Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '15

     
    Kategori
    Sivil Toplum
     

    YGA’nın “ayçiçeği” sorunsalı

    YGA’nın “ayçiçeği” sorunsalı
     

    Young Guru Academy’yi tanıyanlar bu yazıya hemen büyük bir iştah ile okumaya koyulmuştur bile ancak tanımayanlar için kısa bir açıklama yapmamız gerekecektir. Young Guru Academy, kısaca YGA,bir “Liderlik Okulu” olarak, geleceğin liderlerini keşfetmeyi ve onların sahada sorumluluk alırken sosyal bilinçli birer lider olarak yetişmesini amaçlayan sivil toplum kuruluşudur. Her sene başvurular ile 50000+ kişi arasından seçmiş olduğu 2000 kişi ile geleceği kurtarmak için balık endüstrisinde devrim yaratacak liderler yetiştirmeyi amaçlar.

    *

    Çok başarılı bir “YGA Nedir?” tanımı yapan bu kurumun başı aslında büyük belada. Her sene 50.000 başvuru alan kurum, “Hayal Ortakları” adını vermiş olduğu bir jüri ile öğrencileri değerlendirerek düzenlemiş olduğu “YGA Zirvesi”ne davet ediyor ve az öncede söylediğimiz gibi 2000 kişilik bir dönem ile eğitimlerine başlıyor. Sorun tam olarak geriye kalan 48.000 kişiye ne olduğunda?

    *

    Kurum, 48.000 kişiye genel olarak YGA hakkındaki düşüncelerini sorduğunda şu cevaplar ile karşılaşıyor;

    “YGA beni kaybetti?”

    “Neye göre 2000 kişi seçildi?”

    “Bence adamlar lobi gibi bir şey kuruyorlar”

    “Sanırım ben, büyük bir okulda okumadığım için giremedim.”

    “İstanbul temelli kurum. Anadolu’dan giremedim.”

    “Zengin iş adamları, kendilerine eleman mı yetiştiriyor? Ben kurumu anlamadım.”

    “Hilebaz, programlı ve kimi alacakları belirlenmiş kurum.”

    “Vasat bir örgüt ve TED daha iyi.”

    Ve benim en çok gülümsediğim tepki; “Guru Gürültü”

    *

    Bu arkadaşların tepkilerinin kaynakları belli. Açık ve net. Son 2000 kişinin içinde yer alamadıkları için büyük bir üzüntü duyuyorlar ve tepkiye sahipler. İşte bu insanların bir YGA sorunu, YGA’nın ise bu insanlarla bir sorunsalı var. Ben bu olaya “Ayçiçek Sorunsalı” diyorum ve olayı şöyle açıklıyorum.

    *

    Birinci sınıf “Fen Bilgisi” dersini hatırlayanlar var ise bir fasülye ve pamuk ile ortaya ne çıkacağını herkes biliyor. İşte buradaki fasülye YGA’ya başvuracak ya da başvurmuş olan birey, pamuk ise ilk eğitim yuvamız olan ilk okulumuz. Biz o pamuk ile büyümeye başladığımız kariyer hikayemizde pamuğa sığmıyor ve bir saksıya ihtiyaç duyuyoruz. İşte bu saksıların büyüme olayına da lise ve üniversite diyebiliyoruz. Biz insanoğlu sınırsız bilgi öğrenme kapasitemizde kalıbımıza sığmıyor ve diğer türümüz ile gelişmiş bir ayçiçeği olarak kocaman bir tarlada büyümeye devam ediyoruz. Bu tarla bizim bilgi yuvamız, vatanımız. İşte biz bu tarlada büyümeye devam ederken, şans eseri “Turuncu” olan bir şey görüyor ve aşık oluyoruz. Bu turuncu cisim ayçiçeğinde güneş, insanda ise YGA oluyor. Ayçiçeklerinin güneşe döndüğünü ondan beslendiğini hepimiz biliyoruz. İşte YGA’yı ilk kez görmüş olan aday, güneşine(YGA) aşık bir şekilde ona dönüyor ve ondan beslenmek istiyor. Aday büyük bir aşkla bu kuruma girmeye çalışıyoruz. Bu giriş sürecinde ise tek hatası güneşini anlayamamış olmasından kaynaklanıyor. Ancak güneş günün her saati tepemizde (YGA Zirve Süreci) duramıyor ve diğer tarafları aydınlatmak için batıp tekrardan doğması ihtiyacını duyuyor. Biz burada aşık olmaktan çıkıyor, düşman oluyoruz. Ayçiçeği olarak toprağa dönüyoruz ve bir daha güneşi göremeyecekmiş gibi küsüyor ve kendimizi öldürüyoruz. Oysa biz güneşin tam tepede olacağı zaman, yine her zamankinden daha istekli bir şekilde ona dönebilecekken.

