Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Yataktan Geçen Kariyer

Yataktan Geçen Kariyer
 

.....



“Sen kadroya geçmek için beklerken, podyumdan düşmüş ya da bilmem kime göz süzmüş birileri zırt

diye işe alınacak, parlatılacak, yıldız yapılacak.

Senin kadron yok diye, 12 saat adliyenin önünde ip gibi  yağmurun altında hırsızın birine bir tek soru

sorabilmek için beklediğin haber, yayına imzan olmadan girecek.

Ama o hanım kızımızın yaptığı “Hanımlar yaz geliyor, fazlalıklardan kurtulun” haberi özel haber

logosuyla yayınlanacak.

Akşam sen evine gitmek için yorgun argın servis beklerken hanım kızımız cipiyle önünden geçecek.

 

Hele kadınsan hemcinslerinin yükselmek için neler yapabildiğine şaşıracaksın. İnan bana Dallas’ı,

Yalan Rüzgarı’nı aratmayacak olaylara şahit olacaksın!

Öyle insanlar tanıyacaksın ki Ceyar’ı bile masum bulacaksın! İşte o zaman Türkiye’nin geldiği noktada

medyanın rolünü anlayacaksın!” (M. İ.)

 

“.... dizisinin pazarcısı Z.G. , yeteneğine ve güzelliğine rağmen bir türlü istediği yere gelememesini

sansasyonlardan uzak durmasına ve ahlaksız tekliflere "Hayır" demesine bağlıyor. Piyasanın artık çok

değiştiğini söyleyen Z.G. ".

Ama ben böyle biri değilim. Bana da çok yapımcıdan yönetmenden böyle teklifler geldi. Adamlar açıkça

yatak odasını gösteriyorlar.

Birlikte olmaz istiyorlar. Ben tavrımı koydum.

Ama bu kızlar benim eleştirdiğim şeyleri yaparak iyi yerlere geldiler.Üç dizide oynayıp cip aldılar.33

yaşında ve 11 yıllık tiyatro oyuncusuyum.. Kazandığımla kıt kanaat geçinebiliyorum mankenlik yapmış

kızımız bir anda dizide oynuyor.Yakınlık dereceleri ortada.

Bir gece yapımcıyla,bir gece yönetmenle işi götürüyorlar." dedi.”

 

Evet gelelim “Kariyer mi yataktan geçer, yatak mı kariyerden” münazaramıza!


Hangisi hangisinden geçer- geçmez meselesini, bir köşede mayalanmada bekletelim ve her iki kadının,

aynı zamanlarda, aynı düşünceleri dile dökmesinin sebebi hikmeti nedir? diye bir düşünelim.


Artık, bıçak kemiğe dayandı mı yoksa?

Rekabet diz boyu ve burun farkıyla ip göğüsleniyor mu?

Hatta burun yetmiyor; göğüs, baldır, bacak farkı mı işin içine girdi?

Aslında epeydir vardı da, artık önüne geçilmez bir hal mi aldı bu durum?


Bu durum nedir?

Malum aşna fişne olayının, kariyer tırmanma basamağı olarak görülmesi.

Görülmekle kalmayıp, tek eylem olarak cipli bir hayata adım atılmasını sağlayan yegane koşul olması!

 

Yıllardır söylenir, Türk sinemasının ortaya çıktığı zamanlardan kalma bir iddiadır!

Yönetmenlerin tedrisinden geçmeden(!) perdede görünmenin mümkün olmadığı söylenir, durulur.

Ve günümüze geldiğinde, olayın boyutları öyle bir hal aldı ki; sanki bütün yapımcılar, yönetmenler

Saldıray Abi ve tek dertleri ikiz yatağa oyuncu olmak niyetli hatunları atmak. Sonra gelsin başroller,

gitsin cipler(Bu cip olayı her iki yorumda da geçiyor. Demek ki pek mühim ve olması gerekli bir alım

eylemi!)


Şimdi bu durumda, ülkenin selametli gidişatı içinde pek şaibeli ve zan altında tutucu bir iddia var. Gün

geçtikçe boyut genişliyor.



Oyuncu mu olmak istiyorsun?

Yoksa ünlü mü?

Hatta ünlü bir oyuncu mu?


Çok kolay.

Şöyle eli yüzü düzgün bir dişi isen; tüm cazibenle memnun edesin yönetmeni, kapasın başrolü.


Verilen mesaj ne?

Kimin umurunda!

Fiziğini formda tut, gerisi tırısss gider, cip gelir,))) 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 6177
Kayıt tarihi
: 08.10.06
 
 

Med cezir içinde kafasına estiği gibi yaşayan bir havva kızı birazcık kağıt kalem aşinalığı olmas..