Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '15

 
Kategori
Anılar
 

Yaşar Kemal ile bir anı

1975 yılı İstanbul Çağaloğlu da bulunan CEM YAYIN EVİ Türk yazarların eserlerini ve Dünya Klasiklerini yayınlamıştı, düzenlediği kampanya ile çok uygun ödeme koşulları ile senetsiz-kefilsiz her isteyene bu kitapları taksitle alma olanağı sağlamıştı.pazarlama taktiği "okuyan insan dürüsttür" ilkesine dayanıyordu ,buna rağmen istediği satış rakamını yakalayamamıştı yayın evinden bu ilke çerçevesin de kitapları alanların bir çoğu "okuyan insan dürüsttür" ilkesinin yanlış bir pazarlama taktiği olduğunu ortaya çıkarmıştı. yayın evi kısa bir süre sonra battı zaten.
Ben o yıllarda Pertevniyal lisesi ikinci sınıfta okuyordum hem bir kitap kurdu olarak CEM yayın evinin doğal üyesiydim ,hemde okul kitaplık kolu başkanı olmam dolayısı ile yayın evi ile sıcak ilişkiler içinde idim, haftanın belirli günlerinde yayın evine bağlı yazarlar ile imza ve söyleşi günleri düzenlenirdi, protokole bağlı olarak başlayan bu imza günleri bir kaç saat sonra yemeli içmeli dost-yoldaş sofrasına dönüşürdü bende bu nezih sofranın kıyısında da olsa bulunma onurunu yaşamış şanslı öğrencilerdenim.
 Bu güzel insanların konuk olduğu bu dostlar sofrasında kimler yoktu ki. Aziz Nesin,Yaşar Kemal,Bekir Yıldız,Haldun Taner,Oktay Rıfat,Asım Bezirci,....yazın Dünyamızın ünlü yazar ve şairleri ile sohbet etme,sohbetlerini dinleme şansına sahip olmuşumdur bu sayede.Kütüphanemin en değerli köşesidir bu kültür abidelerinin imzalı eserlerinin olduğu raflar,
Şimdi olduğu kadar gündemde değildi kürt ve etnik sorunlar ,sohbetler daha çok SOSYALİZM ve Türkiye'de olası DEVRİM konusu üzerine yoğunlaşırdı,ben hem çerkes xhabzesi gereği, hemde haddimi bildiğim için çoğunca dinlemede kalırdım,
Bir cumartesi gün yayın evine çok erkenden gittim, Yaşar KEMAL çay ocağında kulüp çalışanları ile sohbet ediyor ,ama ne sohbet Davudi bir ses ile anlatıyor anlatıyor, bağırıyor sanırsın tek kişilik tiyatro oynuyor Türk köylüsünün, emekçisinin sorunlarını anlatıyor, kulüp çalışanları büyük bir zevkle dinliyor,Yaşar ustayı, anlatımlarını küfürlerle süslerdi zaman zaman, o küfürler repliği geldiğinde basıyorlardı kahkahayı ,bende sessizce sokulup sohbete dinleyici olarak kaynak yapmıştım konu doğrudan halkımızın dertleri,sorunları ile ilgiliydi bu tek kişilik sohbete, ses olsun diye bir soru yönelttim Ustaya , Davudi sesiyle "adın nedir senin çocuk?" diye sordu, o dönemde Cumhuriyet gazetesinde Güneydoğu bölgesi ile ilgili gezi röportajları yazıyordu "Cemil efendim,Cemil BİÇER" dedim sesim heyecandan titriyordu. ,elini uzatıp "memnun oldum ben Kemal Sadık Gökçeli"dedi, elinin dost sıcaklığını 40 yıl sonra hala yüreğimde saklıyorum.
Bir kaç öğrenci daha gelince ustanın isteği ile okuma salonuna geçtik, sohbet esnasında konuşma ULUSAL soruna gelmişti ben o yıllarda Kurtuluş Sosyalist Dergi etrafında oluşan KURTULUŞ siyaseti çizgisinde idim , KURTULUŞ hareketinin Kürt sorununa ilişkin önemli ve tutarlı tespitleri vardı, sözün bir yerinde "KÜRT "sorunu konusunda ahkam kesme bilmişliğin de bulundum Koca Çınar ,"Kürt müsün sen yakışıklı? dedi, " Çerkesim" dedim "ÇERKES" lafını duyunca gözlerinde çok belirgin sevecen bir tebessüm belirdi,kalktı sacımı okşayıp ,kucakladı beni kocaman elleri ile sırtımı pataşladı "sorunumuz KÜRT,TÜRK,ÇERKES,LAZ SORUNU değil Çerkes dostum, sorun Türkiye halklarının ortak sorunu ve tek çözümü var o da sosyalist bir halk iktidarı" diyerek noktayı koydu, gelenler salonu doldurmuştu kitaplarını imzalamak için standındaki masasına yöneldi.
Az önce ajanslar YAŞAR KEMAL ÖLDÜ haberlerini geçiyorlardı ben penceremden sicim gibi yağan yağmuru seyrediyorum ""İnce Memed öldü diyorlar, ama bilmiyorlar ki Kahramanlar ölmez" diye fısıldadım.

 
Toplam blog
: 11
: 445
Kayıt tarihi
: 11.02.15
 
 

1957 yılında Samsun'da doğdum. İlk  öğrenimimi Samsun'da orta öğretimimi İstanbul Plevne Lisesi'n..