Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Yaratık

Yaratık
 

Değişmeli insanlığa geçiş yapılmalı. Evet,  yanlış okumadınız, İNSANLIĞA, peki bizler insan değil miyiz? Ne yazık ki, hayır, bugünümüzde olsa olsa ancak yaratık olabiliriz.

İnsanlaşmak için zamanı geriye döndürmeliyiz. Evet, dostlarım geriye dönmeli ve toplumun bu hale gelmesindeki izleri, kendi yaşantımızda görüp, irdeleyerek, bu gidişin düzelmesi için hepimiz üzerimize düşen görevi yapmalıyız.

Sorarım size toplum bu hale nasıl geldi? Bu kadar acımasız, bencil, sevdiğini yok eden, paracı hale! İnananın bana bunların tek sorumlusu AİLE ve içindeki eğitimdir. 

Bizleri yetiştirme tarzlarıyla, o kafalarını geliştiremedikleriyle, öğrenme araştırma yerine, atalarından gördüklerini tatbik edip, yanlış durağan eğitimle bizi YARATIK olarak yetiştirmişlerdir. Evet, bu yaratıklık hepimizin yapısında vardır. Çünkü hemen hemen aynı eğitimleri aldık.

Daha büyürken, yalan, ikiyüzlülük, sevdiğini yok etme, bencillik, kıskançlık bize öğretildi.

İşin kötüsü bunları insani değerlermiş gibi gösterdiler. Hatırlarımda küçükken, karnım ne kadar aç olursa olsun bir misafirliğe gittiğimizde orda bunu söyleyemezdim. NEDEN? Çünkü ayıp doğru söylemek ayıp! Bırakın kendiliğinden söylemeyi sorulunca bile tokum demek öğretildi. Yani YALAN. Bu bize terbiye diye yutturuldu. Sonra o hiç anlamadığım el öpme adetleri. Bayramda büyüklerin elini öpmeye gönderildik. Diyeceksiniz ki bunda ne var? Bunda o küçücük beyinlere yerleşen beklenti. İKİYÜZLÜLÜK var. El öpünce bana şeker, mendil daha da önemlisi para verilecek. Bunlar dan da en makbulü PARA. O zaman o amca veya teyze beni daha çok seviyor, düşüncesi ve bende onu severim. Eğer sevmediğim bir kişiyse olsun para veriyor ya elini öpmeye giderim. Sorarım dostlarım hiç tertemiz ayrımsız bir düşünceyle yetiştik diyebilir miyiz? Sonra gelelim, diğer acı eğitime!                                                         Bize kurbanlıkları sevdirdiler, bak kızım, ,oğlum, ne tatlı ne sevimli şeyler diyerek onlarla oynamamıza, ilgilenmemize meydan verdiler. Hatta birkaç aylar önce küçük kuzu alıp onunla hayvan sevgimiz gelişsin mutlu olalım istediler.+ Hayvan kurbana semizleşip büyüsün, eti çoğalsın. O hayvanla günlerimizi geçirir, elimizden yem yedirir, otlatmaya götürür, sarılır, öper okşarız. Artık onunla arkadaş olmuşuzdur. Aramızda sımsıcak bir sevgi oluşmuştur. Hep onunlayızdır. Hayvancık bize güvenir. Işıl ışıl gözlerle bize bakar, bizi görünce hemen yanımıza gelir, oynar, zıplar, sonra O çok bilenler gelir. Bugün bayram deyip,  çok sevdiğimiz arkadaş olduğumuz, duygusal olarak bağlandığımız hayvanın kavurmasını önümüze koyup YEDİRİRLER. Hatta erkek çocuk olursan, erkek adam kesilirken de görmeli diye bize kanlı eylemi seyrettirirler. Böylece beynimize, sevilen boğazlanır, kanı akıtılır düşüncesinin tohumları serpilir                                                                                                   

Bundan başka yine bizi yetiştiren hayata atan kişiler daha küçükken KADIN ERKEK arasında kıskançlık, bencilik, eşitsizlik duygularının temelini atar. NASILMI?   Kız çocuğu terbiyeli olmalı, oturuşuna kalkışına dikkat etmeli, annesinin ev işlerine yardımcı olup hava kararmadan eve gelmeli, küfür etmemelidir. Ya erkek çocuk? İstediği gibi oturup kalkabilir. Bunda bir anormallik yoktur. Çünkü daha bebekliğinde övülesi uzantısı sergilenmiştir. Evde hiçbir işe el sürmemeli, çünkü o erkek, mutfağa girmesi annesine yardım etmesi çok anormaldir. Dışarı çıkarsa şu saatte gel diye bir zorunluluk yoktur. Küfür eder ve çok hoşça karşılanır. Dahası anne erkek çocuğunu daha fazla emzirir ve buna helal süt denir. Kız kardeşinin hakkını emmesine rağmen.

