Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '10

 
Kategori
Şiir
 

Uzak gözlerin yüreğin, yalanmış meğer sözlerin

Uzak gözlerin yüreğin, yalanmış meğer sözlerin
 

Öner Samanlı; Zor sanat şiirin penceresinden akmak diyor. (Sanat Yolu)


Sevinin ruhuna girmiş

İhanet birde Melanet

Yüzyılın ihaneti,

Yüzyılın, kehaneti,

Kuşattı birden,

Kuşattığında,

Şafak vakti,

Sonsuz,

Prangalarsız,

Yaşamak isterken,

Yaşamak isteyen

Şaşkınlıklara gebe,

Kaldı kerameti…

Karşılaştıkları bir,

Ağustos sıcağı,

Cumadan sela vakti,

Yankılanırken,

Sultan Ahmet önünde,

Müezzinin feryadı,

Figanı,

Apansızın yağdı,

Allah’ın rahmeti,

Çıktığı bu yolların,

Yoksa,

Kendinden midir,

Melaneti…

Kerametinde

Ne bilirdi,

İhaneti,

Tutturdu uzak,

Uzak hülyasında,

Yıldız gibi kayıp,

Düştü denize,

Kehaneti…

Çıkıp gelivermişti,

Aylak aylak,

Gökyüzünde mavi,

Akan sular gibi,

Biraz salak,

Uyanık sergüzeşt,

Kadehte şarap,

Renkçe pembe,

Biraz da berrak…

Hocam,

Fettan mı,

Tümül Havvalar,

Essah mı,

Orta şeytan,
Yaldızlı yüreklerin,

Yangın yeri mi,

Yürekler,

Yüreklerde,

Med cezirler…

Her zaman,

Apansızlık üzerine,

Açılırken yelkenler,

Bu rast gelişin,

Neydi ki nedeni,

Önce kehanet,

Ardından bir sarmaşığın,

Dallarında zerdali,

Parmağında dolama,

Yeşilbaş ördeği,

Acılı ve sancılı,

Uzak yolda hancılı,

Kehanetin kesişti,

Dut sağanağında yolu,

Sırtlamış küfesinde,

Kehribar dolu,

Ağır baş olmuş,

Aynalardan saygılı,

Parmaklamış kaderi,

Bir tabur ihanet…

Yüreği yaşamın,

Zambakların beyazı,

Kancık bir atın,

Sanki tepmesi,

Yılkı yalazı,

Kan revan fırtınaların,

Sevdaya doğru yolu,

Görünmeyen akşamın,

Koynunda yıldız dolu

Uzakların bakışları,

Oralarında mı..?

Sazsız faslı şahanede,

Nihavent şarkı dolu,

Ağaçlar ve dalgalarda,
Sevindirik bir günün,

Yaşam özlemiyken,

Koşumsuz bir atım,

Posta arabasının,

Toz bulutlarında gelen,

Sensin sarı tatarı..

Keçi yolları,

Segirtmeç kuşları,

Sanki isli yansıma,

Güneşlenen nisan ayı,

Gelmiş geçmişin öncesinde,

Sufi olmuş kehanet,

Evrende haykırışlara,

Başlığı kırmızı

Kız masalı,

Rüya olmuş da,

Öncelere sonralar,

(Sıkmış, sıkılmış)

