Van'da Çadır olmaz ...

Ben depremin ertesi günü ‘’Enkaz altında kalmak ve çadırkentte yaşamak’’ başlığıyla yazdım Milliyet Blog’da. Van’da çadır olmaz. Depremden kurtulan çadırda ya hasatalanarak, ya donarak ölür. Önümüz kış, o bölgede kara kış. Yollar kapanır orada. Bu insanları alıp götürün oradan yazdım. Devlet harıl harıl çadır yetiştirmeye çalışıyor. Bugün Fatih Çekirge’de yazmış Hürriyet’te. Nihayet biri görmüş gerçeği.  Sıcak bölgelerde askeri kamplar şimdi boş, bomboş, oteller öyle. Olmadı kampinglere kurulsun çadırlar oralarda. Kış sonuna kadar. Yeter. Ama… bir de şöyle bir durum var :

Bu büyük depremde ne yazık ki 600 den fazla insanımızı kaybettik ama depremden kazasız belasız kurtulanlar hayatlarında göremedikleri yardımlar almaya başladı. Yüce Türk halkı, her deprem de ve felakette olduğu gibi duyarlılığını ve hassasiyetini en üst düzeyde gösterdi. Halk, şirketler, sivil toplum kuruluşları, sanatçılar, sporcular herkes Van için tek yürek. Van’a toplanan paralar yanında, günde 150 tır yardım geliyormuş ki, artık sorun, yardım değil, bunların indirilip, tasnif edilmesindeymiş.

Şimdi, günde 3 öğün sıcak yemek yiyen, ilacını alan, bebeğine mama, çocuk bezi, oyuncağını, giyim kuşamını bulan, erzağını alan deprem mağduru vatandaşlarımıza 2-3 aya kadar ev sözü veriliyor, Başbakan da bu şehrin yeniden inşa edileceğini yazıyor. Ayrıca 5000 kişiye de iş vaadi var.

Tek sorun kalıyor, bakalım  çadırda soğukta zor günler geçiren ve hayatında hayal edemediği yardımlara ve hatta imkanlara kavuşan halk, o çadırdan çıkar mı?.

Bunun örneğini 17 Ağustos 1999 depreminde Gölcük’te görmüştüm. İklim olarak Gölcük hiçbir zaman Van’a benzemese de, gece ne de olsa ayaz olurdu ama  çadırlardaki deprem mağduru insanlarımız, haklarımızı kaybederiz korkusuyla, çadırlarını hatta prefabrik evlerini uzun zaman terk etmemişlerdi.

Bu insanların  ne olursa olsun, hastalanmadan, tercihi kendilerine bırakmadan   o çadırlardan alınması, yardımların da gittikleri yerlere düzenli olarak ulaştırılması gerekir, aksi halde depremden de vahim bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz ki bunu da devlet eğer isterse rahatlıkla başarabilir.

 
a