Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Yargı bağımsızdır!..

Yargı bağımsızdır!..
 

Türkiye’de yargı bağımsızdır. 

Siyasi her türlü etkiden, baskıdan, dayatmadan azadedir… 

Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasa/ yürütme/ yargı erklerini birbirinden demokratik kurallara uygun olarak ayırır, birbirlerinden bağımsız ve özgür çalışmalarını sağlar… 

Nerede olmaktadır bütün bunlar? 

Türkiye’de!.. Ha-ha!.. 

Bir süredir siyaset gündemimizi ısıtan üç kalem dava söz konusudur. 

1.- Ergenekon, Balyoz vs 

2.- Şike soruşturması: Fenerbahçe… 

3.- Deniz Feneri… 

Ergenekon davasında tahliye taleplerine ret kararı veren ve kararının gerekçelerini muhalefet şerhi içeriğinde açıklayan mahkeme başkanı görevden alınmaktadır. 

Deniz Feneri dosyasını hukuka uygun bir mecrada sürdüren üç savcı da görevden alınmaktadır. 

Şike soruşturması kapsamında ise, işler [şimdilik] iyi gitmektedir. Dolayısıyla bu dosya ile ilgili her hangi bir görevden alma söz konusu değildir. 

Ancak Türkiye Futbol Federasyonu, iki hafta önce açıklamış olduğu kararının gerekçelerinden bir esintiye kapılarak dönmekte ve Fenerbahçe’nin başına örülen çorabın dokumacılığı rolünü üstlendiğini yedi düvele açıklamaktadır. 

FİFA, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne görevli bir sömürge müfettişi göndermekte, Bay Müfettiş Türkiye Futbol Federasyonu başkanının elinden tutarak [şike savcısı ve Cumhurbaşkanı dâhil] kapı kapı dolaşmakta ve turlama seferleri sonunda da, “özerk” Futbol Federasyonu’na tehditler içeren bir talimat vererek sözünü ettiğimiz çorabın dikilmesinde, biçilmesinde ve sarı lacivert renklere boyanmasındaki rolünü pervasızca ortaya koyabilmektedir… 

Türkiye’de yargı bağımsızdır. 

Türkiye Futbol Federasyonu özerktir. 

Türkiye bir hukuk Devleti’dir… Ha-ha! 

Bütün olup bitenler herkesin gözünün önünde cereyan etmektedir. 

Medya suskundur. 

Demokratik kitle örgütleri uyuklamakla meşguldür. 

Toplumsal muhalefeti temsil etme konumunda olan siyasi partiler daha şimdiden gelecek seçimlerin hazırlığı ile meşguldürler. 

Ülkenin “baht-ı kara maderini” kurtarmaktan vazgeçtik, kurcalayan ve sorgulayan dahi kalmamıştır. 

Sendikalar avuçlarını Ankara’ya doğru açmış, “yağmasa da damlar inşallah” tevekkülü içinde “devrimcilik” yapmaktadırlar… 

İşte bütün bu “ahval ve şerait içinde” de insanın aklına Erzurum Kongresi, “vatan bir bütündür, parçalanamaz” ifadesi, tam bağımsızlık, aydınlanma düşüncesi, Cumhuriyetin temel ilkeleri gibi, kötü kötü şeyler gelmektedir. 

Ve bir de Ganhdi’nin aşağıya aktardığımız sözleri; 

- Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz, nafiledir, uyandıramazsınız!.. 

Nafile midir mücadelemiz?.. Hayır! 

Türkiye halkı uyumayıp da, uyuma taklidi mi yapmaktadır?.. Belki! 

Peki bu koşullarda bizler ne yapmalıyız?.. Açın Mustafa Kemal Paşa’nın Nutku’nu okuyun; orada yazıyor: Açık ve seçik!.. 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..