Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '10

 
Kategori
Blog
 

Yazar neden yazar?

Yazar neden yazar?
 

Geçen yıl yüzüncü yazı şerefine bir yazı döşenmiştim. Web sitemi kurduğum günden bugüne değin geçen yazın maceramı da kısaca özetleyivermiştim. Sonra da aldı beni derin bir düşünce…

Günlerce derin düşüncelere daldım, dalgın dalgın yürüdüm. Gören telaşa kapıldı; “hayrola Karadeniz’de gemiciklerin mi battı?” diye takılanlar oldu; “dünya hali derde dürülür, üzülmeye değmez” diye teselliye çalışan oldu; “etme bulma dünyasıdır, kim bilir kime ne ettin de bu hale geldin?” diye ayıplayan bile oldu.

Oysaki ben kendi hayal âlemimde bisikletime binmiş, kır gezisi yapıyor; bir yandan yazdığım yazıyı öte yandan da içeriğindeki gizli ve derin anlamları tefekkür ediyordum. (Gören de âlim sanacak, peh peh)

İşte o bahsini ettiğim yazıda “neden yazıyorum” sorusunu soruyor ve biraz manyakça kendi kendime de cevap veriyordum. Oysaki benim neden yazdığımı merak eden falan yok, bunu soran da yok. Tamamen kendi kendime gelin/güvey olma durumu. Yani kendim istiyorum, kendime veriyorum (kız isteme yahu, fesatlaşmayın), öyle bir şey…

Sonra kendime ikinci bir soru sorma isteği oldu; dürtüm geldi; fikrim hâsıl odu (Birinci soruyu hemen unutmadınız değil mi, daha az önce söyledim: Neden Yazıyorum). İşte böyle bir ruh hali içindeyken ikinci soru löppedenek ellerime doğdu. Aslında “löp” diye bir tasvir çeşidimiz yoktur, ama halk arasında (burada da halk arasına girebilen aydın örneği veriyorum) kullanılan bir tabir olduğundan kullanmakta beis görmedim.

Aklıma düşen bu soru “yazar neden yazar” idi. Buradaki “yazar” kelimesi fark ettiyseniz iki farklı anlamda kullanılmıştır (dilbilgisi dersi, no:3). İlk “yazar” yazan kişi, yazı yazabilen ve bir yere bastırabilen kişi manasındadır. Yoksa sen/ben/o/enişte/görümce herkes yazabilir. İş yazabilmekte değil bastırabilmektedir. Buradaki bastırabilmek ise “basılı yayın aracı haline getirebilmek” anlamına yakın olarak şeyedilmiştir.

İkinci “yazar” kelimesi ise “yazma” fiilini anlatır. Şimdi “biz geri kafalı mıyız” (buradaki geri kafalı tanımlaması geç anlayan, anlama güçlüğü çeken manasındadır), “neden her kelimenin bir de açıklamasını yapıyorsun”; “yoksa bizi küçümsüyor musun”; “yoksa kendini bir b.k mu sanıyorsun?” şeklinde bilumum soru çeşitleri ile aklınızı doldurmayınız. Hiç böyle bir niyetim yoktur. Ben lafımı ortaya açık seçik koyayım, isteyen istediğini alsın diyorum. Yanlış anlaşılmamak için her bir lafımı açıyorum da açıyorum. Birden açasım geldi yahu. Ne yapayım. Bu da benim açılımım olsun :)

Neyse konuyu dağıtmayayım. İşte “yazar neden yazar” şeklinde aklıma düşen bu soru yüzünden birkaç gün daha düşünceli dolaşmak durumunda kaldım. Soruya uygun bir cevap bulabilmek için didindim. Bulabildiklerimi de paylaşayım dedim.

İlkin lafı kendime diyeyim (iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır şeklindeki özlü sözümüze binaen) ki el âleme laf diyebileyim :)

Soru: Yazar neden yazar?

