresive caz şarkısına. Bu şarkının içinde kahverengi bir yaz, sapsarı bir sonbahar, bembeyaz bir kış, süt mavisi bir ilk bahar var..
 
Peki ya biz şehir insanları, hayatlarımızda bu caz parçasının tüm tonlarını bulabiliyor muyuz? Kaçımız fark etti sonbaharın gelişini, kışın uzaktan el salladığını? İçimizdeki şarkıları dinlemeye vaktimiz olmuyor belki, mevsimler geçmeye devam ediyor da, biz alüvyonlarımızı saklıyoruz sürekli, yılda dört defa dökmeden kıyıya.. Farkında mısın; küf tutmayan umudu erteliyoruz!..
 
" Tepende bir gökyüzünün olduğunu hatırlamaktır umut.."

Karanın tezatı vardır nede olsa ve cok sistemlidir gündüzle gece. Ve güneş doğmaktadır bazen istemesende. Ve her müzige uygun bir insan sesi vardır. Ve kan damarlarla dolaşımına devam eder.  Ve acıkırsın birgun ölüm oruçlarında. Bilemezsin olacakları ölüm sonrasında bile. Umut değişimi kabul etmektir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir..
 
" Ve sonra, birşey oldu. Kendimi bıraktım. Bu çok iyiydi. Unutulmuşlukta kaybolmak.. Karanlık, sessiz ve tamamen.. Özgürlüğü bulmuştum. Bütün umudunu kaybetmek sonsuz bir özgürlüktü.. " monoloğu düşüyor us 'uma Fight Club 'dan.. Hemen ardından Yılmaz Güney 'in finalinde "son" yazmayan Umut filmi sokuluyor usulca fikrime, gamzemi doldururcasına gülümsüyorum..
 
Bilindik bir anlatı vardır bilirsin; Derviş, bir kucak elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş bozkır sıcağında.. Yorgunluktan al almış kızın yanakları. " Nereye gidersin? ne doldurdun kucağına?" diye sormuş.. Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız. " Sevdigim çalısıyor orada. ona elma götürüyorum.."  " Kaç tane.. " diye soruvermiş derviş baba. Kız şaşkın; " İnsan sevdigine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?" O an, bükmüş boynunu sessizce ve usulca kırmış elindeki tespihi derviş!..

 " Yapma çiçekler gibidir umutlarım, ölümsüz görünür; yaşamaz aslında.. "

Gerçek olmayı deniyecek cesaret için nice zaman biriktirdik acaba? Anla ve anlat, paylaşalım hiç yoksa sessizliği, kandırmayalım kimseyi, deneyelim!.. Bunları neden yazdığımı bilmiyorum, inan, rahatım belki, endişeliyim belki, özledim belki, belki de merak ediyorum, veya dinleniyorum..
 
Yenildim ben, bunu önemsiz kılmak için umutlanıyor, bundan sonraki zamanı düşünüyorum..
Yalnızlık denizi boyumu aştı, balıklara didiklettiriyorum kendimi, gülümseyebiliyorum ama hâlâ, o da gönlümü almaya yetiyor her zamanki gibi.. Niteliğini veya niceliğini umursamıyorum uzak bir tarlada kan-ter içinde beklerken, senden gelecek olanın..
 
Lakin; döndüğünde bulamıyacak olmak beni,
korkutmuyorsa artık seni..
 
Bu son satır fazladan yazılmış demektir!..
 
 
*Son satır : " Ve umutlar sonsuzdur. Çünkü en büyük yas 'lar en büyük ölumlerden sonra tutulur.. "
 
 
 
21.Mart.2012
Kerem Porazan

 
Toplam blog
: 59
: 14527
Kayıt tarihi
: 17.12.09
 
 

İmgelemelik 'ten düştüğü 6.Mayıs.Bindokuzyüz... ~ fi tarihinden bu yana; Sonsuzluk 'da insan.. Yüre..