- Kategori
- Kültür - Sanat
- Okunma Sayısı
- 5382
Yaşayan dört ölüden biriyim

www.fotografdunyam.com
Portre / Hüseyin Avni DEDE.
Onun dizeleri olduğunu bilmeden onunla tanışmam 80'li yılların başında asker arkadaşımın "Hatıra Defteri"ne birşeyler yazmaya çalışırken oldu. Deftere benden önce yazan bir arkadaşım duygularını ifade edip yazdıklarının sonuna "O" şiiri eklemiş ancak şiirin kime ait olduğunu belirtmemişti.Okumuş ve açıkcası etkilenmiştim. Anonim bir şiir olduğu düşüncesine kapılmış hemen bir kağıda aktarıp askerliğim bitene kadar zulamda saklamıştım.
Yıllar sonra o şiir ile yeniden karşılaştığımda yazdığım kağıt artık lime lime olmuş, sararmış ve zor okuyonurdu ;
"Ayağımda pabuçlarım;
Üzerimde paltom yoksa,
Bir eskiciye satmışımdır.
Beyoğlunda çiçek pasajında,
Beni birkaç gün görmemişseniz,
Anlayın ki;
Karnımı doyurmak için
Yalandan bir suç işleyip,
İçerde yatmışımdır.
Ve Yenicami önünde oturmuş
Gelip geçenlere karşı;
Bir şiir kitabı okuyorsam
Bir şair dostumdan almışımdır.
Bütün bunlardan sonra,
Avucumdaki kağıt parayı
Biri verdi dersem inanmayın
Muhakkak çalmışımdır."
Bu dizelerin Hüseyin Avni DEDE isimli bir sokak şairine ait olduğunu yıllar sonra Beyazıt Meydanında bizzat ona ait olan bir şiir kitabını karıştırken öğrendim.Araştırdığım kadarıyla 1954 yılında istanbul Süleymaniye'de doğan şair yaklaşık 10 yaşından beri yani 44 yıldır Beyazıt Meydanında bulunan birkaç asırlık çınarın altında kendi şiir kitaplarını satıyor eski madeni paralar, pullar ve çevresinden hiç ayrılmayan sevimli sokak kedileri sergisinin diğer parçaları.Kendisi gibi bir şair olan Durmuş DEDE'nin oğlu.Kaybettiği eşinin de şair olduğu bilinmektedir.Şiir için herşeyini kaybeden babasına kaybettiği ceketini yazdığı şiirlerle yeniden giydirmiş.Önceleri babasının şiirlerini satmış sonra kendi şiirlerini yazmıştır.Hiç oturmadan sürekli ayakta durması ve hemen her parmağında bir yüzük bulunması diğer özellikleridir.Görünümüne ve uzun gri sakalına bakıp onu gerçekten dede sananlar için belirtelim "DEDE" onun soyadı.Şair Beyazıt Meydanı ve o ulu çınar ile öylesine bütünleşmiş bir durumdaki kime sorsanız size şairi gösterir.Yaşamın o köşeli dönemeçlerine ve katı kurallarına isyan edercesine kendi köşeli kenarlarını hiç törpületmemiştir.Sakalının 25 yıllık olduğu söylenir.Kent yaşamının genel kurallarına uyum gösterme gibi bir çaba
içinde olmamıştır.Her ne kadar aykırı görünse bile sessiz, sakin ve duru bir ırmak gibi şiir şiir çağıldamaktadır.
"Üç öğün biftek tüttü burnumda
Açlık kurşun gibi omuzuma girdi
Şiir ekmek oldu yedim su oldu içtim
Sesimi Beyoğlu’nda duyurdum
Açlık diye bir şey olmasaydı
Kimbilir ne kadar rahat uyurdum
Ben bu şehirde doğacak
Ben bu şehirde yaşayacak
Ben bu şehirde sürünecek adam değildim
Biliyordum bu şehir bana dardı
Biliyordum bu şehirde bir yığın
İnsan şeklinde hayvan vardı
İşte bu yüzden şair olmuştum ben
Bir yıldız gibiydi ellerimde mutluluk
Bir yıldız ellerimden kayan
Arabalar daha önce vardı Beyoğlu’na
Ben daha sonra yayan
Üç öğün biftek tüttü burnumda
Açlık kurşun gibi omuzuma girdi
Yediğim bir parça ekmek
İçtiğim bir bardak suydu
İnsanlar yalnızlığımın düşmanı
Çaresizliğimin en büyük korkusuydu"
Beyazıt Meydanındaki o ulu çınarın kökleri haline gelen bu güzel insan sanki Yahya Kemal'in o ünlü şiirindeki RİNT'dir.Kendini yaşayan bir ölüye benzeten Hüseyin AVNİ DEDE şiir anlayışının ve yaşam felsefesinin Orhan VELİ, Sait FAİK ve Neyzen TEVFİK üçlüsünün devamı olduğunu vurguladıktan sonra "Yaşayan dört ölüden biriyim" diye seslenmektedir.Çınarın Şairi ve Meydanın Şiiri ile devam edelim;
"kendimden biliyorum
sizi de ağlatırlar bir gün
nasibi acılardan alırsınız
sizi de öksüz bırakırlar bu kentte
bu kentte boynu bükük kalırsınız
kendimden biliyorum
hangi çiçeğe uzansanız
karanfil takılır elinize
güneşi eksik olmayan bir yürekle
ölü sokaklardan geçersiniz
dar ve uzun
ister istemez yalnızlık girer kolunuza
acıları bir kenara itmek isterseniz
kendimden biliyorum
zamanı kurşun gibi eritmek istersiniz
kendimden biliyorum
siz de alışırsınız zamanla
alıştım karlı gecelerin yağlı karanlığına
sattım kırmızı kazağımı ve akik yüzüğümü
kırmızı kazağa ellibeş lira verdiler
akik yüzüğe yüzotuzbeş
cebimdeki yirmi lirayla ikiyüzon etti
alıştım yağlı karanlığına karlı gecelerin
giyotinsiz karanfillere ağıt tuttum
önce aklımdaydı suyu ekmeği umudu
sonra unuttum."
