- Kategori
- Siyaset
- Okunma Sayısı
- 276
Unutturulmak istenen Altıncı İlke: Devrimcilik !

Halkın bilinç düzeyinin yükseltilmesi için, katılımcı demokrasi…
Toplumların hızlı ilerlemesi için, devrimci yol…
Bu iki önemli öğe birleştiği zaman ise, sürekli devrim ilkesinin temelindeki esasa varıyoruz. Devrimci atılım, kadrolaşıp, zaman içinde miskinleşince, halkın duruma müdahale ederek, eline aldığı demokratik katılım kepçesi ile öncü kadrolar içinde temizlik yaparak, onları arındırmak, yenilemek ve budayıp, güçlendirmesidir temel mesele…
Mustafa Kemal Atatürk niçin Cumhuriyeti gençlere emanet etti?
Mustafa Kemal “Gençliğe Hitabesi”nde işte bu esası anlatmaktadır.
Bursa Nutku”nda bu anlatmaktadır.
Atatürk, çok ilerileri görüp, bilebilen “kurmay” bir önderdi.
Strateji, taktik, program ve eylem planı, kurmaylık bilgi birikimi ve zekâsı ile yapılır.
Lütfen altını çizelim: Büyük önder, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesine emanet etmemiştir…
Aman dikkat…
Bu konu çok önemlidir.
Mustafa Kemal Paşa’nın milli kültürümüze armağan ettiği en önemli ilkelerden birisi de, “milli hakimiyettir”. Yani, ulusal egemenlik.
Yani, “Egemenlik kayıt şartsız milletin” olacaktır!
Millet de, sahip olduğu egemenlik hak ve yetkisini Meclis’e gönderdiği temsilcileri eli ile kullanacaktır.
Ama!.. İşte bu noktadır sözünü etmek istediğimiz konu:
- Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin TBMM’ye değil, gençliğe emanet etmiştir.
Bu emanetin anlamı büyüktür; derindir!
Bu derin anlamın altında yatan gerçek, Atatürk’ün gerçek bir devrimci olmasıdır!
Meclis iradesinin zaman içinde, çeşitli nedenlerle rayından çıkartılabileceğini biliyordu Mustafa Kemal Paşa. Bu riski yaşamı boyunca, hatta Ankara’daki Milli Meclis içinde dahi defalarca görmüş, yaşamıştı.
Millet iradesi bir şekilde [ve demokrasinin getirdiği imkânlarla] saptırılabilirdi…
Atatürk’e göre, günün koşullarında bu sapmayı önleyecek olan yegâne güç Türk gençliği idi.
Çünkü gençler, yaşları itibariyle, henüz çıkar çatışmalarının içinde yer almıyordu…
Çıkar odaklarının yemi haline gelemeyecek bir süreçte yaşıyordu.
Gençlik idealleri çıkar hesapları ile kirlenmiş ve kirletilmiş değildi.
Daha kısacası genç insan, midesi ile değil, idealleri ve gönlü ile düşünebilirdi…
Türkiye Cumhuriyeti ise, yirminci yüzyılın içinde parlayan milli devlet, emperyalizme karşı bağımsız bir duruşun idealleri ile yüklüydü.
Lütfen unutturulmak istenen 6 Ok’un o sipsivri okunu hatırlayınız:
- Devrimcilik!
Devrimcilik, yenilenme demektir.
Çıkar odaklarının dünyayı parsellemelerine karşı saf tutmak demektir.
Bağımsızlık, ulusal egemenlik, hukuk devleti, gerçek demokrasi, hakça bölüşüm ve milli nitelikli üniter devlet ilkelerinde oluşabilecek her hangi bir sapmayı durduracak, geriletecek ve yerle bir edecek bir zindelik demektir…
Devrimcilik, ulusal egemenlik ilkesinden sapacak her saldırıya karşı cephe oluşturmak demektir.
İşte budur Atatürk devrimciliği…
İşte bunun için unutturulmak istenmektedir.
İşte onun için Mustafa Kemal heykelleri hedef tahtasındadır.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Çok doğru, tümüyle gerçekleri içeren ve böyle olduğu içindir ki zaten çok değerli bir yazı. Lâkin bir bakıyoruz, yayına girdiği günden bu yana 4 koca gün geçmiş üstünden anca 100 kişi okumuş, yorum deseniz hele hiç yok:((( İşte gençliğin hali demeye dilim varmıyor ama işte toplumun hali diyebilirim rahatlıkla, işte milletin hali! ve demeliyimdir de zaten, bir Atatürk, bir Mustafa Kemal genci olarak. Hernekadar biyoljik yaşım itibariyle olmasa bile, fikri, zihni, zikri, ruhu itibariyle ülkemin, bu cumhuriyetin emanet edilmiş olduğu genç ve asla da yaşlanmayacak olan bir benlik olarak. Teşekkürler böyle bir yazı için.. Saygılarımla...
Filiz Alev 27.05.2013 6:38sana yapilan yorumlari neden yayinlamiyorsun ??? bundan onceki yorumumda unutmusum, devrim silahsiz yapilmadigina gore ve sen gençleri gaza getirmeye çalistigina gore, senin boyle bir yazi yazmaktaki amacin nedir onu açiklasana ...
Demokrasi Penceresinden 24.05.2013 14:49Merhaba...Toplum,kısaca insanlar arasındaki ilşkiler ağı olarak tanımlanır.Toplumda yaşanan bu ilişkiler,alt yapının diyalektik bir sentezi olarak görülür.Bu sentez,bir bütün olarak toplumun yapısını oluşturur.Böylece,toplumda yaşanan bu ilişkilerin değişmesi, toplumsal yapının da değişmesini sağlar..Bu bağlamda, toplumsal değişme, bir toplum yapısından başka bir toplumsal yapıya,bir yapılar sisteminden başka bir yapılar sistemine geçiştir...Şimdi, Cumhuriyet döneminin ilk yılları ile aradan geçen 90 yıllık bir süreye bakın; yukarıda belirttiğim gelişme olmuş mu olmamış mı? Yanıtın "evet" ise, Atatürk'ün "devrimcilik" ilkesinin gereği yapılmıştır..Bu gelime hala da devam etmektedir..Bu ilkenin adı sık sık tekrarlanmıyor ama, bana göre Cumhuriyet'ten bu yana gereği yapılıyor...Selamlar.
cdenizkent 23.05.2013 13:43"unutturulmak istenen 6. ok devrimcilik" yerine esas "unutulan 7. ok demokratiklik" ten bahsedelim ...
Demokrasi Penceresinden 23.05.2013 12:43