Yavaş Şehir

Önce gözlerinizi kapatıp çevreden gelen sesleri dinleyin…

Ne kadar çok ses var değil mi? Araba sesi, hopörlörlü satıcıların sesi, uçak sesi, tüpgaz satıcısının megafonunu açarak mahalle mahalle dolaşması ve ayrıca egsoz dumanları…

Peki siz hâlâ bu seslerden bunalmadınız mı?

Bunun yerine yan bahçedeki ağacın yapraklarının rüzgârla birlikte oluşturduğu senfonik sesi, kuşların ötüşünü ve hatta bu sene birdenbire çoğalanan kargaların carlayarak bağırmasını tercih etmez misiniz?

Ya da sessizliğin sesini dahi dinleyebilmeyi…

Sahilde oturup denizin dalgalarının kayaları dövüp durmasını…

Peki birbirine benzeyen sahil beldelerinde her sene birbirini tekrarlayan tatiller! yapmaktan bıkmadınız mı?

İşte “yavaş şehir” size tüm bunları vaad ediyor ve uyguluyor. –Birbirine benzeyen tatilleri değil!:)-

Tabii kriterlerine uymanız koşuluyla. Önce size yavaş şehir hareketinin nasıl doğduğunu ve ne gibi kriterler içerdiğini anlatayım.

90’larda fast food zincirlerine tepki olarak çıkan slow food (yavaş yemek) akımı başta Avrupa olmak üzere, tüm dünyada ilgi uyandırmış. 1999 yılına gelindiğindeyse İtalya’nın Greve şehrinde bu akım, “yavaş şehir” akımı halini almış. İtalyanca Citti (şehir), İngilizce slow (yavaş) kelimelerinin birleşimi “citta slow” 10 yıl içinde hızla yayılmış. İtalyan bir ekip, başvuran ilçe ve şehirlere sertifika vermeyi kararlaştırmış.

Öncelikle başvuran şehir ve kasabaların nüfuslarının 50 bini geçmemesi gerekiyor. Başvuran şehrin “citta slow” unvanını alabilmesi için 60 a yakın kriterin yüzde 50 sini tamamlaması gerekiyor.

Öncelikle şehir hangi anlamda önemli ve özel olduğunu belirlemek zorunda. Sonrasında ona göre strateji geliştirmesi gerekiyor. Yerel zanaatlar, tatlar ve sanatları sadece eskilerin nostalji duygusu ile hatırladığı değer olmaktan çıkarıp, bunları bugün çocuklarımıza ve misafirlerimizle paylaşmaktır, diye açıklıyorlar. Çevreye ve insana zararlı olmayan alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik ediyorlar. Belediye hizmetlerinin internet ortamına taşınması ve hemşerilerin bu hizmetlerden yararlanabilmeleri için eğitilmelidir. Ne siz zamanınızı bürokratik işlemlerle kaybedceksiniz ne de belediye kırtasiye ve zaman kaybedecek. Yavaş şehirlerin öncelikle şu şartları sağlaması gerekiyor.

1- Etrafını çevreleyen bölgenin ve kentsel düzenin niteliklerini korumak ve geliştirmek için, yeniden kullanma tekniklerini araştırarak, çevresel politikalar uygulaması,

2- Toprağın işgali değil, kullanımını geliştirilmesi için, işlevsel bir altyapı politika yüretmesi,

3- Çevrenin ve kent düzeninin kalitesini geliştirmek için teknoloji kullanımını teşvik etmesi,

4- Doğal, çevreyle uyumlu tekniklerin kullanımıyla üretilen yiyecek maddelerinin tüketimini desteklemesi, genetik yapısıyla oynanmış ürünleri hariç tutarak, Slow Food Ark ve Presidia projeleriyle işbirliği içersinde, zor durumlar için gereken tipik ürünlerin üretilmesi,

5- Bir bölgenin kültür ve geleneklerinin korunarak, simgeselleşmesine katkıda bulunup, yerli üretimi teşvik etmesi ve tüketicilerle, kaliteli üreticiler ve satıcılar arasında doğrudan temas kurulabilmesi için tercih edilebilir ortamlar ve mekanlar yaratmayı desteklemesi,

6- Konukseverlik kalitesini ve yerel toplum ile onun özellikleri arasında gerçek bir bağ kurmayı desteklemesi, bir şehrin kaynaklarının eksiksiz ve yaygın olarak kullanımını önleyen fiziksel ve kültürel engelleri kaldırması,
Kısacası şehrin değerlerini öne çıkarıp, esnafına ve halkına sahip çıkması ve bu değerlerin yok olması yerine geleceğe aktarılmasıdır. Bununla birlikte sağlıklı nesiller yetişmesini sağlamaktır. Demlenerek, yaşadığının farkında olarak yaşamak amaç.

Zamanı gereksiz nefes nefese farkındalık düzeyi düşük koşturarak yaşamaya çalışmak değil, nefes aldığını, çevreyi hissederek ve doğaya zarar vermeden yaşamaktır.

Şehrin bir yerinden diğer yerine ancak ya yürüyerek ya da bisikletle gidebileceksiniz. Böylelikle kendinize de doğaya da iyi davranmış olacaksınız.

Türkiye’de ise “yavaş şehir” başvurusunu ilk yapan belediye İzmir Seferihisar Belediyesi.

Askeri bölgelerin yoğunluğu, arazilerinin çoğunun imara kapalı olması nedeniyle turist yoğunluğunun diğer beldelerinden az olması nedeniyle Seferihisar dezavantajını avantaja çevirerek “yavaş şehir” olma yolunda ilk adımı atmış bile. Seferihisar’ı kendi özellikleriyle marka haline getirip, Bodrum ya da Çeşme gibi bir tatil beldesi olmayacaklarını söylüyor Başkan Tunç Soyer.

Darısı tüm ilçelerimizin farkındalıklarına varıp, yereli yücelterek, yaşama anlam katarak ve geleneksel değerlerle moderniteyi birleştirip sağlıklı nesilleri devam ettirmek.

Kaynak: Radikal gazetesi