Sokakların şairi yazmış olduğu bu dizeler ile sanki başına gelecek felaketi satırlarına dökmüştür.Zira Belediye Zabıtası onu diğer isportacılarla bir tutup çınarın altında bulunan sergisini kaldırmak istemekte diğer yandan gene belediye, ‘Adım Adım Beyoğlu’ sempozyumunda konuşmacı olmasını yani kenti anlatmasını istemektedir.Bizler yani "Tezatların Başkenti"nde yaşayanlar için sıradan bir olay gibi görünse bile bu "Yaman Çelişki" sonrasında belediyenin tutarsızlığına gülüp şaire bol bol üzüleceğiz anlaşılan.
Şiirler içinde sevgiyle kalın...
15.Nisan.2008/Salı
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

şiir budur. oyun yapmak değildir. Düzgünce ifade etmektir. Türkçeyi kullanamamak yersiz kelime oyunlarına vesile oluyor. Beyazıtta okudum. Devamlıyanına giderdim. Hep birileri olurdu yanında ve muhabbet ederdi. Şiir kitaplarının arka sayfalarında eski, kısa saçlı ve bıyıklı vesikalıkları olurdu. Hayran olduğum hayat insanlarından biridir. Bu arada onun şiirini arkadaşının anı defterine yazan genç kardeş suç mu işlemiştir? Bence değil.
karga 09.05.2008 13:18- Cevap :
- Merhaba.O şiiri arkadaşımın anı defterine yazan genç kardeş elbette suç işlememiştir tersine DEDE'yi bizzat tanımama neden olmuştur.Dikkat ederseniz benim karşı çıktığım nokta O mesajın sahibi hakkında yeterli donanıma sahip olmadan peşin hüküm verilmesi şeklindedir.Adı geçen kişiyi yani Dilek FIRAT'ı tanımam.Ama ya gerçekten samimi ise....! Anında bu kadar sert bir tepki sizce şık oldumu ? Paylaşımınıza teşekkürler.Esenkalın... 09.05.2008 17:58
Dikkat ettin mi, şiir ne kadar yalın bir dille yazılmış. Kelimeleri süslememiş, öylece aklına geldiği gibi yazmış. Yaşadıklarını çok net ifade etmiş. Harikaydı. Sevgiler, kendine iyi bak.
Esma KAHRAMAN 25.04.2008 18:31- Cevap :
- Değerli Arkadaşım.Hüseyin Avni DEDE'nin özelliğini çok güzel ifade etmişsiniz.Kimbilir belkide Sokakların , O Ulu Çınarın ve hala o eski istanbul rüzgarlarının estiği Beyzaıt'ın insanı olmasıdır onu farklı kılan.Esenkal... 25.04.2008 21:02
Ben Hüseyin Avni Dede'yi 1987'de üniversiyeye başladığım ilk günlerde tanıdım. Elimde bir şiir dosyası vardı, çınarın altına gittim ve ona gösterdim. o gün tanıştım. Dostça gülümsemesi, hoş sohbeti ile tam bir halk ozanı. Gençliğinde bir sevgilisi varmış Türkan isminde, ona yazılmış çok duygulu şiirleri var. Şimdilerde onu yurdundan ediyorlar. çok üzüldüm. Ona buradan saygılar gönderiyorum. Sizin de yüreğinize sağlık. bu güzel dostu konuk ettiniz bize.... Sağlıcakla.
Rıfat Mertoğlu 19.04.2008 22:48- Cevap :
- Değerli Arkadaşım.Belediye onu çınarın altındaki yerinden almış ağacı çevreleyen setin önünde bir yer vermiş şimdilik ilişmiyorlar.Ama DEDE'nin huzursuz olduğu kesin.Sağlığı yerinde ve yeni bir şiir kitabına hazırlanıyor.Teşekkürler ve saygıyla... 20.04.2008 21:01
Durmuş Dede, Hüseyin Avni Dede'yi sayenizde tanıdık... Belediye Başkanına durum anltılsa cınarla bir sembol oluşturan H.A.Dede'ye mutlaka bir ayrıcalık yapılması gerektiğine kakar verilecektir.Oğlumu ziyarete gittiğimde mutlaka ziyaret edeceğim... belediye çınarın altında güzel bir stand açabilir de özel bir izinle... paylaştığınız için teşekkürler....
NEZHAD AGLAĞU 19.04.2008 17:36- Cevap :
- Sayın AĞLAĞU.Değerli yorumunuza yanıt verirken bir gelişmeyi paylaşayım ; Bugün Hüseyin Avni DEDE'yi ziyaret ettim Çınaraltında tek şekerli çayını içip söyleştik.Belediye o ulu çınarın altına menekşeler ektiğinden şairi çınarı çevreleyen setin altına indirmiş şimdilik ilişmiyorlar ancak benim orada bulunduğum iki saat boyunca zabıtalar belki beş kere geldiler ve her geldiklerinde huzursuzluk verdiler.Yani Çınarın Şairi bir hayli tedirgin.Kendisiyle yaptığım söyleşiyi ve çektiğim resimleri ilerleyen günlerde yayınlayacağım.Size ve güzel Adana'ya yürekten selamlar.Saygıyla... 19.04.2008 20:43