Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '11

 
Kategori
Sinema
 

Yeşilçam'ın erotik yılları

Yeşilçam'ın erotik yılları
 

Dönemin en ünlü filmlerinden "civciv çıkacak kuş çıkacak"


70’lerin ortalarında, Fransız “salon” filmlerinin sulandırılarak kopya edilmesiyle gerçekleştirilen filmler, gitgide daha az seyirci çekmeye başladılar.

Artık seyirci Tarık Akan’ın yakışıklı çocuk, yataktan makyajıyla kalkan Filiz Akın’ın küçük hanım, fabrikatör babanın Hulusi Kentmen, aşçının Necdet Tosun, tecavüzcünün Coşkun, dayak yiyen adamın Yadigar Ejder olduğu filmlere burun kıvırır hale gelmişti. Türk halkı, esen “sol” rüzgarların da etkisiyle, romantik devrini bitirip, daha gerçekçi olmaya başlamıştı. Yeşilçam’ın büyük çoğunluğu ise, “çal, çırp, ekle” yöntemiyle film yaparken, buna ayak uydurması imkansız olduğundan, başka bir kulvara geçerek yaşamını sürdürmeye çalıştı; Erotik filmler.

Porno sınıfı altında tanımlanan ama erotik bile olamayan bu filmler piyasaya sürüldüğünde, cinsel açıdan açlık çeken Türk halkı (en azından erkekleri) büyük ilgi gösterdi. Nerden estiyse, adları da, “miki” filmi olarak anılmaya başladı. Sanat için soyunanlar, sadece kadınlardı. Bu çakma erotiklerde, erkek oyuncular, yanlışlıkla kıçları dev gibi ekranda kabak gibi ortaya çıkmasın diye, külotlarını çıkarmadan oynarlardı.

Aydemir Akbaş, Necla Fide, Mete İnselel, Figen Han, Ali Poyrazoğlu, Arzu Okay, Zerrin Egeliler, Hadi Çaman, Behçet Nacar, Ünsal Emre, Bülent Kayabaş gibi oyuncular, Türk sinemasının en popüler yıldızları olmuşlardı.

Filmler, zıvık komedi ile erotik arasında, en alt kitleye hitap eden senaryolarla ortaya çıkıyordu. Filmlerdeki en önemli unsur ise isimdi. Çünkü sinemalar mahalle arası ya da ortalık yerde olduğundan, genelde filmin afişi asılamıyor, sadece ismi yazılıyordu.

Parçala Behçet, Şehvet kurbanı Şevket, Civciv çıkacak kuş çıkacak, Lambaya püf de, Dört tavuğa bir horoz, Fırçana bayıldım boyacı, Ayıkla beni Hüsnü, Her şey helal zımbala Bilal, İşte kapı işte sapı, İsmet bu ne kısmet, Bazıları cacık sever, Kazım’a ne lazım, Aşkın sabun ise köpürt beni Pakize, Vay anam vay ne tatlı tramvay gibi film isimleri etrafı sarmaya başladı.

Filmlerin afişleri ve lobi kartları vardı tabi. Sinemanın içinde, lobide asılı dururlardı. Bu arada “olur a bir şey olur” diye sansür mekanizmasını da otomatik olarak işletmeye başlamıştı afişçiler. Cinsellik içeren noktaları, siyah yıldızlar koyarak kapatırlardı. Daha sonra basın camiamızı da uzun süre etkileyen “yıldız” ekolü, o zaman başlamıştı.

İsimlerine gösterilen bunca özene rağmen bu yapıtlar “sanatsal” değil, “işlevsel” ürünlerdi. Oynatılan Yeşilçam filmleri, özellikle büyük şehirlerde, sadece gösterge idi. Sinemalar, o filmleri oynatarak, ne tür film oynattıklarını belli ederler, film arasında “parça” tabir edilen yabancı porno filmlerinden bölümler koyarak, gişelerini yüksek tutarlardı. Sinemalardan bazıları art arda 5 film göstermesine rağmen, 3 filmi izleyebilenlerin sayısı parmakla sayılabilecek kadardı. Aksaray Güneş, Karagümrük Arı ve Beşiktaş Suatpark sinemaları verdikleri “parça”ların kalitesiyle öne çıkarak, İstanbul tarihine geçen efsanevi adlar bıraktılar.

Bu filmlerin setleri de, hayli komik olaylara konu oluyormuş. Eski yönetmenlerin bulunduğu bir mekanda, konu döneme gelince, birisi, Aydemir Akbaş’ın başından geçmiş bir olay anlatmıştı.....

Yazının devamını okumak isterseniz lütfen http://diflek.com/1208/yesilcamin-erotik-yillari/ linke tıklayınız 

 
Toplam blog
: 32
: 1615
Kayıt tarihi
: 01.06.11
 
 

Olduğu gibi kabullenmek yerine "neden" sorusunu sormayı yeğlerim. 25 seneye yakındır senaryo çalışma..