Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '08

 
Kategori
Gönüllülük
 

Üstü kalsın Tanrım

Üstü kalsın Tanrım
 


Ürettiğimiz en güzel fantezilerden birisidir. Hidayete erip de, öbür dünyada Tanrının huzuruna vardığımızda, onun sevecen bir ifade ile bizi sevgili kulları listesine aldığını söyleyerek, hayatta bir şans daha vereceğini ifade etmesini hayal eder durur birçoğumuz.

İşin hayal düzeyi yüksek boyutunu bir yana bırakacak olursak, dünyaya yeniden dönme isteğinin fazlası ile bönce bir iyimserlik olduğunu düşünmüşümdür her zaman.

Olasılık biliminden oldukça uzak, kendi yaşamlarını mutlak sayan kalıpçı zihinlerin ürettiği bir hayal olabilir bu ancak. Hayatında eksik attığı bir adımı telafi etmek, kaçırdığı bir fırsatı yeniden ele geçirmek, dönmeyen şansını bu kez yakalamak, bitmeyen işini bitirmek, yanlış bir tercihini düzeltmek için talep edilen bu geri dönüş ve yeni bir hayat arzusu son derece hesapsız ve kitapsız duygusallığın eseridir.

Oysa olasılıkları yeniden bir gözden geçirdiğinizde, geri dönüp ilk gözünüzü açtığınızda, Tanrının size hiç de sürpriz olmayacak yeni alternatifler sunduğunu fark edebilirsiniz.

Örneğin, Güney Afrika’nın başkenti Johennesburg’da, her üç hamile kadından birisinin HIV virüsü taşıdığı bir ortamda, doğuştan HIV virüslü bir çocuk olarak dünyaya gelebilirsiniz,

Ya da Nijerya, Pakistan ve Hindistan’da yeniden hortlayan çocuk felci virüsü bulaşan bir çocuk olarak gözünü dünyaya açmanızda muhtemeldir.

Doğduğunuzda, her an bir İsrail askerinin mermisine ve füzesine maruz kalma olasılığı yüksek olan, hayatta kalsa dahi, yaşam adına şiddetten başka bir şey görmeyecek Doğu Kudüs’lü ya da Gazze’li bir Filistinli ailenin çocuğu da olabilirsiniz,

Hindistan’da lağım çukuru, kanalizasyon, yağmur kanalı temizlemek ve yollardan ölü hayvanlar toplamak dışında bir iş yapma şansı olmayan, kast sınıfının en altında yer alan lağımcılar kastından bir ailenin yeni bir üyesi olarak da.

Ortalama doğum oranı 6 olan Suudi Arabistan’da, araba sürmek de dâhil hayata dair keyif barındıran hiçbir hakka sahip olmayan bir kadının kızı olarak da yeni hayatınızın ilk nefesinizi alabilirsiniz,

Dünyanın herhangi bir genelevinde olduğu gibi, Mumbai’de, yarı köle olarak, şiddet, hastalık, yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerinin noksanlığı nedeniyle 40’ını bulmadan ölen 50.000 hayat kadınından birisinin kazara hayata gelmiş bir kızı olarak da.

Fildışı kıyısında, çikolata yapımında kullanılmak üzere ihraç edilen kakao çekirdeklerini toplayan 10.000’lerce köle çocuktan birisi olmak içinde olabilir bu geri dönüşünüz,

Kuzey Hindistan’da, ailesi tarafından nakit para karşılığında atölyelere satılan çocuklardan birisi olmak için de.

Afrika’nın göbeğinde, iliklerine kadar sömürüldükten sonra, arda kalan hammadde posalarının ve verimsiz toprak kırıntılarını paylaşımı için birbirlerine soykırım uygulayan kabilelerden birisinde, kabile yöneticilerinin yeni bir savaşçıya sahip olduklarını ifade eden parıldayan gözleri eşliğinde de doğabilirsiniz,

Güney Amerika’da ideoloji ile bağı kalmayan, uyuşturucu ile fidye parası ile geçinen bir gerilla örgütünün, kendi yüksek ideallerine kilitlenmiş ve etrafında dönen gerçekle bağını kesmiş bir militanının göz ışıltıları eşliğinde de.

Hollanda da uyuşturucu bağımlısı bir kadın tarafından, hatırlamadığı bir gecenin kötü bir hatırası olarak da karşılanabilirsiniz dünyada,

Evinden kaçan ve kandırılan bir genç kızın uğradığı tecavüzün eseri olarak doğduktan sonra, bir camii avlusunda tüm bunlardan habersiz camii imamının meraklı bakışları ile de.

Tüm bunların son derece düşük olasılıklar olduğunu düşünüyorsanız, sizlere dünya nüfusunun yarısını, günde iki dolardan az kazanan insanların oluşturduğunu hatırlatmama müsaade ediniz lütfen.

Ben şu an kadar yaşadığım hayatın ortalamasından fazlası ile memnunum ve topu topu yüzde 10’u bile bulmayan şanslı insanlar arasında yer alabilirim diye, yeni bir hayat talep etmeye de hiç niyetim yok.

Bana, bugüne kadar yaşadığım ve bundan sonra ne kadar daha süreceğini bilemediğim hayatım yeter, üstü kalsın Tanrım,

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..