Yenilemek lazım ...( Kapat aç taktiği)

Bir dönem bir çorap reklamı vardı hanımların dikkatini çekin…

Tabi o günlerde televizyonlarda bugünkü gibi öpüşmek, sevişmek ve baldır bacak göstermek yasak değil çocuklara kötü örnek oluyor diye tartışılmıyordu.

Bir müthiş güzel kadın, ayağını sandalyenin üzerine dayıyor, bacağına incecik ten rengi çorabını giyerken;

İçinizi ısıtan bir hanım sesi; “Eskimiş çoraplarınızı atın “Jill” geliyor…” diyordu…

Bu reklam bir süre sonra ülkemizde adeta slogan oldu, aklınıza neresi geliyorsa orada kullanılmaya başlandı, boşanma davalarında sevgili değiştirmelerinde okul sürgünlerinde falan…

Hatta bir seçim sırasında çok renkli bir vekil adayımız eski siyasetçileri kast ederek bu sloganı kullandı seçim gezilerinde “eskimiş siyasetçileri atın……geliyor” diyerek…

***

Bendeniz oldum olası aynı yüzleri görmekten aynı lafları duymaktan aynı düşüncelerde ısrar edilmesinden hoşlanmam. Yenilikçiyimdir ama hayata dair kesinlikle olmazsa olmaz şart koştuğum prensiplerim ideolojilerim var.

Bunlardan birisi “Atatürk ilke ve İnkılaplarına sadakattir” Dünyanın en akıllı en cesur en saygın devlet adamı Atatürk’ün gösterdiği yolda “yenilenerek” ama daha gelişmiş çağdaş bir şekilde ilerlemekten yanayım.

Bizlere o kadar doğru o kadar çağdaş yollar göstermiştir ki, başka herhangi bir kişinin ya da devlet adamının bilim adamının söylemlerine akıl vermesine ihtiyaç bile duymuyorum.

Bir insan en geç on sekiz yaşında hem sosyal hem siyasal ideolojilerinin farkına varıyor ve benimsiyor.

Doğru olduğuna hem ulusun hem gelecek nesillerin yararına olduğuna inanıyor.

Artık bunlar(prensip ve ideolojiler) kendisiyle bütünleşiyor, üzerine biçilmiş kıyafet halini alıyor.

Ancak bazı insanlar da ne prensip var ne ideoloji, her rüzgâra göre yelken…

Bu nedenle de her rüzgâra göre yelken açan insanlardan hoşlanmam ki bu tipler her devrin adamı olabiliyorlar. Hangi parti iktidarda zat-ı muhterem o partili…

Ne oldu prensiplerin ne oldu siyasi düşünce ve ideolojilerin, karman çorman ne haber?

***

Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir de bilgisayar mühendisi binmişler bir arabaya giderlerken yolun yarısına geldiklerinde arabaları bozuluyor.

Makine mühendisi;

Bu iş benim işim merak etmeyin, “ Ben hallederim...” diyor.

Ve yatıyor arabanın altına, bir kaç yere çekiç vuruyor, vida sıkıyor falan, biniyorlar arabaya,

“Bas marşa” ……tık yok.

Araba hâlâ bozuk çalışmaya da niyeti yok gibi…

Bu sefer elektrik mühendisi hemen atlıyor arkadaşlarının önüne,

Marş basmadığına göre elektrik arızasıdır yani benim işim “Lütfen bana bırakın...”

Kabloları kontrol ediyor, elektrik aksamına bakıyor, birkaç kablo değiştiriyor

Sarıyor siyah bantlarla, binin bu iş bitti diyor

Biniyorlar arabaya ama tık yok gene…

Makine ve elektrik mühendisi şaşırıyorlar, eh kala kala tek kurtarıcı kalıyor tabi; Bilgisayar mühendisi

Bilgisayar mühendisi çaresizce bir sağa bir sola bakıyor; her arıza da her sorun da bilgisayarını açıp kapamaya alışmış ya;

“Eeee, şey... Arabadan çıkıp bir daha binmemiz lazım?

*** 

Kimse bana arabanın çalışıp çalışmadığını sormasın lütfen…

1960 yılından bu yana siyaset adamlarının hükümetlerin hatta belediye Başkanlarının bu ülkede yaptığı en önemli şey hanlar köprüler yollar barajlar yapmaktı. Bu siyaset arenasında artık hem ödev hem ders oldu.

“Ne kadar köprü yol han hamam cami yaparsanız o kadar iyi devlet adamısınız…”

Dünyanın gelişmiş çağdaş ülkelerini idare edenler halkımızı daha refah daha huzurlu ve daha zengin, nasıl yaparız diye düşünürken bizimkiler kafalarını sokacak bir dam yiyecek bir lokmaları olsun ağızlarına da çok yüzlerine de, nasıl olsa yine seçerler-in peşindeler ki ispatı iktidardadır, bugüne kadar da aksi görülmemiştir…

Okullarda bilimi ilmi öğreten bir sistem var mı? Bildiğim kadarıyla 1946 dan sonra YOK…

Öğretmenlere nasıl ders vereceklerinin yanı sıra neleri ders olarak verecekleri var ama verdiklerinin bir tekinde “ilim bilim” öğretilemez. Öğretenler var mı; Yok

Ezberle aklında tut sorulanlara cevap ver, yeter…

Düşünme yok icat etmek yok, bilimsel verilere dayalı hareket etmek yok EZBERLE ve İŞARETLE…

***

Diyorum ki hani o seksi reklamda dedikleri gibi “Eskimişleri atsak yenilerini mi seçsek…”

Ya da bugünün gençliğine armağan edilen gençlerinde kayıtsız şartsız prensip şiar edindikleri gibi,

“Kapatıp açsak mı?”

Hayır, yanlış anlaşılmasın parti kapatmaktan falan bahsetmiyorum; “Siyaset anlayışından ve siyasetçilerden bahsediyorum”

Eskileri gitsin yenileri gelsin, gençleşmek güzel olmaz mı?

Çünkü bugünün siyasetçilerinin alayından sadece ben değil ülkenin çok büyük kesimi USANDI…

Erdoğan ÖZGENÇ