Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '17

 
Kategori
Şiir
 

Veda Mektubu

İçimde kalanları kâğıda döktüm ve böyle bir şey çıktı...

Hakkım varsa helal olsun...

Ayrıldık...

Ne kadar da kolay söyleniyor değil mi?

Ayrıldık...

"Biz ne zaman bir bütün olabildik ki" dediğini duyar gibiyim...

Evet, haklısın... Biz ne bir bütün olabildik ne de taşıyabildik birbirimizi...

Bir tarafın isteği veya inancı eksikti hep..

Farklılıklarımız tüketti bizi...

Zıt kutupların gücü yetmedi bizi birleştirmeye...

Ne yaparsam yapayım mutlu olmadın sen...

Ne yaparsan yap, huzurla uyuyamadım ben...

Hep bir şeyler eksikti...

Şiir sevmezdin sen ve ben inadına şiir yazardım sana...

Kelimelerin oynaklığından dolayı bulamadın belki de beni sen...

Sabırlıydım... Hep sabrettim...

İnanır mısın? Değişmeyi bile denedim...

Değişemedikçe yok olduk biz... Her hareketimi yanlış anladın, her cümlemde nefret ettin benden... Dedim ya, ya sen memnun değildin ya da ben...

Her gidişinin ardından bir kaç ömür tükettim...

Yine de ısrarla her ömrün içine seni yerleştirdim bir şekilde...

Yokluğunun beni de yok edeceğini düşünüp hep sustum...

Sustukça daha da yok oldum...

Kişiliksizleştim....

Bir şiir önce demiştim ya sana, bu sana son şiirim diye...

O basit bir şiirdi...

 Bu ise sana veda mektubum..

Çocuklarımız çok zeki olacak derdik hep...

Olmayacaklar...

Bahçeli evimizde geceleri yıldızları izleyecektik...

İzleyemeyeceğiz..

Kokumu çok severdin sen...

Bir daha koklayamayacağız birbirimizi...

Belki de senin bencilliğine kurban gitti çocuklarımız...

Beni bilirsin bir insanı unutmak için onu hatırlatacak her şeyden uzaklaşırım...

Bu da yetmiyor artık sanırım...

Gideceğim buralardan...

Bu saçma dizelerden dolayı Attila İlhan'ın kemikleri sızlıyor mudur acaba?

Neyse ne diyordum?

Evet gideceğim...

Senden sonsuza kadar uzaklaşmanın tek yolu bu galiba...

Yoksa beynimin bir yerinde sürekli gülüşün canlanıyor bir şekilde...

Kaçamıyorum senden...

Beynimdeki silse seni, kalbimdeki rahat durmuyor...

Beynimi söküp atamadıktan sonra gitsem ne fayda...

Dur konu bu değildi....

Hah evet, Bugün gözlerimi sana açtım…

Uzun zaman sonra ilk kez yanımdaymışsın gibi hissettim…

Neyi neden özledim bilmiyorum ama özledim belli ki…

Gözlerimin içine uzun uzun bakıp, yüzümün her ayrıntısını incelediğin anları özledim belki de…

Ya da boynumda uykunun en derinliklerine daldığın büyülü anları…

İnsan hep güzel anıları hatırlar özlediğinde…

Nereye gitti tüm kötü anılar?

Neden gelmiyorlar aklıma?

Neden şimdi?

Bilmiyorum… Ama özledim belli ki…

Dünyadaki herkes bilse de bu aşkın bittiğini, beynimi kontrol edemiyorum…

Belki ben de biliyorum ama özlüyorum işte…

Bittiğini sandığım anda kalbimin bir köşesinden taşıyorsun dünyama…

Yapma!

Fiziken gittiysen, ruhen de terk et beni…

Adımın geçtiği hiçbir şeyi duymak istemiyorsun ya hani…

Kendi adın da geçmesin artık hafızamda…

Bugün nereden çıktığını bilmediğim bir resmimiz gülümsedi bana...

Resmi anında bin parçaya ayırdım belki ama beynim de bin parçaya ayrıldı anında...

Sana dair anıların hepsi bir kaç saniye içinde işgal etti her hücremi...

Gülüşün geldi aklıma, gülemedim...

Seni seviyorum deyip sarıldığımız anları hatırladım, beni sevemedin...

Bugün izin verdim kendime...

Seni düşünmemek üzerine kurulu mesaimden kurtuldum bugün...

Doyasıya seni düşündüm... Her anı, yaşanan her şeyi saklandıkları yerden çıkarıp, konuştum onlarla...

"Bir daha bana gelmeyin" dedim haylazlara...

Ne olur gelmeyin...

Sonra, Sen de hissediyor musun bu hissettiklerimi diye sordum acizce kendime...

Kendimden tiksindim...

 

Ayrıldık...

Mücadele etmedin... Öylece bitti...

Ama böyle olmaz mı hep?

Hayatına başka biri girer ve onda çok daha mücadeleci olur çıkarsın...

O mücadelenin onda biri ise belki de bir öncekinin ölümünü engeller, bilirsin ama iş işten geçmiştir...

Dedim ya bu sana son mektubum, elveda...

 
Toplam blog
: 25
: 308
Kayıt tarihi
: 29.02.16
 
 

Romancı, Siyasal İletişim Uzmanı ..