Yargı yargıya karşı

Ne oldu da hukuka saygı kalktı? Ne oldu da kurallar değişti?

Karşımızdakini yargılarken onları hukuka saygıya davet ediyorduk da şimdi biz yargılanırken hukuka saygı kalktı mı? Bu nasıl bir aydın anlayışı ve aydınlık anlayışı?!

Yargıya müdahale birinci hukuksuzluk ve saygısızlıktır. Buna önce biz aydınların uyması gerekir ki objektif ve medeniyetin ölçüsünü ortaya koymuş olalım ve örnekleyelim.

Sonuçta, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası doğrultusunda bir yargılama söz konusudur. Bu hem Cumhuriyete hem de millete saygısızlıktır.

Bir anayasasızlık varsa ortada işte o zaman yine demokratik çerçeve içerisinde tepkimizi ortaya koyarız. Medeni ve aydın bir görüşe yakışan da budur. Sorunlar başka nasıl çözülebilir, bunu biri bir çıksın anlatsın bakalım millete?!

Demokrasinin dışına mı çıkalım?

Hani; söylediklerimiz, okuttuklarımız, yazdıklarımız, çizdiklerimiz, hani dürüstlük nerede? İğnenin ucu bize dayandığı zaman hukuk mu değişmeli anayasa mı?

Benim bir sosyal görevim sırasında ihmalim söz konusu olmuştu. Bu ihmalim gücüme gitti ve yönetim kurulu toplantımızda arkadaşlara: ”Arkadaşlar burada ben hatalıyım tüzük çerçevesinde gereken neyse yapılmasını istiyorum. Kurulumuz ne ceza uygun görüyorsa versin.” dedim. Teklifi ben getirdim. Doğru olan da bu değil miydi?

Hani adaletin kestiği parmak acımazdı? Ne oldu da şimdi acımaya başladı?!

Sayın Baykal’ın açıklamaları beni derinden üzmüştür. Çünkü “bu bir AKP darbesidir, bu bir karşı darbedir, bu bir hukuk darbesidir” diyor. Bu ne talihsiz bir ifadedir. Ben buradan şunları anlıyorum:

a) Daha önce bu ülkede birileri darbe yapmış; bugün bu yargılamaya karşı çıkanlar. Şimdi ise onlar karşı darbesi yapıyorlar. Yani, daha önce CHP mi darbe yapmıştı?

b) “Hukuka-savcı darbesi” diyor, bu en büyük hukuksuzluk değil midir?

c) Bu hukukçular bu ülkenin hukukları ve yasaları çerçevesi dışına mı çıkıyorlar?

d) Sayın Baykal, hukuka uyması gerekenlerin en başında olması gerekenlerden biri değil midir? Biz nasıl; uygar, medeni ve aydın olduğumuzu ispatlayacağız?

Bu ülke, bu cumhuriyeti bu milletle kurdu. Millet yine ne gerekiyorsa onu yapar. “Gücünü milletten almayan bir iradenin ayakta durması mümkün değildir ve o cumhuriyet de cumhuriyet olamaz.” Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil midir?

En büyük hukuksuzluk ise, birtakım yargı mensuplarının çıkışları oldu. "Yargı yargıya karşı mı?" diyeceğiz. Bu ne büyük çelişkidir! Bu ne biçim bir hukuk anlayışı ve demokrasi anlayışıdır?

Sonuç olarak, bırakalım da hukuk hangi parmağı kesecekse kessin. İşine karışılınca bakarsın yanlış parmağı keser. Adalet tecelli etsin. Bu ülkeye kim ihanet ediyorsa ve etmişse gereken yapılsın. Kim bir iyilik yapmışsa onun da mükâfatı verilsin.