Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '20

 
Kategori
TV Programları
 

Ya İstiklal Ya Ölüm fırtınası!

‘Tarihten edindiğimiz en iyi şey, onun uyandırdığı coşkudur’ demiş tarihin ünlü isimlerinden Goethe. Doğru bir saptama. Ancak geçmişten gelen bu coşkunun varlık bulabilmesi için tarihe hak ettiği değeri vermek de şart tabii! Bunun için de öncelikle tarih bilincinin geliştirilmesi ve yaşanmışlıkların yeni nesillere layıkıyla aktarılması gerek.

İşte tam bu noktada toplumda algı yaratma niteliği hayli yüksek olan kurguların varlığı giriyor devreye. ‘Malkoçoğlu’, ‘Tarkan’ gibi Yeşilçam kahramanlık serileriyle sinemada tarih coşkusu uyandıran… ‘Vatan Kurtaran Aslan’, ‘Bir Millet Uyanıyor’ gibi yapımlarla tarihe daha ayakları yere basan türden yaklaşan kurgu dünyamız son yıllarda bu konuda atağa kalktı adeta. Sinema filmleri ve diziler peş peşe gelmeye başladı.

Kuşkusuz toplumun tarihi olaylara ve kişilere merakını tetikleyen bu kurgusal atılımda ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinin büyük payı oldu. Çünkü onun estirdiği Hürrem-Süleyman fırtınası sayesinde tarihten pay çıkartma bilinci uyandı. Böylece farklı tarihi diziler çıktı ve izleyici de geçmişi daha iyi öğrenme-değerlendirme sürecine daldı bir bakıma. Nasıl ki, reyting ve olanak açısından özel kanallardan daha avantajlı olan TRT 1 bu noktada hayli yoğun bir çaba koydu-koyuyor ortaya.

‘Diriliş Ertuğrul’ile Osmanlı’nın varlık bulma sürecinin ön evrelerinin aktarılmasının ardından ‘Kuruluş Osman’ ile tarihe bakmayı sürdüren TRT 1, şimdi de ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ fırtınası estirecek ekranlarda.

MİLLİ MÜCADELE’NİN 100’ÜNCÜ YILINA ÖZEL

Her temadan yapımla dizi yarışında varlık gösteren TRT 1, Milli Mücadele’nin 100’üncü yılını da unutmadı. TRT, bu tarihe özel farklı projeleri izleyiciyle buluşturma hazırlığında. ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ isimli mini dizi de bu noktada hayata geçirilecek projelerin ilki durumunda.

16 Mart 1920 ile 23 Nisan 1920 tarihleri arasında yaşanmış olan altı haftalık tarihsel gerçekliği, yine altı hafta boyunca ekranlara getirecek olan mini dizinin genel hikâyesini özetlersek… 16 Mart 1920’de İtilaf Devletlerinin İstanbul’u işgal edip Meclis-i Mebûsan’ı dağıtmasından sonra Mustafa Kemal Paşa liderliğinde vücut bulan Kuvâ-yi Milliye hareketine ve Ankara’da kurulacak tam bağımsız meclisin açılış sürecine odaklı.Bu süreçte İtilaf devletlerince işgale uğrayan İstanbul’un işgal günü ve sonrasında yaşananlar ele alınıp Türk halkının işgal karşısında nasıl tek vücut olduğu anlatılacak bizlere.

İlk bölümüyle, İstanbul’un işgalinin 100’üncü yılı olan 16 Mart 2020’de ekrana gelecek olan dizinin altıncı ve son bölümü de TBMM’nin açılışının 100’üncü yılı olan 23 Nisan haftasına denk düşecek. Böylece tarihi kesit ile günümüz özdeşleştirilecek bir yerde.

Peki… Yapımını Kirli Kedi& Atlantis Yapım’ın üstlendiği, Yasin Uslu’nun yönetmen koltuğunda oturduğu… Senaryosu, Funda Çetin tarafından kaleme alınan ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ün ilk bölümü ne anlatacak bize?

