Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '11

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Yetki kazanma ve kullanma

Bazı makalelerde ve iş yaşamında “yetki yok sorumluluk var”, “yetki verilse neler yaparım” veya “yetki verilmez alınır” gibi ifadeler duyunca şaşırıyorum. Bu insanlar ya yetki sözcüğünün anlamanı bilmiyorlar, yanlış anlıyorlar yada neyi isteyip almaya çalıştıkları konusunda bir müphemlik var. Yetki’nin sözlük anlamına baktığımızda şu açıklamayı görüyoruz:

Yetki : a) Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet. b) Salâhiyet.[1]

Burada bir yanlış anlaşılmaya daha yer yererek yazıma devam edeyim. Yetki unvan arasında bir ilişki olduğu düşünülür ancak yetkinin yeteneğe bakan kısmında hiyerarşik unvan yapısının kıymeti olmaz.

Mağazaya dalan bir müşteri kim bu mağazanın yetkilisi derken kimi arıyor?

Mağaza müdürünü.

Sözlük ne diyor; bir görevi belli şartlarla sağlayan hak, mezuniyet ve salahiyet. Yani, karar alma, yürütme sorumluluğu ile bir şeyi yapabilme yeteneği ve kabiliyetidir.

Bir konuda ne kadar uzman iseniz yetkiniz o kadar çok olur. Benim tanımımla; “Yetki, yetenek ve bilginin getirdiği sorumluluktur”.

İster mavi yakalı işçi olun ister beyaz yakalı yönetici, işi bilen dururken başkasının karar vermesiyle iş yapılmaz. Yapılsa hata yapılır ve iş aksar sonuç yine bilenin belirttiği yoldan gitmek olur.

Bir arkadaşım anlatmıştı, tekstil mühendisi olarak mezun oldum ve bir kot boyama fabrikasında işe başladım. Beni üretim müdürlüğüne getirdiler ve kumaşların kazana konması, boyanması, işlenmesi sorumluluğu bende idi.

İşyerinde çalışan ustalar yıllarını bu işe vermiş boyanın tüm tonlarını, kazanda ne kadar kalacağını, ne kadar sıcaklıkta durması gerektiğini kalıcı bir öğrenme ile zihinlerine nakşetmişler, ben ise durup onları izliyordum. Sorumlu benim ama ne kadar boya, ne kadar su, ne kadar ısı, ne kadar süre konusunda karar verme yetkisi onlarda idi. Şöyle yapın böyle kaynatın deme yetkisini kendimde göremiyordum. Zaten patronda yıllardır çalışan bu ustalara güveniyor benden tavsiye bile beklemiyordu.

Bu iş uzun sürmedi. Bir yıl kadar gece 3’lere kadar çalışıp bazen ıslak kumaşların üzerinde yatıp uyumaya razı olarak işi öğrendim.

Kendimi o kadar geliştirdim ki, ustalar kumaşta hafif ton kaçması oldu ne yapalım diye beni gece telefonla çağırmaya başladılar. aynı bölgedeki ustalar bile kumaşın başına bir iş gelse beni arar oldular. Şu anda 15 bin TL. maaş alıyorum ama kendi işimi kurmak kumaş üretimine girmek istiyorum, dedi.

Burada anlatmaya çalıştığım yetki bir salahiyettir, size ne birisi hatır için veya zor kullandığınız için verir nede siz alabilirsiniz. Yetki, yeteneğinizin yeni ifadesiyle yetkinliğinizin gelişmesiyle kazanılır. Kazanılan bu yetkinliğin kullanımı ise kişinin medeni cesareti, girişkenliği, iletişim becerisi, yönetim becerisi ile orantılı olarak artar veya azalır.

Bu konu o kadar gözlemlenmiştir ki, delil aramaya ihtiyaç bırakmaz. BİM, Migros gibi mağazalar zincirinden otomotiv sektöründe, hatta PTT işletmesinde bile satış elemanı, üretim işçisi, posta dağıtıcısı olarak başladım terfiler ve tercihlerle genel müdür yardımcılığına hatta genel müdürlük ve hatta yönetim kurulu üyeliğine kadar yükseldim diyen insanlar göreceksiniz. Tersi olmuyor mu, o daha çok olduğundan daha çok biliniyor, mağazaya kasiyer, fabrikaya işçi olarak girip 20 yıl aynı görevde kalarak emekli olan insanlarda var.

Sözün özü insanlar çalışma azmini bir işte ustalaşmaya ayırmalıdır, terfi etmeye değil bunun aksi durum yetkisiz sorumluluk üstlenme halidir ki, zaten bu makaleye vesile olan yakınmaların sebebi de budur. Seni yaptığın işte kurumun en iyisi ve uzmanı biliyorlarsa başkasının ricasına göre karar verilmeyeceğini bilmek gerekir.

Muammer MURAT

İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanı

 



[1]Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük

 
Toplam blog
: 163
: 4552
Kayıt tarihi
: 03.09.07
 
 

1965 yılında Erzincan'da doğdu, İzmir'de yüksek eğitim alıp, devlet memuru oldu. 5 yıl süreyle bi..