    *

    YGA’nın söylediklerini aslında barışık ya da düşman olmamış bir insan olarak yeniden okumuş ve bir ayçiçeği gibi güneşimize aşkla dönebilmiş olsak, bu sorunu ortadan kaldırmış olacağız. Hepimiz kocaman bir tarlada birbiri ile eşit olduğumuzu unutmadan “egosu küçük kalbi büyük” olmaya çalışmalı ve güneşin tekrardan “Zirve”de olacağı günü beklemeliyiz. İşte o gün geldiğinde güneşi anlamış bir ayçiçeği olmaya çalışmak gerek.

    *

    Şimdi bunu söylemeden sizi ikna etmiş olamayacağım. Ben bu yazımı YGA’ya hiç girememiş bir aday olarak yazıyorum. JSize başarısızlık temalı olan başarı hikayemi anlatayım. YGA ile tanışmam 2010 yılında oldu. Üniversiteye ikinci kere hazırlanmış ve başvurmamıştım. “Herkes üniversiteli benim şimdi başvurmam yanlış olur.” diye düşünmüştüm. 2011 yılında şansımı denemiş ve ilk zirve başvurumda seçilmemiştim. 2012 zirve başvurusunda orta sıralarda oturmuş ve zirve sonunda dağıtılan sorulara cevap verip son 2000 kişiye kalamamıştım. 2013 başvurusu olumsuz, 2014 başvurusunda ise zirveye yeniden gitme şansı yakalamış ancak evden online katılabilmiştim. Yıl 2015. YGA’yı anladım diyemediğim bir yıldayız. Asla anlayamayacağım gibi geliyor. Ancak küsmüş ya da kırılmış biri olarak değil, öğrenmeye istekli bir birey olarak bu STK’tı takip ediyorum. Anlamamış olduğum şey kurum değil ya da vermek istedikleri değil, anlamamış olduğum şey neden sürekli 48.000 kişi için bir proje üretememişken. Hüsnü Özyeğin’in söylediği gibi YGA değil, “Young Guru Aşk” diyebilecek insanların neden YGA’ya küsmeden kalmasını sağlayacak bir proje yapılmadığı. Benim en büyük hayalim 48.000 kişiden bir kişinin bile küserek YGA ile macerasını bitirmemesi.

    *

    Ben mutluyum ve artık YGA’ya girmek gibi hedefim yok. Sevdiğim bir kurumu yakından izliyor ve çok şey öğreniyorum. YGA’nın içinde olmak bence son 2000’e kalmak felan değil. Anlayabiliyor ve hissedebiliyorsanız siz zaten bu kurumun içindesinizdir bence. Kırılmayalım, daha çok sarılalım. Ben diyorum ki; “Güneş bu yılda tam tepeye çıkacak ve başımızı kaldırıp ona bakmayı ihmal etmeyelim.” Hiç bir şey kaybetmiş değiliz ve çok şey kazanabiliriz.

    *

    Kimseye kırılıp küsmeye değmeyecek bir dünyadayız. Barış içinde kalmanız dileğiyle.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 103
    Kayıt tarihi
    : 07.07.15
     
     

    Siyaset Bilimi mezunu. Objektif. Yunus Emre, Mevlana, Atatürk, vs. İnsan ve Doğa. Trekking ve sno..