İşte böyle büyüyoruz. Sonra erkek çocuğuna sünnet yapıyorlar. O ne şaşa, o ne gurur. Eğlence. Konu ne? Erkekliğe geçiş, hediyeler, eğlence, tebrikler gelsin.

Ya o ailenin kız çocuğuna ne yapılır. Genç kızlığa geçişinde yani? Regl, olduğunda hemen ayıp mekanizması işler, çünkü ayıp. Kız kirlendi, pislendi bunun için hediye alınmaz, eğlence düzenlenmez, adeta matem havasına girilir. İnanca göre tokat atılır. Aklı başına gelsin diye. İşte bu ortamda o gencecik beyne, SEN değersizsin, kimsenin umurunda değilsin, burada sevilen büyüdüğü için övünülen, herkesin hediyelere boğduğu biri yetişiyor düşüncesi hâkim olup, kıskançlık, eziklik tohumları ekilir. Daha da ileride evlilik çağında ise o çok sevgili büyüklerimiz gene ayrımlarını yapıp, Nişanı kız tarafı, düğünü erkek tarafı yapar dan dan başlayarak devam ederler.

Kız baba evinden ağıtlarla çıkar, cenaze çıkmış gibi tekbirler okunur ki.(Bu ülkemizin genelinde sürmektedir). Oğlan tarafında düğün dernek kurulur. Kız alınmıştır. Sevinç eğlence vardır. Düğün sonunda ise benim şahit olduğum ve ürperdiğim. Bir kız annesinin eti sizin kemiği bizim sözü ile noktalanır. Artık bizden çıktı.

Sorarım dostlarım böyle bir süreçten geçen çocuklar ve genç çiftlerden ne bekleyebilir, nasıl bir toplum hayal edebiliriz. Bir SUÇ işlendiğinde nasıl Ahmet, Ayşe, sen suçlusun diyebiliriz. Hayır, suçlu olan ne Ayşeler ne de Ahmetler suçlu olan sizsiniz sizin eğitim anlayışınız.                                                                                                                                                                                               

Gelin bu öz eleştiriyi hep beraber yapıp, Kadın veya erkek olmaya değil, İNSANLAŞMAYA başlayalım. İNSAN olalım.                  

El öpmeleri parayla endeksleyerek, yaşam felsefesi olarak paranın görülmesini ve bunun için her şeyin mubah sayılmasını düşündürerek, sevgi olarak sunduğunuz hayvanları katlederek, sevmek budur, sevdiğini yok edebilirsin örneğiyle artık neler yaptığınızın farkına varın. Adet gelenek görenek deyip beyin yıkayıcı olmaktan vaz geçelim. Genç beyinlere cinsiyetlerini değil insanlıklarını ön plana çıkaracak öğretiler sunalım.                                                                     

Çocuklukta, yuva kurarken, kız erkek olmayı kaldıralım. İkisini de kendi başına yeter, olarak yetiştirelim. Unutmayalım ki mesleki olarak düşündüğümüzde her iki cinste bütün işleri yapabilmektedir. Peki, bunu neden AİLE birlikteliğinde yapmasınlar, neden cinsiyet ayrımına girsinler. Bu ayrıma bir son verelim. Çocuklarımızı, yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli bilgilerle eğitelim. Birey olduklarında yemekten, sağlıktan, temizlikten en önemlisi sevgiden anlayan, dürüst, meslek sahibi insanlar yetiştirelim.

Meslekli ama kendi yemeğini yapamayan, söküğünü dikip bir çorap dahi yıkayamayan, sağlıktan, ilk yardımdan anlamayan, varlıklar olarak değil.                                                                

 

canan

 

 

 

 
Toplam blog
: 159
: 380
Kayıt tarihi
: 27.09.12
 
 

İktisat mezunuyum. Her alanda neden? niçin? ve nasıla odaklanarak, araştırmayı severim. Yazmak içim..