Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '07

 
Kategori
Dostluk
 

Yaşama dair

Yaşama dair
 

UMUTLARIM YEŞERDİ

Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakıyoruz. Ülkemiz ve dünyamız açısından sıkıntılı bir yıldı geride bıraktığımız 2007 yılı. Umutsuzluğa düştüğümüz anlar çok olmuştur. Küresel ısınma nedeniyle iklimler değişmiş. 2007 yılı diyebilirim ki hiç yağış olmamıştır. Kasım –Aralık ayları hariç. Sebze-meyve üretiminde ve kalitesinde büyük düşüşler yaşanmıştır. Çalışanların alım gücü azalmış, yine işsizlik artmıştır. Kredi kartı borçları tavana vurmuş, İcra Daireleri bu yüzden açılan davalarla dolup taşmıştır. Yüzlerce hektar ormanımız yanmış veya talan edilmiştir. Trafik canavarından ölenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Töre cinayetleri, maganda kurşunu, cinnet geçirenler, intiharlar, kadına şiddet eksik olmamış televizyon haberlerinde.

2007 yılına ilişkin televizyonlarca verilen karne pek iç açıcı değil. 2007 yılı panoramasını izlerken insanın içi kararıyor.Umutları sönüyor. Yakınlarımızı kaybettik üzüldük.Eşimizden, sevgilimizden ayrıldık canımız yandı.

Bunların yanı sıra güzelliklerde yaşamışızdır elbette. Ama bireysel olarak yaşamışızdır. Çocuğumuz dünyaya gelmiştir. Oğlumuz-kızımız evlenmiştir. İşe girmişizdir. Üniversiteyi kazanmıştır.Sevgilimiz olmuştur. Ev- araba almışızdır.

Ben mutluluğun bireysel değil toplumsal paylaşımından yanayım. Çevremdekiler mutlu ise, ülkemin insanları mutlu ise bende mutluyum. Paylaşılan mutluluğun daha değerli olduğuna inanırım. Daha da büyür yüreğimde. Bu pencereden bakınca 2007 yılının ülkem insanı açısından pek de mutlu geçtiği kanısında değilim. Gelecek kaygılarımın arttığı bir yıldı. Bugün Milliyette Ece Temelkuran’ı okudum umutlarım yeşerdi yeniden. Medyanın gücü asla tartışılmaz. Böyle kalemlere sahip çıkmak gelecek umutlarımıza sahip çıkmaktır. Geleceğimize sahip çıkmaktır. Yüreğinize sağlık Ece. Kocaman yüreğine. Bu yazıyı aynen yayınlıyorum 2008 YILININ BARIŞ KARDEŞLİK VE MUTLULUK GETİRMESİ UMUDUYLA.

Unutturulanlar

Şimdiye kadar yalan bir yakın tarih kurgulandı bizim için. Devrimci ablalar abilerden "Ay bizi çok fena kandırdılar, seks hayatı yaşayamadık bir türlü" diyenlerin sesleri dinletildi, gazetelerde, televizyonlarda.
Sevimli "darbe dede" Kenan Evren ve daha birçoklarına yıllar sonra televizyonlarda "bilirkişi" olarak söz verildi, ellerindeki kanın hesabı sorulacak yere. Vaktiyle Ülkü Ocakları örgütlenmesine başkanlık edip Maraş'ta, Çorum'da, Fatsa'da çoluk çocuk halkı katledenler "En sivil, en ılımlı, en uzlaşmacı biziz" diye şimdi demokrasi dersi veriyorlar gazete köşelerinde.
Bir sürü genç insan, "sivil anayasa" çalışmaları yapılırken şimdi, niye şu darbecilerin yargılanmasını engelleyen 15 madde hâlâ değişemiyor diye sormayı akıl bile edemez hale getirildi. Açıkça kandırılıyoruz, hem de hiç durmadan. Çünkü bize unutturulan şeyler var. Şimdi işte, aradan yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra, "unutturulanların" zamanı geliyor yavaş yavaş...

Reytingi yüksek hakikat
24 Aralık'ta Ankara'da Büyülü Fener Sineması'nda bir belgeselin galası yapıldı. 200 kişilik salonda insanlar merdivenleri de doldurarak izlediler perdede anlatılanları. Çünkü perdede konuşan insanlar hakikatten söz ediyorlardı. Her seferinde umulduğundan daha çok "reyting" yapan hakikatten. Maraş Katliamı tanıkları ve mağdurları konuşuyordu. Bu belgesel, Dostluk ve Yardımlaşma Vakfı'nın başlattığı Özgür Açılım adlı bir oluşum tarafından kolektif olarak yapıldı.
Bu kolektif, Maraş Katliamı dışında Fatsa Gerçeği, Yeraltı Maden-İş Yeni Çeltek Direnişi, Tariş Direnişi adlı belgeselleri de yaptı. 2008 Nisan ayında da Gültepe Direnişi ve Çimentepe Direnişi adlı iki yeni belgesel daha ortaya koyacaklar. Gülecek, ağlayacaksınız. Öğrenecek ve hatırlayacağız.

Bir güzel hatıra
Halkla birlikte Fatsa çamurunu 5 günde kurutan Terzi Fikri adlı belediye başkanı nasıl bir adammış ve bir zamanlar Karadeniz dağları kadınlar ve çocuklarıyla nasıl bir cennetmiş?
Tefeciler, tüccarlara karşı bütün Karadeniz bölgesinin devrimci gençleri nasıl köylüyle birlikte mücadele vermiş ve hep birlikte nasıl halk şenliği düzenlemiş?
Yeniçeltek'te sendikacı Çetin Uygur ve arkadaşları sırf işçilerin haklarını savundular, işçilerle birlikte yeni, adil ve mutlu bir hayat kurdular diye çoluk çocuk nasıl işkenceden geçirilmiş?
O gün işkence görmüş ihtiyar kadınlar da dahil nasıl şu anda hiç de pişman değiller yaptıklarından?
O günlerde kurdukları komün hayatını nasıl kendi dillerinde anlatıyor köylüler?
Maraş katliamının sorumluları nasıl bugün bize insanlık dersi verebiliyorlar?
Fatsa'da kurulan mahalle komitelerinde nasıl dönemin sağcıları, dincileri de yer aldı ve bu büyük dönüşüme katıldılar?
O günlerde devrimcileri yakalamakla sorumlu ve ülkücü olan emniyetçiler bile şimdi nasıl ağlayarak hatırlıyorlar hep beraber, kazma kürek insanlar için çalışan o devrimci gençleri?

Mutlaka edininiz
Olağanüstü kıymetli bilgiler ve tanıklıklar bunlar. Her bir belgesel Türkiye tarihini anlamak için inanılmaz kıymette. Bu gençler, kadınlar ve erkekler, sadece işkence görmediler, sadece öldürülmediler. Bir hayat kurdular. Yoksullar için, yoksullarla birlikte. İnsanım diyen ağlar onların yaptıklarını ve onlarla birlikte yıkılanı izledikçe...

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..