Yemek zevkim kaçtı

İzmir'de oturanlar bilir Alsancak'ı.

Kıbrıs Şehitler Caddesini de herkes bilir. Kıbrıs Şehitler Caddesi'nde gezer de insan yemek yemez mi afiyetle.

Neyse bir gün dershaneden çıkışta Kıbrı Şehitler Caddesi'nde gezerken canım bir şeyler yemek istedi. Girdim bir lokontaya. Lokontada hani böyle dışına baktığında mükemmel bir yer gibi gözüküyor. İnsana öyle intiba veriyor. Baktım menüye. Efendim garsondan, bir tavuk, bir patates, bir de kola istedim. Öyle hatırlıyorum. Yemekler geldi. Kalite kontrol yapalım dedim. Tavuk çiğ. Üstünde tüyleri duruyor. Patates yanmış. Bir tek geriye kola duruyor. Patates’in yanık olduğu işin ayrıntısı. Yanık Patatesle kolayla idare ettim ama başka bir müşteri gelse kıyameti koparırdı. İnsan biraz dikkat eder. Direkt koyulur mu tavuk fırına?

Geçenlerde bir dürümcüye gittim. Daha önce de gitmiştim. Bu defa dürüm yerken dürümün içinden ayıptır söylemesi kıl çıktı. Hem de 2 tane dürüm söylemiştim. Diğer günler yediklerim temizdi. Ona güvenerek 2 tane söyledim. Birincisinin içinden kıl çıkınca 2.sini yemedim. Hatta 2.sini masada bıraktım. Garson da’’ paket yaptırdı’’. Sonrasını hatırlamıyorum.

Dün bir yere giderken yine başka bir yerde dürüm yerken aynı şey başıma gelip kıl çıktı.

Ben merak ediyorum . Lokonta restorant ya da herhangi bir yer açarken hiç dikkat edilmiyor. Vatandaşın sağlığı 2.plana atılıyor. Ben önünden geçerken utandım.

En iyisi çok şey yiyip pis olacağına, az şey ye temiz olsun. Mesela simit ve çay gibi.

Şimdi de midem ağrıyor pis yemekler yüzünden.