Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yazık oluyor Gençliğimize!

Yazık oluyor Gençliğimize!
 

Eğlenceye, gezip tozmaya meraklı bir gençlik ortaya çıkmış.

Her şeyi eğlenceden ibaret gören bu gençliğin tabiri caizse, hiç boş zamanı yok.

Hep kafaları, elleri, gözleri, sair azaları hep meşgul!

Kültürmüş, sanatmış, eğitimmiş…pehhh!!

Boş ve faydasız şeyler gibi görülüyor.

Akılları, fikirleri hep teknolojiye uyum sağlamak,

Gerçek hayattan kendini soyutlamışlar, sanal hayata müptela olmuşlar.

Kiminle, neyi, nasıl konuştuğuna aldırış etmeden, bir yaşam kurgulamışlar kendilerine.

En baba markalardan giyinmeye çalışırlar, baba paralarına aldırış etmeden kıyarlar.

“Babam sağ olsun!” kabilinden, alışveriş delisi olup, AVM’leri işgal ederler, har vurup harman savururlar.

El emeği, alın teri olmayınca, önü alınmaz bir savurganlığı yelteniyorlar.

Hayali kahramanları rol model olarak görenler, farklı arayışlara girişiyorlar.

Aslında sadece gençler, değil, büyükler de bundan mustaripler.

Toprağın, otların, kırsal çiçeklerin varlığından habersiz olarak…

Yüz yüze canlı sohbetlerden soyutlanmış olarak…

Dört duvar arasına kendilerini hapsetmişler, tüm bedenlerini prangalara vurmuşlar.

Bütün hayatlarını teknoloji başında, sanal bir ortama endeksleyerek, farklılık oluşturmak isteyen gençlik, ne yazık ki her geçen gün, muhtemel sona doğru koşar adım gitmektedir.

Sokakta, sokak oyunlarını oynamayı unutan gençlik, temiz havada dolu dolu oynamak yerine; ellerinde, cep telefonları, tabletler, notebooklar, dizüstü bilgisayarların sunduğu sanal dünyanın sahte nimetleriyle, sayılı seçenekler içerisine sıkışıp kalmışlar.

Ne kadar söz konusu sisteme direnmek isteseler de yetersiz tercihlerin kurbanı olmaktan kurtulamıyorlar.

Sokakta oynamayı, parklarda gezmeyi, kırlara, dağlara çıkmayı, bağda, bahçede dolaşmayı unutan gençler; kalabalık ve gürültünün hâkim olduğu münzevi köşelerde bulunan mekânlara, alanlara gidiyorlar.

Sanal sohbet ortamları öyle çoğaldı ki, artık isteseniz de gençleri dışarıya, temiz havaya, kırlara, çimenlere çıkaramıyorsunuz!

Kısa bir süreliğine de olsa, şöyle karşılıklı vakit geçirebilecek, bir bardak çay içerek sohbet edecek, yarım saat da olsa beraberce yürüyebilecek, sessiz, sakin bir ortamda hoşça muhabbetler yapmaya hasret kaldık desek, yalan olmaz herhalde.

Size, kısacık bir anekdot da aktarmak istiyorum.

Gençliğimizin ne kadar teknoloji müptelası olduğunu gösterir bir örnek.

Henüz liseye başlamakta olan bir genç, devlet tarafından verilen tabletle ilgilenip kaldırımda ilerken; önündeki yön levhasına öyle bir kafa geçirdi ki sormayın!

Gülen mi, ağlayan mı cinsinden bir tablo!

Unutmamalı ki, teknolojinin çok iyi bir nimet olduğu, ancak aşırı ve gereksiz kullanımların bedensel ve zihinsel savrulmalara sebep olacağı, gereği kadar teknolojiden faydalanmanın da sağlıklı ve dengeli bir gelişmenin aracı olduğu bilinmeli ve gençlere öğretilmelidir.

Gerçekten gençliğimize yazık oluyor!


Not:Resim netten alınmıştır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 

 

  

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..