Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '12

 
Kategori
Blog
 

Yazsan Bir Türlü Yazmasan Bir Türlü

Yazsan Bir Türlü Yazmasan Bir Türlü
 

Kendim konfigüre ettim :)


Herkes yazdığı kadar okuyor mu acaba? Ya da yazmak için okuyarak ne kadar done biriktirebiliyoruz? Veya yazmadan önce yazacaklarımızın kim, ne kadar fayda sağlayacağını düşündük mü? Veyahut yazıp dururken birden yazmayı bıraksak kimin haberi olur? Tüm bu sorulara vereceğimiz cevaplar blog yazmak ile blogger olmak arasındaki farkı anlamamıza yardımcı olacaktır. Blog yazmak bir bardak su doldurmak kadar kolay. Öyle ki iki satır bloglar bile var. Blogger olmak deyince işte orada durmak lazım. Bu satırlar yazanı da dâhil olmak üzere galiba gerçek blogger sayısı sandığımızdan daha da az.

 
Şunu diyebilirsiniz: “Bizim amacımız yazmak. Amacımız okumak olsaydı zaten okurduk ve bundan kimsenin haberi olmazdı”. Evet, haklısınız. Bu fakir de yazmadan önce ve yazdığı dönem boyunca da çok okudu. Amaç sadece okumak olsaydı günlük okuduğum bloglar yerine tamamen kitapları dâhil ederdim. Zaten en başlarda günde ortalama 20 civarında blog okuyordum. Daha sonraları bunu biraz azaltmak zorunda kaldım ki kitap ve gazetelere daha çok zaman kalsın. Tabi rahatsızlığımın getirdiği mecburiyet ile bu sayı şimdilerde daha da azaldı. Benimki biraz mecburiyetten anlayacağınız. Peki, neden böyle oluyor?
 
Yani neden okumuyoruz? Aslında cevabı çok basit ama bir o kadar da karmaşık. Sadece blog dünyasında değil, genel olarak zaten az okuyoruz. Okumayı bir türlü sevememişiz. Ama okumadan fikir sahibi olabiliyor, okuma ihtiyacı hissetmeden en ateşli tartışmalarda saf tutabiliyoruz. Biraz duygusal olmamızdan kaynaklanan bir handikap aslında bu. Tabi doğrudan doğruya bunu duygusallığa bağlayamayız. Esasında bu problem ne hikmetse doğuya ve güneye doğru gittikçe artıyor. Sanki gelişmişlikle ilgisi var gibi. Gibisi fazla diyenler parmak kaldırabilir.
 
Peki yazmak için illa ki okumak mı lazım? Hayır! Elbette hayır. Lakin iyi yazmak için okumak elzem. Sadece yazmak için değil aslında.. Günlük hayatta bile okuyanla okumayan arasında dağlar kadar fark olabiliyor. Okumayı sevenler kendini daha iyi ifade edebiliyor mesela. Tartışmalarda daha az kırıcı olabiliyor yani daha hoşgörülü yaklaşabiliyorlar çoğu zaman (İstisnalar kaideyi bozmasın lütfen)..
 
Çoklarının yaptığı gibi –ki fahiş bir hatadır– az okumakla siyasi gündem ve siyasi arena arasında bir bağ kurmayacağım. O kadar kompleks bir konu basit birkaç önerme ile izah edilemez. Öyle olsaydı toplum mühendisliği alır başını yürürdü ve biz daha konudan bile haberdar olamazdık. 
 
Ele verir talkını, kendi yutar salkımı demezsiniz umarım. Zira bu fakir yeterince okuduğunu düşünen mutlu azınlık içinde :) Okumaktan ve yazmaktan mutlu ancak bazen anlatamamaktan ya da yeteri kadar iyi anlatamamaktan dolayı az da olsa kederli oluyorum. Daha iyi anlatmanın yolu daha çok okumak, daha çok analiz, daha çok kendini verme, daha iyi ifade etmeyi öğrenme olsa da galiba bu halimle de yeterince mutluyum. O zaman sorun yok. Dağılabilirsiniz :)
 
Sevgi ve muhabbetle..
Murat HACIOĞLU
21.11.2012, Denizli
 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..