Yeni Türkiye'ye hazır mıyız?

Haziran 2011 de seçimler yapılacak. Türkiye önümüzdeki 4-5 sene için kendisini yönetecek kadroların kimler olduğunu seçecek. Şu ana kadar yapılan anketlerde AKP tek başına iktidar gibi gözüküyor. CHP' nin tam oturmamış kadrosu ve ciddi anlamda muhalefet yapamamasından kaynaklanan eksiklik ile MHP'nin klasik, bildik söylemlerinin dışına çıkamayan, büyüyen, gelişen Türkiye için vizyon ve yeni bakış açısı getiremeyen hali maalesef AKP'nin önünü açmakta ve ona bir şans daha verileceğini göstermektedir. Zaten Türkiye'nin en büyük sorunu AKP değil, sağlam bir muhalefe eksikliğidir. 

Peki 8 yıllık iktidar döneminden sonra bir 5 yıl daha Türkiye yönetiminde söz sahibi olacak AKP ile neler yaşayacağız ve yaşanacaklara ne kadar hazırlıklıyız ? 

Önümüzdeki yıllar, İlk sekiz yılda dış politikada, eğitimde, sağlıkta, askeriyede ve en sonda yargıda atılan tohumların, yapılan zihni ve ideolojik ve yapısal dönüşümlerin meyvelerinin hasadının yapılmaya başlanacağı yıllar olacak. Bütün bu alanlarda kontrölü ve yönetimi ele alan iktidar artık kendi arzu ve isteğine göre Türkiye'yi şekillendirmeye başlayabilecektir. 

Önümüzdeki günlerde kamuda, üniversitelerde türban diye bir sorun olmayacak. Çünkü heryerde memur ve öğrenci "özgürce" türban takıp, çalışıp, okuyabilecek. Buna sebep olan iktidarı "laikliğe aykırı hareket etmekten" hakkında dava açıp kapatabilecek bir yargı olmayacak. 

Sekiz yıldır kimsenin yaşam tarzına karışmayan iktidar artık karışmaya başlayacak. "Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içen" insanlar topluluğu olarak küçümsenen ve aşağılanan ehl-i dünya bundan sonra içeceği şeye ulaşmada ve içecek mekan bulmada çok zorluklar yaşamaya başlayacak. 

Ne olduğu tam olarak anlaşılamayan, içi doldurulamayan, izah edilemeyen "açılım" seçimden sonra çok farklı bir boyut kazanacak. 

İçki içmeyi seven ve sanatsever liberal aydınlarımız, içki yasağı ve "ucube heykel" dışında çok daha farklı çıkışları anlamakta zorlanacak ve kafalarını kaşımaya devam edecekler. Çünkü artık liberallerin desteğine iktidarın ihtiyacı olmayacak. 

Bütün bunlar yaşanırken Türkiye'de hiç olmadığı kadar derin bir kamplaşma ve ayrışma yaşanmaya başlanacak. 

Dış politikada komşularla sıfır problem politikasından dolayı sadece İran'la dost kalacağız. Ona da bir başka "sıfır problemli" uzak komşumuz saldırınca -ki kuvvetle muhtemel bu durum- bakalım biz ne yapacağız merak ediyorum. 

Ekonomide işler yine her zamanki gibi yolunda gidecek. 299 çeşit vergi veren vatandaşların yaşadığı bir ülkede bütçe dengeleri korunacak. Caddelerde, sokaklarda, yollarda gördüğünüz milyonlarca araç yaktığı her litre benzinin %70'ini, cep telefonuyla konuşan milyonlarca insan faturasının %35 ini, araba aldığında verdiği paranın % 30'nu, maaşının belli bir kısmını devlete ödediği, özetle yaşayan vatandaşlarının tamamının devlete çalıştığı bu ülkede ekonomi yönetimi bütçe başarısından söz edecek, diğer ülkelerin durumunu anlatacak, bizlerde bu başarı karşısında bravo diyeceğiz. 

Kabine içerisinde sağdan soldan farklı mezhep ve görüşlere sahip herhangi bir bakanın yer almasına gerek kalmayacak. Takiyye için vitrine konan bu kişilerin görevleri artık son bulacak. Tüm kabine tek bir ses olacak. Hep beraber başbakanın sesi olacaklar. Aksi düşünceyi bırakın dile getirmeyi aklının ucundan bile geçirmek zül addedilecek. 

TV de dizi veya haber izlerken aniden yayın kesilecek. Elinizde çereziniz ekrandaki karaltıya bakakalacaksınız. Ekranda şöyle bir yazı geçecek. "Yayınlanmakta olan program Türk aile yapısı ve ahlakına aykırı yayın yaptığı gerekçesiyle başbakanın talimatıyla durdurulmuştur." 

Yargı-hükümet atışması yaşanamayacak. Çünkü hükümetle atışabilecek yargı mensubu artık olmayacak 

Önümüzdeki günlerde Türkiye tek sesli, tek hedefli, ilginç ve bir o kadar da sancılı bir döneme merhaba diyecek. Hepimiz bu yeni Türkiye'ye hazırlıklı mıyız?