Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Yaşama Müdahale Endişesi

Yaşama Müdahale Endişesi
 

msn den


Demokrasi; halkın, kendi kendini yönetmesi esasına uygun usulleri yaşadıkça geliştirip öğrenebildiği bir yönetişim biçimidir. 

Bu yönetişim; çoğunluğun seçip iktidar yaptığı siyasi parti, muhalefette kalan kesimin hassasiyetlerini gözetir ve özellikle güvencede olduğunu hissettirebilirse dengelenir. Demokrasiye geçildiği gün demokratikleşildiği asla görülmemiş görülmezde. 

Hukukun üstünleşebildiği, hemen herkesin kanun önünde eşitliği yerleşmiş, gelişkin ülkelerde demokratikleşme daha hızlı gelişebilir belki. 

Cumhuriyet kendi başına; bireyin özgürleşmesini ve Devletin demokratikleşmesini getirememiş getiremez. Cumhuriyet; demokrasisiz, demokrasi hukukun üstünlüğü ve hemen herkes kanun önünde eşit olmadan olgunlaşamaz. 

Hemen herkesin; yeterince hukuk devleti ve demokratik devlet olmadığımız, insan haklarının yeteri kadar yerleşmediği, fikrin özgür olmadığı görüşünde birleştiği ülkemizde, buna sebep olanlar kimler? Kimse bu ıslak semeri üstüne almaz, topu derin devlete havale eder. 

Bu gün mahalle baskısından yakınan ve yaşamına müdahaleden endişelenenlerin, aynı zamanda demokratikleşmenin ve hukukun üstünlüğüne direnen geleneksel devlet anlayışını savunan CHP ile aynı fikri paylaşmaları enteresandır. Enteresandır çünkü demokratikleşememiş devlet aygıtında mahalle baskısı ve yaşam alışkanlıklarına müdahale kaygısı hemen hemen her kesim için olur ve olacaktır. 

Demokrasilerde; eşyanın tabiatı gereği, sizin gibi düşünmeyen ve yaşamayanlar iktidara gelir, siz iktidardayken onların yaşadıkları mahalle baskısı ve yaşamına müdahale endişesini en az sizin kadar onlarda yaşamışlardır. 

Ülkemizin yarım asırlık demokratikleşme çabaları; on yılda bir kesintiye uğramışsa da, düşe kalka bu günlere demokratikleşme özlemiyle gelebilmiştir. 

Devletimizin kuruluş yıllarında yaşanan sıkıntı ve çalkantılı yıllarda kurulup gelişen CHP, 1950 yılına kadar iktidar olarak ülkeyi yönetti.1950 genel seçimleriyle DP iktidara gelince, hem agresifleşti hemde iktidar olan insanları hazmedemedi. Oysa DP partinin yönetim kadrosu tamamen CHP’den ayrılıp Demokrat Partiyi kurmuşlardı. 

1950 den önce alternatifsiz iktidarda olan ve devletin her niteliği ile iç içe geçen CHP; başka bir parti iktidar olunca, kendini devlet sanıp, halkın daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük gibi taleplerine devletle birlikte direnme refleksine kapıldı. CHP o zamana kadar kendisini; gelişen toplumsal sosyal süreçle yenileyemedi yeniden üretemedi. Değişen Dünya sosyolojik gerçeklerini okuyamadı. İşin kolayına kaçıp, en iyi Atatürkçü, en iyi laikçi ve kötü bir pozitivist Avrupa taklitçisi olabildi. 

Oysa cumhuriyeti 1920’ler çakmak ve kendisini sürekli geliştirebilseydi, 1950’ye gelindiğinde Türkiye 2.ci Dünya savaşı mağlupları gibi iki büklüm kalmazdı. 

Bunlardan biri ve en önemlisi; son zamanların moda deyimiyle mahalle baskısı. Toplumlar farklı ideolojik bakış açısı ve Dünya görüşü sahibi bireylerden meydana gelir. Bu yüzden sistemin çok partili ve çok siyasi görüşlü olması, bu görüşlerin savunulup açıklanabilmesi, öğretilebilmesi, serbestçe açıklanabilmesi herkesimin devredilemez hakkıdır. 

CHP’nin Devlet millet anlayışı bu günlere gelindiğinde bile Devleti önceleyen, halkı azarlayan ve halka kendine tanıdığı hakları tanımayan oryantalist toptancılıkla halkı anlamaya çalışan bir zihin yapısına sahip. Çağın gerekleri, eğitim ve iletişim olanaklarının artmasıyla yükselen, bireylerin daha özgüleşmiş toplum talepleri karşısında, CHP’nin Devletle birlikte direndiğine şahit oluyoruz. 

Devletimizin kuruluş felsefesi zaman içinde tekamül etmek üzere, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olması temeline oturtulmuştur. 

Demokrasilerde siyasi partiler vardır ve bu partiler birbirinden farklı düşünür, farklı yönetişim programları sunar, bunu halka anlatırlar böylece iktidar olurlar. 

İktidarlar her el değiştirdiğinde diğer kesimin mahalle baskısı veya yaşantısına müdahale endişesine düşmesi yersizdir. Böyle bir kaygı ancak devrimler veya darbelerle sonunda hissedilir. 

Avrupa pozitivist zihin yapısının etkilerinden bilimde yaşanan gelişmelere yüzünü dönerek çark etmeye başlamıştır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu halklarını oryantalist toptancılıkla mantıkla tasnif etmiştir. Bu coğrafya üzerinde yaşayan insanların inançlarını ve hayata bakışlarını kendi zihin yapısı penceresinden görme kolaycılığı etkisindeki CHP ve CHP gibi düşünenler sosyolojik objektiflikten çok uzaktadırlar. Asla bu coğrafyayı doğru okuyamaz, Ak Partinin bu coğrafyayı nasıl bu kadar net okuyabildiğini çözemezler. 

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..