Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '13

 
Kategori
İnançlar
 

Vefa / Ahd-e vefa

Vefa / Ahd-e vefa
 

Vefa duygusu karakteri sağlam, asil insanlarda bulunur.


“ VEFA nedir, bilir misin?”

VEFA arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamaktır…

VEFA dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere,

Hayallere ihanet katmamaktır.

VEFA sadece “ Has “ ların vasfıdır! Nisyan yani unutmak “ Ham “ ların…

Bedene tutsak olmuş hoyratların nasibi yoktur VEFA’ dan _____ Hz. MEVLANA ____

 

İnsan olarak, toplum olarak yitirdiğimiz o kadar çok değerlerimiz var ki; işte bunlardan en önemlilerinden biriside vefa duygusu... İnsanı erdemli yapan, yücelten bir duygu. Vefa sayesinde insan daha güvenilir, daha güvende olur, bu duyguyla liyakat kazanır.

İş hayatında, aşk hayatında, ikili her türlü ilişkilerde ya da toplumdaki aklımıza gelen her türlü faaliyetlerde kazanılan başarılarda mutlaka bir başkasının yardımı, desteği, bir şekilde payı vardır. İşte vefa duygusu bu gibi durumlarda kendini gösterir ya da göstermez. Artık hayatımız maalesef ki başkalarının desteğiyle belli mevkiye, makama ulaşmış kişilerin zamanla bunu çok çabuk unutmuş, yadsımış insanlarla doldu.

Vefa duygusu karakteri sağlam, asil insanlarda bulunur. Hatır, gönül sormak, en kötü zamanlarda bile saygısını, sevgisini yitirmemek, tevazu içinde bulunmak insana hiç bir şey kaybetttirmeyeceği gibi aksine yüceltir, güzellikler katar, kazandırır. Fakat bazı insanlar var ki; istediğini elde edesiye kadar vefa örneği gösterirken amacına ulaştıktan sonra vefadan bir tek iz bulamazsınız. Toplumun her kesiminde böylesi vefasızlıklara her an rast gelmek mümkündür ama sanırım en çok iş, siyaset hayatında ve dostluk ilişkilerinde daha çok karşımıza çıkıyor.

Ne yazık ki günü, durumu, kendini kurtarma kaygısına kurban edilmiş bir vefa duygusu kol geziyor ortalıklarda. Oysaki vefa duygusunun demek istediği şudur: Eşine, dostuna, sevdiğine, kardeşine, tanıdığına, tanımadığına bir şekilde yaptığın yardım, iyilik, bir karşılık beklendiğinden değil unutulmasın, sadece yüreklere kazınsın diye yapılır. Karşılıksız sevmenin adıdır vefa. Yaptığın iyiliği her zaman az bulup, sana yapılan iyilikleri çok görmek, minnet duymaktır vefa...

İyiliğini, yardımını gördüğümüz insanlara, hatta varlıklara karşı hissedilen sevginin, minnet duygusunun kalpte devamlılığının sağlanmasıdır vefa...

 

Hayat cenderesinde sıkışıp kalmışız. Pusulamızı şaşırmış, maddi kaygılarımızdan çoğumuz kişiliğimizi ve duruşumuzu bozmuşuz. Arkadaşını, dostunu hatta hatta aşkını satanlar bile var aramızda.

Bunları duymak, okumak elbette ki hiç birimizin işine gelmez, kabullenmek istemeyiz ama üzücü gerçeklerin ta kendisi tüm bunlar…

 

Eskiden “ahde vefa” denilen sözlü anlaşmalar vardı. Sanırım hukukta hala bu tür sözleşmelerin yeri var. İnsanlar söz verirler ve bu sözlerini tutmak için de gerekirse susuz çölleri geçerlerdi. Oysa günümüzde yazılı metinler bile beş para etmez hale gelmiş. Vefa; insanın diğeriyle ve değeriyle yaşaması ve sosyal bir hayat sürdürebilmesi için olmazsa olmaz duygularından en önemlisidir.

 

AHDE VEFA;

 

Devletlerin katıldıkları milletlerarası antlaşmalara uyma mecburiyetinde olduklarını ifade eden hukuk kuralı. bu antlaşmaya latincede “pacta sunt servanda” adı verilir. İç hukukta olduğu gibi devletler hukukunda devletleri bağlayıcı ortak bir müeyyide bulunmadığı için, devletler hukukunda, pozitif hukukun kaynağı olarak bu kaideyi kabul edenler vardır.