• Yukarıdaki kimi paragraflarda da hissettiğiniz gibi, yazar taifesi evvela “bak ben her şeyi de biliyorum” diyebilmek için yazar.

• Bilmediği şeyler var ise de o bahislere hiç değinmeden tereyağından kıl çeker gibi konuyu farklı bir yere dolandırıp nihayetlendirme hususundaki maharetini de sergileyerek, okuru şaşkalozlaştırmayı sevdiği için yazar.

• Kelime hazinesine güvenerek lafı ne kadar dallandırıp budaklandırabileceğini göstermek suretiyle kelime oyunlarına vakıf olduğu izlenimi oluşturmak ve bu izlenimin yolda bıraktığı izler üzerinde çaktırmadan yürüyerek, okuyanın zihnine yerleştirmek istediği her türlü düşünceyi (melanet bile olsa) kuş tüyü ağırlığınca dahi ağırlık vermeden yerleştirebilmek için yazar.

• Yolda/belde/orda/burada konuşmayı beceremediğinden, düşündüklerini ancak ve ancak kağıtlara dökebilmeyi tercih eder ve konuşma özürlü oluşunu bu yolla fevkalade gizleyebilmek arzusuyla yazar.

• Çorbada benim de tuzum bulunsun anafikrinden hareketle yola çıkar ve fakat yolda gördüğü ve duyduğu çeşitli laflardan etkilenerek karmaşıklaşan düşüncelerinden kurtulmak, adeta safra dökmek için yazar.

• Karısına/çocuğuna/kardeşine ve sair akrabasına dinletemediği sözünü okuyan onlarca kişinin dinlediğini bilmenin dayanılmaz hafifliği ve huzur içerisinde yaşamaya alışkın olduğundan yazar.

• Yolda giderken tanınmak, parmakla gösterilmek, kitap çıkarttığı vakit onbinler satmak, tivilerde caka satmak için yazar.

• Engin bilgi birikiminden ve kültür birikiminden insanlar da faydalansın, ana fikrini ben vereyim bir tomar kitap okumasınlar diyerek vatandaşları düşündüğü için yazar.

• Sadece söylemekle problemlerin çözülmeyeceğini gördüğü için düşüncelerini yazılı hale getirmek ve kalıcılığını sağlamak, ilerde de “ben demiştim” demek için yazar.

• Halisane kalbini kitaba ve/veya kâğıtlara yansıtma arzusuyla ve fani dünyaya kalıcı bir eser bırakabilme içgüdüsüyle yazar.

• İnsanlığın gelişmesi, kalitesini arttırması; barış ve kardeşliğin hüküm sürebilmesi; insanların insan olduğunu bilebilmesi ve daima hatırlaması; iyi ve güzel şeylerin ön planda tutulması; kötü ve çirkin şeylerin bertaraf edilebilmesi için halkı uyarabilmek ve bilgilendirebilmek için yazar.

• Şahsi menfaatlerini zerrece düşünmeden, vatanın ve milletin bekası için fikirlerini gözünü budaktan sakınmaksızın ifade etmek suretiyle yanlış hesapların tümünü Bağdat’tan döndürmek için yazar.

• “Laf olsun torba dolsun” diye de yazar, “laf ola kese savaşı, laf ola kestire başı” diye de yazar…

• Yazmak istediği için yazar, okunmak istediği için yazar. Kendisi için bir şey isteyen de yazar, kendim için bir şey istiyorsam namerdim diyen de yazar.

• Babası yazdığı için yazar, ailesinde hiç yazar olmadığı için de yazar.

• Para kazanmak için de yazar, para kazanmadan da yazar.

• Mecburiyetten de yazar, keyfiyetten de yazar…

• Yazar da yazar… Yazsa da yazar, yazamasa da yazar…

Şimdilik bu kadar…

Sevgi ve muhabbetle kalınız..

Murat HACIOĞLU

W E B B E N

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..