Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '16

 
Kategori
Eğitim
 

Yazıyorum, Yazıyoruz; Çünkü

Yazıyorum, Yazıyoruz; Çünkü
 

Burada yazan birisi olarak nihayetinde amacım; farkına vardığım şeylerin başkalarının da farkına varmasını yardımcı olmaktır. En nihayetinde ben de diğer yazanlar gibi profesyonel bir yazar değilim. Bu yazdığım şeylerin zevkle okunmasını zorlaştırırken, aynı zamanda bağlı olduğum bir patron veya taraf olmaması da beni bir anlamda özgür kılıyor. Burada benim gibi yaza herkesin, (kendime de özellikle yazar demiyorum) özünde; iyilikleri artırmak, iyi olan şeylerde “çorbada benim de tuzum olsun” niyetiyle yazdığından eminim.

Yazmak için çok okumak gerektiğinin bilincindeyim. Çoğu zaman benim fark ettiğim farklılıklara neden olan şeyler aynı zamanda okuduklarımdır. Bir konuda kitap okuduğum zaman daha önce farkında olmadan yaptığım şeylerin sistematik hale getirilmiş metinleri ile veya kimi zaman da bana yepyeni pencereler açtığını görüyorum. Tabi ki, bunda ilerleyen yaşım,( kırkı çok az geçtim 42) mesleki tecrübem, gezip gördüğüm yerler, karşılaştığım insanlara ilave olarak çocukluk ve gençlik yıllarıma dair yaşantılarım bu fikirlerin oluşmasında etkili olabiliyor. Zarar vermemek bir prensiptir. Başkasına ait olana göz dikmemek başka bir prensiptir, benim veya bizim olanları çeşitli araçlarla elimden veya elimizden alanlara karşı tepki başka bir prensiptir. Aynı zamanda geleceğe dair eser bırakma arzusu da yine prensipler biridir. Bizler çok kalıcı miraslar bırakabilen insanlar değiliz. Çocuklarımız, eserlerimiz, geçici olanlar ve kalıcı olabilecekler ki bunlar da belki de burada yazdıklarımızdır. Hayatta gördüğümüz farklılıklara dair altını çizmeye çalıştığımız olaylar, prensipler vesairedir. Geçenlerde Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü ile tesadüfen karşılaştım. Sayfalarından bazı kitapları önermişler; merak edip bir kaçını aldım, tavsiye ettiklerinin de bir kısmını merak edip yıllar önce okumuştum da. Özellikle şu anda okumakta olduğum Daniel Goleman’ın Duygusal Zekâ adlı eserini herkese tavsiye edebilirim. Bizler insanlar olarak sürekli başkalarıyla iletişim halinde olan varlıklarız. Anneyiz, babayız, eşiz, yöneticiyiz. Hayatta bize dair herhangi bir sıfat vermeseler de bizler bir şeyiz ve dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir varlığız. Allah’ın birbirinden farklı yarattığı özellikte kullarız. Farklılıklarımız bizi biz yapan detaylarımızdır.

Kitaptan ne alacağımız da ilgimize göre değişse de bizlere önemli farklılıklar kazandırabilir. Bu tip kitapları okumak ise hayli zor ve sabır gerektirir. O yüzden sonuna kadar okuyup sindirmekte fayda var. Hatta bazen bir kitabı bir kez okumak yeterli bile gelmeyebilir. Yazarın havasını, ruh halini yansıtan eserler kim bilir belki de yazarla bütünleşmeyi gerektirebilir. Beni tanıyanlar çoğu zaman çok imla hatası yaptığımı ve yazdığım yazıları bir kez sakince okumam gerektiğini söylüyorlar. Haklılar. Çünkü, bir yazıya iki dakikada karar verip on dakikada bitiriyorum. Aceleci bir yapım var ve bu çoğu zaman anlatmak istediklerimin tam anlaşılmasını önleyebiliyor, yanlış anlaşılabiliyorum. Bu kitap (Daniel Goleman’ın Duygusal Zekâ adlı eseri) sadece bir tavsiyedir. Güzel olduğuna yürekten inanıyorum. Okursanız bence çok iyi bir şey yapmış olursunuz.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..