Bu kurala karşı bir diğer kural daha vardır ki, buna da latince’de “rebus sic stantibus” denir. Bu kural ise, antlaşma imzasındaki şartların sonradan değişmesi sonucu antlaşmanın da hükümsüz olması veya değiştirilmesi anlamındadır.

Ahd; iki tarafın sözleşmesi demektir. Bir taraf söz verirse vad olur. Buna göre ahde vefa, verdiği sözü yerine getirmek olur ki, bu, islam hukukunda dini bir emirdir. Kur’an-ı Kerimde İsra suresinin otuz dördüncü ayetinde mealen; “ahdi yerine getirin. ahdi bozanlar sorumludur.”

 buyurulmaktadır.

 

Herhangi bir konuda verilen sözün yerine getirilmesi güzel bir huydur. Sözünde durmak insanın şerefini artıran iyi huyların başında gelir. Verdiği sözünde durmamak da çok çirkin bir hareket olup, müslümanlara yakışmayan en kötü bir davranıştır. Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde; “gadr eden (ahdini bozan) kimse, kıyamet günü kötü şekilde cezasını görecektir.” ve “münafıklık alameti üçtür; yalan söylemek, vadini yerine getirmemek, emanete hıyanet etmek.” buyurarak ahde vefanın önemini bildirmiştir....https://eksisozluk.com/ahde-vefa--237061

Vefa duygusunun olmadığı yerlerde iyilikten, güzellikten, sağlam aile temellerinden, sevgiden, dürüstlükten, güvenden hiç bir şekilde söz edilemez.

Bu durumda da insanlardan hoş görü ve sevgi beklemek imkansız hale gelir.

MESNEVİ ne de güzel demiş:

 

 

“Verdiğin sözde vefa edersen, Allah’ta senin ahdini korur. Ahde vefa eden, ahde vefa bulur. Kime niçin söz verdiğini bilen ve sözünü yerine getiren, tenini iplik haline kor, o sözün etrafında dolanır ve ahdini örer durur. Ahde vefa etmek, (verdiği sözde durmak) akılla olur. Çünkü akıl, ahdini (sözünü) hatırlatır, akıl unutkanlık perdesini yırtar.

Sözünü yerine getirmemek ahmaklıktandır. Verdiği sözde durmak, temiz insanların işidir. Yalancı dolancı adam, dinde de vefakar olmadığından her an sözünü, yeminini bozar. Şükür ehlinin ve vefa sahiplerinin elde ettikleri hiçbir zaman kaybolmaz.

Çünkü talih onların daima peşinden gelir. İnsan bir ağaca benzer, sözü de ağacın köküne.

Kökün iyileşmesine, sağlamlaşmasına çalışmak gerek. Bozuk düzen ahid, çürümüş kök gibidir. Kökü çürümüş ağaç meyve vermez.

Şeytan gibi hasetçi değilsen dava kapısını bırak da vefa kapısına gel. Köpeğe bir kapıdan, bir lokma ekmek verilse o kapıya bağlanır, hizmetkar olur. Kapıya bekçi kesilir. Ona eziyet edilse, yiyeceği layıkıyla verilmese bile o kapıyı asla bırakmaz.

Sen de gönül ve gönül ehlinin kapısından bir hayli ab-ı hayat içtin, gözlerin açıldı unutma.”

 

Vefasızlık tamamen nankörlükle eş değerdir benim için. İtiraf etmeliyiz ki çoğumuz bu nankörlüğün içerisindeyiz. Sık sık çevremizden “sen de hayırsız çıktın, bir hal hatır sormakta mı yok” gibi lafları duyarız ya da kendimiz için “ne hayırsızım filancayı arayıp sormadım” gibi laflar ederiz.

İnsani değerlerimizin günden güne hiçe sayıldığı, adeta bir salgın gibi kötülüklerin çoğaldığı günümüzde vefa duygusunun ne denli önemli olduğu apaçık ortadayken, öncelikle kendimi de katarak bu dileklerin içine; diliyorum ki, diyorum ki; insanlığı öldürenlere, merhametten, minnetten, vefa duygusundan uzak olanlara, bu dünyayı fazlaca önemseyip üç beş pul için manevi değerleri satanlara, rotasını şaşırmışlara, dostluğunu, sevgisini bir kalemde silenlere doğru yolu bulmaları yönünde ithaf olunur.

 

Ahd-e vefa duygusu ve sevgiyle dolu nice hayatlara...

 

TUBA MİMOZA 12.07.13 Karşıyaka / İZMİR…

 
Toplam blog
: 20
: 1693
Kayıt tarihi
: 02.03.12
 
 

Sanat ve Edebiyat penceremden sizlere seslenmeye çalışacağım....   BİYOGRAFİ : 1966 yılın..