Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '17

 
Kategori
Şiir
 

Yaşama Övgü

Yaşama Övgü
 

 

                                       Yusuf ERDEM

Haydi sun bize tüm meyvelerini cömert Haziran,

-tıpkı nisanın, mayısın bol bol sunduğu papatyalar,

gelincikler, mine çiçekleri gibi-

soğuk kış aylarında seni çok özledik,

aylarca yollarını gözledik

Sun bize meyvelerini bol bol, çeşit çeşit…

Karadutunu, akdutunu, ekşi eriğini,

ille de kütür kütür papaz eriklerini

Akça armudunu, kara kirazını, al kirazını,

Hala tadı damağımızda geçen yazın kaysıların.

Ancak böylesi bir yazdan sonra çekilebilir

            Güz mevsiminin ağır hüznü.

 

Henüz çok erken; daha çok var ballı beyaz incirlere,

            Ve şeker tadında mor incirlere

Hele hele dalında kurumuş küçük midillilere ne demeli

Ve kehribar sarısı çekirdeksiz üzüm salkımlarına

İlle de her bir tanesi ceviz iriliğinde

buğulu ve mor renkli Kozak üzümlerine

 

Yakında doldurur kamyonları, bal tadında yerli kavunlar

Ve bıçağın ucu değer değmez

kütürtüyle çatlayıp yarılan kocaman karpuzlar, 

ki her dilimi Olimpos tanrılarına sunulan nektar tadında

 

Böyle bir yazdan sonra ve bereketli bir güzden sonra

Ancak başa çıkabiliriz uzun bir kış mevsimiyle

Hatta bereketli bir yazdan sonra tadını bile çıkarabiliriz

ak giysili bu soğuk mevsimin.

 

Ve ne yazık ki sonuna yaklaşıyoruz eski güzel günlerin, güzel yılların

Gözünü kâr, gözünü rant, gözünü hırs bürümüş bu kahrolası kapitalizm

Yani yani bu kahrolası burjuva özel mülkiyet çarkı

Acımasızca yok ediyor doğal yaşamı da tüm yaşamsal değerleri de

Tarım toprakları betonlaşıyor, zeytinlikler can çekişiyor,

Bin pınarlı İda’nın, yani o güzelim Kaz Dağlarının

ağaçları kesiliyor, suları arsenikle zehirleniyor, pınarları kuruyor.

kimi dağ köyleri daha şimdiden birer hayalet kasaba sanki.

 

Arkalarında soysuz siyasetçi, rüşvetçi bürokrat desteği

Doğayı da, doğal yaşamı da, saflığı da, temizliği de,

Tüm güzellikleri de katlediyorlar hunharca

HES patronları, maden patronları; taş ocağı ve hırsız inşaat patronları

Ve üstelik öylesine de vurdumduymazlar ki,

kitlesel işçi mezarlıklarına döndürdüler

Maden kuyularını, inşaat çukurlarını.

 

Kardeşler, emeğiyle yaşama savaşı veren sıradan insanlar

Yani sen, ben, komşularımız, bizler

Ülkemizde, bölgemizde ve yerküremizin yer yerinde

Silkinip de hep birlikte ayağa kalkmazsak ve

dünyanın kaderine el koyamazsak eğer,

Ve eğer bütün kötülüklerin temel sebebi

bu kapitalist çarkı parçalayıp  atamazsak hayatımızdan dışarı

Kendi namuslu ellerimizle

kendi yaşanası dünyamızı kurmak azmini kuşanıp da

 topyekun cesur bir yürüyüşü başlatamazsak eğer…

Bizim sonumuz da, yerküremizin sonu da

Ve ille de çocuklarımızın, torunlarımızın sonu çok, çok kötü olacak!

 

Biz yaşlılar her şeye karşın güzel şeyler de yaşadık,

            Eşsiz doğal lezzetleri de tattık,

            Çocukluğumun karayemiş, alıç, kenger tadı hala damağımda

            Domatesi kesince kokusu ta öteki mahalleden duyulurdu

            Acemi taylarımızı ben eğitirdim düşe kalka çayırlarda

            Çam oluklu pınarlardan avuç avuç sular da içtik

            Çiçek ve çam kokularıyla yüklü havayı da çektik ciğerlerimize

            Çağlayanların buz gibi sularında sıçrayan alabalıklar da yakaladık.

 

Oysa ve ne yazık ki Sait Faik ustanın dediği gibi

“Bizim için değil ama, çocuklar,

sizin için kötü olacak.”

 

Henüz vakit varken Kardeşlerim

Doğal yaşam henüz geri dönülmez noktaya gelmemişken

Hep birlikte ve cesaretle el koyalım kendi kaderimize,

çocuklarımızın geleceği kararmasın

Erinç, huzur, özgürlük, bolluk içinde yaşasın insan soyu

akarsularıyla, otları, böcekleri, kuşları ve ağaçlarıyla,

Karı, yağmuru, rüzgârı ve havasıyla uyum içinde yaşasın doğayla.

 

Ne demişti ustalar ustası Nâzım:

“Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz

Ya dünyamıza inecek ölüm.”

 

Yani sözün özü, kardeşlerim,

Tehlike çok büyük,  tehlike çok yakın, tehlike ölümcül

Henüz vakit varken

Ellerimizi toprağa dayayalım,

“Artık canımıza yetti garik!”diye haykırarak, yekinip kalkalım ayağa,

bu korkunç gidişe korkusuzca meydan okuyalım.

Ve de tüm kötülüklerin kökü kapitalizmin canına okuyalım.

Uzun ve zifiri karanlıklar giderek yaklaşıyor,

İnsan, yaşam ve doğa düşmanı bu çarkı

Paramparça edip tarihe gömmek şart oldu artık.

İş başa düştü, başka çare yok.

                                                          Ağustos 2017, Ören

 
Toplam blog
: 56
: 599
Kayıt tarihi
: 08.03.11
 
 

1948’de Tokat’ın Reşadiye ilçesine bağlı Bereketli köyünde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Reşad..