Unutturulmak istenilen unutamadıklarımız...

Ülkenin gündeminde, devlet hayatında bir sorun varsa...

Ve sen iktidar olarak, o soruna eğilmezsen...

O sorunu çözmezsen, sorunları görmezden gelmeye devam edersen…

Çözümsüzlüğün bir çözüm olduğu gerçeğine sığınmaya çalışırsan…

Bu ülke için bu güne kadar yapılanları, ülkenin temel sorunlarını yok sayarsan…

O sorunlar yok olur mu?

Tıpkı 1938 yılından bu yana yapılan ve özellikle 1950 den sonra artarak devam eden, unutturma, unutma çabaları gibi…

Gelin bu unutturulmaya çalışılan sorunlara hep birlikte bakalım.

Unutturulmaya çalışılan en başta Atatürkçülük!

Atatürkçülük ne demektir?

Atatürkçülük Uğur Mumcu’nun anlatımı ile:

Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir.

Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir kurtuluş savaşını başlatan ve sürdüren bir eylem bütünüdür.

Tam bağımsızlık, kayıtsız koşulsuz ulusal egemenlik demektir.

Bağımsızlıktan neyi anlıyoruz? O kıstas de çok önemli!

Bence tam bağımsızlık demek, elbette, siyaset, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tabiri ile Kurtuluş Savaşının, kökeninde ‘antiemperyalist’ ve ‘antikapitalist’ düşünceler mevcuttur.

Bu savaşın kazanılmasında, ülke bütünlüğünün korunmasında bu düşünceler egemen olmuştur.

İşte, unutturulmak istenen Atatürk ve Atatürkçülük budur!

Atatürk’ün de dediği gibi: ‘Bütün dünya bilsin ki benim için tek yanlılık vardır. O da Cumhuriyet yanlılığı, düşünsel ve sosyal devrim yanlılığı...’

Atatürk’ün bütün dünyaya duyurduğu bu ilerici ve devrimci düşünceleri, ne yazık ki, ülkeyi Atatürk’ten sonra yöneten, yönettiğini sanan politikacılar eliyle bir, bir hançerlendi ve Atatürk, gerçek nitelikleri ile değil, beylik anma törenlerinin donmuş kalıpları olarak tanıtılmak ve benzetilmek istendi...

Bizlerin görevi Atatürk’ü gelecek nesillere bu kişiliğiyle da tanıtmaktır...

Onu unutturmaya çalışanlarla mücadele etmektir.

Bu gün tıpkı Atatürkçülük de olduğu gibi ülkenin birçok sorunu da üzeri kapatılarak unutturulmaya çalışılıyor.

Bu ülkenin 80 yılda ne zorluklarla kazanılan değerleri, yandaşlara ve işbirlikçilere yok pasına satılıyor!

Görmezden gelinen ve unutturulmaya çalışılan sorunlara şöyle bir göz atacak olursak; Ülke bütünlüğüne zarar verecek şekilde Süleyman Demirel ve Erdal İnönü’nün başlatmasıyla, Kürt Realitesini tanıma olayı ile yarattığımız Kürt sorunu hala üzeri kapalı bir vaziyette bir kenarda bekliyor.

Bu sorun için bu zamana kadar resmi olmasa da 500 milyar $ civarında bir maddi kaynak harcandığı dile getiriliyor.

Birde 1950 yıllardan bu yana iktidara sahip olan Sağ iktidarların en büyük sorunlarından birisi olan Laiklik meselesi var!

Bu laiklik meselesi özellikle AKP iktidarı döneminde doruğa çıktı ve her hangi bir çözüm üretilmeden, ısıtılıp, ısıtılıp halkın önüne sunuldu.

Şöyle bakıyorum da; son zamanlarda izlenen gerginlik politikası ile toplum ve özellikle siyasetin nasıl gerildiğini görerek, bu da yeni bir beslenme türümü diye kendi, kendime sormadan edemiyorum!

Ülkeyi yönetmek veya yönettiğini sanmak, siyaset ve toplumu germeyi mi gerektiriyor?

Daha bir sürü sorunu yazmak mümkün.

Ancak, o sorunlara ileride daha geniş şekilde değinmeyi düşünüyorum.