Pabuçları dar,

Acıtıyor ihanet…

Büyüyor çığlıklar,

Histerik derinlerde

Ateşe atmak istiyor,

Kör hayat, belkilerde,

Üstelik bir çırpıda,

Soymuş soğan misali,

Duraklarda sevgileri,

Ölümcüle varışı izlerken,

Ayazlara direnerek,

Pembelerini,

Kurutmuş çay misali,

Kuzu kulağında,

Kelebeğim iyilik timsali,

Bilse de bilmese de,

Sevgiye ihaneti

Vardır bir yerde elbet,

Yapılmış olan inayeti…

Bir edanın peşi sıra,

Uzak sultanlıktır serveti,

Kimilerinde keseyle vedadır,

Kimilerinin deliktir sepeti,

Ufkunda sestir yankılanan,

Uhrevi olup da kehaneti,

Olsun olmasın ihaneti,

Köşelerin her birinde,

Zifiri karanlığa uzanan,

Elinde beyaz asasıyla,

Sanki uzaklardan yakına,

Gelmişlik töreninde,

Kucaklamış,

Apansız bir bileği,

Batırmasa da hoş,

Batırsa da boş, ,

Kanlı kama ucu,

Ortak olmuş sevdaya,

Yalnız değil ki yüreği,

Yollar boyunca yaya,

Kör bir cehaletin,

Sarmaş dolaş eniği…

Bir acımasızlığı,

Bir acınmasızlığı,

Bir de,

Doğrulardan arınıp,

Üryan bir sabahta, ,

Haydi verin deseler,

Donmaya buz tutmuş,

Ağıtsız gözleri,

Hıncına yatılı gelmiş,

Renksiz rüyaları,

Sanki erkeği,

Sanki kadını,

Hınç dolu yüreğinde,

Sezmişte olmuş gebe,

Beklemekte felaketi,

Kısır bir gebe…

Islatıpta takıyor,

Parmağında yüzüğü,

İster sanın şanlı,

İsterseniz nişanlı

Yüzünde hissizlik,

Sessizliği yırtarak,

Uzak meralarda,

Şarkılar çalıyor,

Aba altında çoban,

İstek yaparak, …

Aşk denilen meşkin,

Susamışlığında mezesi,

Sofra şarabı tadında,

Az tadı tuzlu,

Az bulanık isli,

Az da kekremsi…

Sanki giymişte,

Çorabının tersini,

Peri olmuş görene,

Gizemli caka satıyor…

Sanki küçük bir,

Kulübenin ayaz kapısı,

Baksanız donsuzdur,

Üstelik de yüreği,

Gamsız, yalın çıplak,

Bükülür sandı ereği,

Getirdiği sandıkta,

Bir namusun çeyizi,

Üstelik sabun kokulu,

Hasretinde adamış,

Kırkbir deveyi,

Sahrada kum sultana

Özlemsiz bir seviden,

Belki de çaldı,

Habersizce,

Merhameti…

Son çığlığında,

Kör bulut kartalına,

Söylemeksizin,

Sevdaların otağını,

Yapıklarında,

Altın serzenişi,

Yaşamaksızın eşi,

Bir kör dövüşüne,

Haydi yap diyor,

Altın vuruşunu…

Davullar çalınmasın,

Yaslar tutulmasın,

Bakışlar boş,

Tatsızlığında bir hoş,

Hayatında saklanır,

Avuçlarında ihanet,

Ağdalı bir melanet…

Hissetmeli belki de,

Gelincik tarlasından,

Kalkan toz bulutunu,

Korkuların tutsağı,

Yılkılanmış yüreğini,

Sevdalara taparca,

Ötelemiş yoğun burca,

Biraz kaba,

Biraz saba,

Az birazda uygarca,

Uykularını vurmuş kilide,

Kırkkatıra vermiş,

Birde kırk satıra,

Yangelip yatar,

Düşüncelerde bulanmış,

Sanki doludur,

Kırkambarı,

Toktur karnı kursağı,

Gevişlemekten almış,

Öyle bir rehavet…

Sadece hissetmeli,

Batınca parmağa diken,

Neden makbuldür,

Bilinmez,

İnsanın bileğini büken,

Üstelikde derler ya,

Deveye hem keven,

Hem de diken,

Ne zor zenaat şu,

Doğrudan ötelenmek,

Yanlışlarla güreşip,

Minderden düşmek…

İçmeden sarhoş olmuş,

İçince ayık gezer,

Ne bilsin içmeyi,

Şarap testisinden,

Yok ki bir tas suyu..,

Karanlıklardan kaçsa da,

Aydınlıklara tutkulu,

Öylesi bir Ademin kulu,

Çilek tarlasında muştular,

Bakir bir bardaktan,

İçmeli kan şerbet suyu, ,

Yahut abu olmalı,

Koyu demli çayı,

Yangısı nedameli,

Yirmibir gül olmuş,

Bir kristal vazoya,

Açarken kırmızıları,

Yüreğinin ıslak kanı,

Son istasyondan kalktı,

Dokuzonbeşte kehanet,

Son hızla üstüne,

Geliyor varsıl felaket,

Dostluğunda tutsak

Olmuşsa ihanet,

Bir haziran ortasının,

Ortasına kurmuş,

Temmuz tahtını

Sanki delikanlı,

Yalı çapkını,

Kent yorgunu,

Yağmur çıkmış tura,

Yağarken üzerine,

Sahilde Eftelya’nın

Eftelya bir muazzam,

Reddedilmez icabet,

Sonunda olsa da,

Kırk satırla nedamet…

Öner SAMANLI

23 Nisan 2010

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..