Başrollerini İlker Kızmaz, Birkan Sokullu, Dolunay Soysert, Osman Sonant, Mehmet Özgür,  Rıza Kocaoğlu, Hilmi Cem İntepe, Melis Sezen, Ushan Çakır ve Altan Erkekli’nin paylaştığı mini dizinin ilk bölümü, işgalin ürkütücülüğünü yansıtma üstüne yoğunlaşmış görünüyor. Zira vatan için çok kritik bir evreden açılışını yapıp 100 sene öncesini yani tarihlerin 16 Mart 1920’yi gösterdiği zamanı resmederek o dönemin atmosferini aktaracak bize.

Bomboş sokakların sessizliğini işgal kuvvetlerine ait askerlerin postal seslerinin bozduğu bir İstanbul… Kamyonlardan inen Hindu ve İngiliz askerlerinin girdiği karakolda çıkan çatışmalar sonucu acı kayıplar yaşanmakta. Bundan daha vahim bir tablo olabilir mi?

İstanbul Telgraf Merkezi’ne işgalin haberi ulaştığında moraller bozulmuş. Fakat böylesine zorlu bir günde dahi Kurtuluş’a ulaşmak için dimdik ayakta durmak gerekmekte. Ankara ile irtibat kurmayı başaran İstanbul Telgraf Merkezi de, kendi üzerine düşen vazifeyi yapıyor zaten. Ancak işgal kuvvetlerinin oraya da baskın yapması, durumu vahim bir hale getiriyor.

İstanbul’da tüm bunlar yaşanırken, Ankara teyakkuz halindedir. İşgal güçlerinin İstanbul’da yaptıkları, Ankara’da bulunan Mustafa Kemal ve yanındakileri tetikliyor. Artık bu andan itibaren daha zorlu mücadeleye girişebilmek için birçok tedbir almak gerekmektedir. Nitekim İstanbul’daki Mebussan Meclisi’nin işgal güçlerince zorla kapatılması, Ankara’da meclis kurma fikrine daha da yardımcı olmuştur ve İstanbul’daki mebuslar zor koşullar altında Ankara’ya gitmeye çalışmaktadırlar.

İstanbul’un işgali halk arasında da huzursuzluk uyandırmıştır. Vatanseverler, düşman işgali altındaki vatanı kurtarmak için çareler aramaya başlamıştır. Topkapılı Mehmet, Hüsamettin Bey, Ethem Pehlivan, Galip, Halide Edip başta olmak üzere, daha nice isimsiz kahramanın… Ve ‘Bir an bile korku ve ümitsizliğe kapılanın bu davada yeri yoktur’ diyen Mustafa Kemal’in yanında vatanı kurtarma ateşiyle yananların bu işgal karşısında iki ihtimalleri vardır… “Ya İstiklal Ya Ölüm”!

Bölüm özetinden ve tanıtımlarından da görüldüğü kadarıyla, ‘Milletin istiklalini, yine milletin azim ve iradesi kurtaracaktır’ diyen dizinin içeriği, tarih açısından derinlikli yapıya sahip süreci alabildiğine verimli biçimde kullanmış. Gerçeklerle desteklenen bu yapının yansıtılma şekli de oldukça iyi düzeyde. ‘‘Hiçbir Türk’e güvenilmez’’ mantığındaki İngilizlere karşı verilen topyekûn mücadelenin ayakta kalması için kısasa kısas diyerek kılıçları çekenlerin yaşanmışlıklarını başarılı bir şekilde canlandırma hususunda da göze batan bir sorun yok gibi. Anlayacağınız kaliteli bir tarih dizisinde olması gerekenler bu yapımda layıkıyla mevcut görünmekte.

SONUÇTA DİYECEĞİM O Kİ; Milli Mücadele’nin 100’üncü yılında izleyiciyle buluşturulan ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’, bu özelliğinin ötesinde, ekranlarda fırtına gibi esecek ve akıllarda iz bırakacak nitelikte!

Zira gerek tarihi olayları hakkını vererek anlatmaya soyunması, gerekse geçmişin bu kritik kesitinin hafızalarımızda yer etmesi adına önemli bir dizi konumunda. Bundan dolayı da merak ve heyecan uyandırma kapasitesine sahip. İzlenmesini tavsiye ederim.

Son sözümüz Mustafa Kemal Atatürk’ten gelsin… ‘Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmalıdır’!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..